VİZE dediler…
Muafiyet, dediler…
Ha kalktı, ha kalkacak dediler.
Tepinip durdular sevinçlerinden. Kutlamalar gırla gidiyordu. Başlar dik, çeneler kapalı, gözlerde mağrur bakışlar; neredeyse seni, beni ve önüne çıkan herkesi ezeceklerdi…
“NASIL, DEMEK Kİ OLUYORMUŞ!”
“BİZ İSTEDİK, BİZ YAPTIK. Mucizeler evrenini ayaklarınızın altına serdik,” diye atıp tuttular.
Ama olmadı! Ne vizeler kalktı ne de muafiyetler geldi.
***
Birazcık tırsmış olsalar da istiflerini bozmadılar. Yine mağrur, yine BEN deyip durdular. Söyledikleri çıkmayınca UTANMADILAR DA…
Bir başka bahara kalan umutları yakıp yakıp söndürdüler…
Nihayet karşılarına SURİYELİ MÜLTECİLER SORUNU çıktı. Daha doğrusu mülteciler AVRUPA’nın SORUNUYDU. Onlar kendi halkının huzur ve refah içinde yaşamasını istiyorlardı. En önemlisi kimse halkının RAHATSIZ olmasını dahi istemiyordu. Bundan olacak ki Avrupalılar kılı kırk yararcasına hesaplar peşindeydi. Bizimkilerse biraz daha çıkar, biraz daha para peşindeydi. Çok zorlanmadı anlaşmaları. Avrupalılar Suriyeli Mültecilerden yakalarını kurtaracak, bütün YÜKÜ, bütün PİSLİĞİ bizim üzerimize yıkacaklardı. Hem de görülmemiş, duyulmamış koşullarla…
Karşılığında gıdım gıdım verecekleri para olacaktı.
Mutlu ve memnundular.
Bizimkiler; PARA İÇİN YAPTILAR demesinler diye, araya VİZE MUAFİYETİNİ soktular. Üstelik gün dahi aldıklarını öne sürdüler: HAZİRAN AYI SONU…
***
Yine düğün dernek, yine kutlamalar ve yine mağrur bakışlar!..
Bıyıklıların sayısını artırdılar. Ne hikmetse, ne işe yarayacaksa?
Tavırları; “Bu dünyayı ben yarattım,” türünü dahi aşıyordu. Bencilliğin sınırları aşılmış doruklara tırmanıyordu.
Ve KEYFİLİK iyice geldi oturdu. Şaşılacak ölçüde hızla yayılır oldu KEYFİLİK… HUKUK başını alıp gitmişti sanırsınız.
Ha unutmadan belirteyim; halkın bilip anlamadığı sözcükleri devreye sokarak şişinip durdular. GELİYOR, bildiğiniz gibi değil SCHENGEN VİZESİ geliyor…
***
Nihayet İngiltere Başbakanı David Cameron, uyuyanları ve uyutanları uyandırırcasına bir açıklama yaptı. Evlere şenlik bir açıklama!
Diyor ki Cameron: “Bugünkü ilerleme hızıyla Türkiye’nin AB’ye üyeliği 3.000 yılını bulabilir.” Belki biraz ayıp olacak ama bir de sözlerine şunları ekledi:
“Bunun gerçekleşmesi ihtimali bile onlarca yıl alacak ve o zamanda bile HAYIR DİYEBİLECEK DURUMDA OLACAĞIZ.” Bunları söyleyen kişinin ülkesini AB üyeliğinden çıkarmak için 23 Haziran 2016’da referanduma götürdüğünü hatırlatmak isterim…
***
Durun!
Bu yetmedi bir de:
Almanya’nın Bild Gazetesi, “Alman hükümetinin Türk vatandaşlarına vize serbestisinin 2017 yılında tanınmasının beklediğini,” bildirdi.
***
Bilmiyorum ki bizim insanımız daha ne kadar uyuyacak?
Hiç uyanmayacak mı?
Hep KANDIRILMANIN ACISINI MI yaşayacak?
Hüseyin Yeğin
Anasayfa
