• Çizgi’m
  • Bilmek İstiyorum
  • Unutulmayan İyilik…
  • BİR SAATLİK ÖMÜR
  • Mevlana’dan Deyişler
  • KIBRIS Gazisi E.P.Kd.Alb.Niyazi KÜLAHLI’ya-1 “””””””
  • NASİBE!..
  • Daha da Sarıl Bana, Bırakma Beni…
  • ULUSLARARASI BAŞARI GÖRMEZLİKTEN GELİNEMEZ!..
  • Cumhuriyete Saldırılar Bitmedi, Bitmeyecek…
  • Bir Zamanlar Kahramandı!.. Meğer…
  • Bir Kumruyla Söyleşi
  • Çok Şükür Değiştim dedi ve Lefkoşa Büyükelçisi Oldu
  • İlah Olmadı Put da Olmadı Allah’ın Kuluydu…
  • Çocuk acılar içinde.
  • Üye Ol
  • Üye Girişi
    • Anasayfam Yap
      • Sitene Ekle
      • Amacımız
      • Künye
      • İletişim
Sislioda
    •  
    • Anasayfa
  • Güncel
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Spor
    • Canlı Sonuçlar
    • İstatistikler & Puan Durumu & Fikstür
  • Politika
  • Şiir
  • Sağlık
  • Teknoloji
  • Yazarlarımız
  • Seri İlanlar
    • İlan Ekle
  • Firma Rehberi
    • Firma Ekle
16.05.2025 14:26:30
  • Kültür Sanat
  • Magazin
  • Gazeteler
  • Video Galeri
  • Foto Galeri
sislioda.com Bizi Facebook'dan takip edin
sislioda.com Bizi Twitter'dan takip edin
Anasayfa » Dünya
Saime Bilhan

Neden Yazıyorum?

Eklenme Tarihi: 10 Ocak 2022 Pazartesi
Eklenme Saati: 14:31
Okunma Sayısı: 27374
Tweetle
Saime Bilhan saime.bilhan55@gmail.com
Yazdır
Yazıyı Büyüt Yazıyı Küçült
Neden Yazıyorum?

Beni tanıyan herkes yazmaktan zevk aldığımı bilir. Tutku derecesinde yazmaya karşı eğilimim varsa bunun bir sebebi olmalı, değil mi? Sebepsiz bir olgunun varlığı düşünülemez. Yazmayı seviyorum, yazmaya karşı içten gelen bir tutkum ve hevesim var. Zaten bu tür duygular olmadıktan sonra yazamazsınız ki!.. Başlangıçta yazmaya karşı oluşan küçük isteklerim zamanla bir tutkuya dönüştü. İlk yazımı yazdığımda çocuk yaştaydım. Yazmaya karşı tutkumun iki ayrı nedeni ve iki ayrı öyküsü var. Bu öykülerin birincisi benden kaynaklanır, diğeri ağabeyimden…


Ağabeyimden kaynaklanan kısa öykü:
Ağabeyim genel olarak hiç boş durmaz, zaman bulduğunda kitap okur ve yazı yazardı. Ne yazdığını ve neden yazdığını bilemezdim ama onu yazarken her gördüğümde hayranlıkla izlerdim. Yemek yerken bile küçücük kâğıtların önüne arkasına şiirler yazar ya da daha değişik konularda görüşlerini not ederdi. Kendisi işe gittiğinde kaldığı odayı ben temizler ve dağınık eşyalarını ben toplardım. Masasının üzerindeki kitapları toplarken defterden kopardığı sayfalara aldığı notları görürdüm. Bazen bir sayfayı birkaç parçaya ayırdığı ve bunların da ön ve arkasına yazılar yazdığı olurdu. Yazılı her kâğıt parçasını özenle toplar, kaybolmaması için elimden gelen çabayı gösterir, üst üste getirdiğim parçaları yine özenle çekmecesine yerleştirirdim. Topladığım her kâğıt parçasında neler yazıldığını mutlaka okurdum. Zamanla bu bende bir alışkanlık hâline geldi. Üzerinde sadece birkaç çizgi bulunan ya da yazı yazılmış ama üzeri çizilmiş kâğıt
parçalarını bile kaldırıp atmaz, tamamını çekmecesinde istiflerdim. Çünkü bilirdim ki küçücük bir kâğıt parçasının bile ağabeyim için benim bilmediğim bir değeri ve önemi vardı. Topladığım kâğıt parçalarındaki yazıları okuyor ama pek bir şey anlayamıyordum. Buna rağmen yazılanlar hoşuma giderdi. Bir defasında küçücük bir kâğıt parçasına yazılan 11 sözcükten oluşan bir yazıyı ezberlemeye karar verdim ve ezberledim. Gerçi anlamını tam kavrayamamıştım ama olsun elbet bir anlamı vardı ve ben bunların anlamları zaman içinde kavrayabileceğim inancına sahip olmuştum. Onun gibi olmak istiyordum. Okuyan ve yazan biri…
Böylece okumaya ve yazmaya ilk adımımı atmış oldum. Daha okula gitmeden okuma ve yazmaya karşı düşkünlüğüm çok yararlarını gördüm. Varlığıyla onur duyduğum, kendisini örnek aldığım ve hayran olduğum ağabeyim sayesinde gördüğünüz gibi yazmaya devam ediyorum.


