• Çizgi’m
  • Bilmek İstiyorum
  • Unutulmayan İyilik…
  • BİR SAATLİK ÖMÜR
  • Mevlana’dan Deyişler
  • KIBRIS Gazisi E.P.Kd.Alb.Niyazi KÜLAHLI’ya-1 “””””””
  • NASİBE!..
  • Daha da Sarıl Bana, Bırakma Beni…
  • ULUSLARARASI BAŞARI GÖRMEZLİKTEN GELİNEMEZ!..
  • Cumhuriyete Saldırılar Bitmedi, Bitmeyecek…
  • Bir Zamanlar Kahramandı!.. Meğer…
  • Bir Kumruyla Söyleşi
  • Çok Şükür Değiştim dedi ve Lefkoşa Büyükelçisi Oldu
  • İlah Olmadı Put da Olmadı Allah’ın Kuluydu…
  • Çocuk acılar içinde.
  • Üye Ol
  • Üye Girişi
    • Anasayfam Yap
      • Sitene Ekle
      • Amacımız
      • Künye
      • İletişim
Sislioda
    •  
    • Anasayfa
  • Güncel
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Spor
    • Canlı Sonuçlar
    • İstatistikler & Puan Durumu & Fikstür
  • Politika
  • Şiir
  • Sağlık
  • Teknoloji
  • Yazarlarımız
  • Seri İlanlar
    • İlan Ekle
  • Firma Rehberi
    • Firma Ekle
20.06.2025 03:21:15
  • Kültür Sanat
  • Magazin
  • Gazeteler
  • Video Galeri
  • Foto Galeri
sislioda.com Bizi Facebook'dan takip edin
sislioda.com Bizi Twitter'dan takip edin
Anasayfa » Dünya
Saime Bilhan

Zamanın Yırtığından Sızıp Gelen RADYO-6 ‎

Eklenme Tarihi: 12 Temmuz 2019 Cuma
Eklenme Saati: 15:43
Okunma Sayısı: 299
Tweetle
Saime Bilhan saime.bilhan55@gmail.com
Yazdır
Yazıyı Büyüt Yazıyı Küçült
Zamanın Yırtığından Sızıp Gelen RADYO-6 ‎