Benden kaynaklanan kısa öykü:
Çocukluğumda yaşadığım ve beni hayli etkileyen bir olayı size anlatırsam beni daha iyi anlayacağınızı umarım. Herkes gibi benim de daha altı, yedi yaşlarındayken sevdiğim ve yakınlık duyduğum arkadaşlarım vardı. Onlarla fırsat bulduğumda oyun oynardık. Saklambaç ve sek sek oyununda epey becerikli olduğumu belirtmeliyim. Neşeyle geçen bu oyunlar zaman zaman attığımız kahkahalarla süslenirdi. Her kahkahanın iç dünyamızda yarattığı esenlik ve hoşluk bizi öylesine cezbederdi ki zamanın nasıl geçtiğinin dahi farkına varamazdık.
Bir gün, aramıza sonradan katılan bir arkadaşımın başında bir hasır şapka görmüştüm. Çok hoşuma gitmişti. İçten gelen bir duyguyla o hasır şapkayı başıma takıp sek sek oynamak istedim. Ne var ki arkadaşım yeni aramıza katılmıştı ve ondan bir şey istemekten çekiniyordum. Verir miydi vermez miydi bilemediğimden ikilemde kalmıştım. Sonra istemekten vazgeçtim ve oyun oynamaya devam ettik.
Ancak oyunun ortalarında gözüm yine o hasır şapkaya takılıp kaldı. Çok hoşuma gitmişti. Daha fazla dayanamayacaktım, arkadaşımın yanına doğru yöneldim. Sonuçta o da arkadaşım sayılırdı. Gerçi daha samimi olmamış ve birbirimize yakın değildik ama birlikte oyun oynuyorduk. İyice yanına yaklaşıp karşısında durdum. O da durdu. Başındaki şapkayla öylesine güzel görünüyordu ki!.. Parmağımla başını işaret ederek:
“Hasır şapkanı biraz bana verir misin?” dedim ve bekledim. Önce hiç sesini çıkarmadı fakat rahatsız olduğunu belli den bakışlarıyla bana dik dik bakıyordu.
“Çok değil, sadece biraz başıma takıp geri vereceğim.” diye açıklama yaptım. Son sözlerimle sanki onu çimdiklemişim gibi bir çığlık attı ve iki eliyle hasır şapkasını tutarak çatallı bir sesle:
“Hayır! olmaz!” diye bağırdı. Doğrusu hiç beklemediğim bu tepki karşısında şaşırmış, diğer arkadaşlarıma karşı mahcup olmuş ve çok üzülmüştüm. Ani bir hıçkırık dalgası yüreğimi sıkıştırdı ve az ötede duran Sultan adlı arkadaşımın bana baktığını anlayınca ağlamaya başladım.
Arkadaşlar arasında kırgınlıklarımız olunca ağlardık ama bu ağlamalarımız kısacık sürer, sonra normale dönerdik. Ne var ki benim ağlamam öyle kısa sürmedi. Hıçkırıklara dönüşünce kendimi tutamadığım için oyun alanını koşarak terk edip eve gittim. Eve gidince annem yüzüme bakıp ağladığımı görmesin diye bahçedeki küçük odunluğa sığınıp uzun uzun ağladım. Sesimi kimsenin duymaması için arada bir kendi sesimi dinliyor çok çıkıyorsa ses tonumu düşürüyordum. Hatırladığım kadarınca annem de ablalarım da sesimi duymadıkları gibi beni görmediler de… Tüm bunların yanında hiçbir zaman arkadaşımla küsmedim ve ona sırtımı çevirmedim. Ama içimdeki kırgınlığı ve düş kırıklığını kaldırıp atamadım da…
Bu olayı kendi dünyamda bir sır gibi saklayıp durdum. Ta ki “Hasır Şapka” adlı öyküyü yazıncaya dek. İşte o günden sonra, ne zaman sıkılsam ya da duygulansam defterime tüm duygu ve düşüncelerimi yazar dertleşirdim. Artık kalemim ve defterim benim en yakın arkadaşım, sırlarımı çekinmeden paylaştığım sırdaşım olmuşlardı.


Yazdığım “Hasır Şapka Öyküsünü” yıllar sonra ağabeyime gösterdim. Okudu, şaşırmıştı. Bana dönüp:
“Duygularını çok güzel dile getirmişsin. Sakın vazgeçme. Yaz!.. Yazmaya devam et ve sakın bırakma! Çekinme, her şeyi yaz!” diyerek bana inanılmaz güç ve cesaret vermişti. Ayrıca yazdıklarımı köşe bucak saklamak yerine paylaşmam gerektiğini anlatmış ve beni buna inandırmıştı.
İşte o gün bugündür yazıyorum. İmkân bulduğum ölçüde de yazdıklarımı paylaşmaya çaba gösteriyorum.


Saime Bilhan.
htpps:/www.sislioda.com

Etiketler:
Hasır Şapka kalemim ve defterim Neden yazıyorum
Paylaş Tweetle Paylaş Paylaş Paylaş

Yazarın Diğer Yazıları

Unutulmayan İyilik… Yıl 1978. Zor, çok zor ama çok zor bir yıldı o yıl!.. Etim, kemiğim, kanım, canım, ...
Unutulmayan İyilik…
BİR SAATLİK ÖMÜR O sabah da diğer günler gibi sıradan bir gündü. Ev hanımları için hiç değişmeyen sabah ko...
BİR SAATLİK ÖMÜR
NASİBE!.. Sözlerime, merhum Mehmet Akif'in, "Bir gece" şiirindeki şu mısralarla başlamak istedim. İ...
NASİBE!..
Bir Kumruyla Söyleşi Hastalığın amansız pençesinde kıvranan yaşlı kadın pencereden dışarıya bakıyordu. Yakında...
Bir Kumruyla Söyleşi

Yorum Yazın

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

Kullanıma İzin Verilen HTML Kodları : <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>

Renkli Deneme

Çizgi’m Bilmek İstiyorum Unutulmayan İyilik… BİR SAATLİK ÖMÜR Mevlana’dan Deyişler
  1. Çizgi’m Çizgi’m
  2. Bilmek İstiyorum Bilmek İstiyorum
  3. Unutulmayan İyilik… Unutulmayan İyilik…
  4. BİR SAATLİK ÖMÜR BİR SAATLİK ÖMÜR
  5. Mevlana’dan Deyişler Mevlana’dan Deyişler

En Son Haberler

Çizgi’mAsgari Ücret fiyaskosu, Emekli Yılının belleğimde yerleşen korkusu, Aile Yılı......
Çizgi’m
Bilmek İstiyorumYaşım onbeş, Herkesle kardeş kardeş, Özgürce yaşamak istiyorum. Düşüncelerim beni......
Bilmek İstiyorum
Unutulmayan İyilik…Yıl 1978. Zor, çok zor ama çok zor bir yıldı......
Unutulmayan İyilik…
BİR SAATLİK ÖMÜRO sabah da diğer günler gibi sıradan bir gündü. Ev......
BİR SAATLİK ÖMÜR
Mevlana’dan DeyişlerEy altın sırmalı giysiler giymeye, altın kemerler takınmaya alışmış adam,......
Mevlana’dan Deyişler
  • Seri İlanlar
  • Firma Rehberi
  • Güncel
  • Manşetler
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Spor
  • Politika
  • Yaşam
  • Şiir
Sitemizde yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.. Görüş ve önerileriniz için info@sislioda.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.
Copyright © 2016 - Sislioda Her Hakkı Saklıdır.

Tasarım ve Programlama: Ajans5.Net