Babamın elindeki radyoyu gördüğümde alabildiğine sevinmiş, coşmuş ve günlerce mutlu olmuştum. Ta ki ondan duyduğum:
“Bakın çocuklarım, ben bu radyoyu ajans dinlemek için aldım… Sakın ola ki bu radyoya içinizden biriniz elini sürmesin!” sözlerini işitinceye kadar…
Ajans dediği şeyin “haberler” olduğunu anlamış olmalısınız. O zamanlar “Haberleri dinliyorum,” denmez, “Ajansları dinliyorum,” denirdi. Kim bilir belki de biraz havalı olsun istemişlerdir. Ama ne olursa olsun benim güzel Türkçemin yerini hiçbir şey alamaz.
Çocuktum o zamanlar. Dedim ya sekiz on yaşlarında… Eline en çok sevdiği oyuncağı verilen ama hemen ardından da o oyuncağı geri alınan bir çocuğun duygularıydı benim yaşadıklarım.
***
Günlerce penceremizin altında oturup özgürce müzik dinleyeceğim günlerin düşlerini kurmuştum. Anlaşılan o ki daha bir süre yine pencere altlarına sinip müzik dinlemek varmış yazgımda!..
“Radyoya dokunma yasağı”nın getirildiği günün üzerinden birkaç gün geçince odada kimsenin olmadığı zamanlar radyonun karşısına geçip seyrederdim onu. Bakıp bakıp gözlerimden yaş gelinceye dek beklerdim. Gözlerimden yaş gelince doğru ayakyoluna (tuvalete) koşar, orada sessiz sessiz ağlardım. İyice ağlardım hem de… Gözlerimdeki yaşları bitirinceye kadar. Hiç acımazdım kendime, hınçla ve acı çekmeye birazda kendimi zorlayarak… Ağlarken kimsenin görmesini istemediğimden iki de bir başımı kaldırıp sağı solu kolaçan ederdim. Çevremde kimsenin olmadığını anlayınca daha çok ağlardım hem de çok!…
***
Ne olursa olsun radyomuz vardı ya! Dokunamazdık sadece. Kimi zaman mahallede ki arkadaşlarımı eve getirip radyomuzu gösterdiğim dünler de olmuştu. Bambaşka bir duyguydu o yaşadıklarım. Dokunma yasaklısı bir radyomuzun olması dahi gururlandırıyordu beni.
***
Babamdan çekinir ve onun koyduğu yasaklara harfiyen uyardık. Yasak sonrası bendeki acılarla dolu günler bir bir geçince akşamları babam ajansları dinleyeceği zaman koşarak gidip yanına otururduk. Radyonun tam karşısına… Dakikalarca dinler ama hiçbir şey anlamazdık! Babam başka ajansları dinlemek için başka kanallara bakınca, sokağa çıkar, yürür gibi yapar, bizim pencerenin önünden defalarca gidip gelirdim. Radyo sesi geliyor mu diye kontrol ederdim. Anlaşılmaz bir duygu ama pencereden sokağa yayılan radyo sesi beni ayrıca gururlandırırdı.
***
Radyoya dokunma yasağına üzüldük tabii. Ama bunu hiçbir zaman sorun etmedik. Neymiş, radyoya dokunmamız yasakmış! Olsun yasak olsun, radyomuz var ya! Kardeşlerim de ben de ilk zamanlar hiç dokunmadık radyoya. Ama yasağın üzerinden birkaç hafta geçince düşüncelerimizde değişiklik mi oldu nedir? Yasak emrine karşı tavrımızda değişiklikler oldu. Ama öyle birden değil yavaş yavaş… Dokunma yasağını ilk delen ablam olmuştu. Müziğe bunca tutkuma rağmen, doğrusu ablam kadar cesur olamadım.
***
Radyoya dokunma yasağının üzerinden birkaç hafta geçtikten sonra babamın evde olmadığı bir gün ablam heyecanla beni odaya çağırdı.
“Gel gel, dedi, radyo da bir şey buldum. Çok güzel!.. Tıpkı görünmeyen sinema gibi. Gel bak dinleyelim. Ama sesini az açalım ki duyan olmasın! Bu arada sen fırının kapısını gözetle babamın geldiğini gördüğün an bana haber verirsin!” diye tembihledi. Bir oyunmuş gibi geldi bana ve seve seve kabul ettim.
Evimizin iki kapısı vardı. Biri sokağa diğer arka bahçeye açılırdı. Bahçemiz büyüktü ve öte ucunda pide fırını vardı. Fırını babam işletir oranın geliriyle geçimimizi sağlardı. Fırının arka kapısı da bahçeye açılıyordu. Nasıl yapmışlarsa evin arka kapısıyla fırının arka kapısı birbirini görecek ve ortalayacak şekilde yapılmış. Birinden bakınca diğerini rahatlıkla görmek mümkündü. Aralarında elli metreye yakın mesafe vardı. Fırından eve ya da evden fırına gitmek için hep bu arka kapıları kullanırdık. Hatta komşularımızdan bazıları sokağı dolaşmaktansa evimizin ön kapısından gelir, arka kapıyı kullanarak kolayca fırına gider ekmek aldıktan sonra aynı yoldan geri dönerlerdi.
Babamın fırından eve doğru gelip gelmediğini evin arka kapısından rahatlıkla görebilirdik. İşte ablam radyo dinlerken bana bu kapıda nöbet tuttururdu.
Radyodaki programın adı “Arkası Yarın”dı. Her gün kaldığı yerden devam ederek hikâye anlatılırdı. Hikâyenin anlatımı sırasında anlatıma uygun olarak bir arabanın korna sesi, atın nal sesleri ve diğer hayvan sesleri de duyulurdu. Bunlar anlatıma ayrı bir tat katar bir türlü bırakamazdık. Aman ya Rabbim! Dinlerken ne kadar da çok hoşumuza gidiyordu. Sanki radyonun içinde ayrı bir dünya yaşanıyor, biz de o dünyanın içine giriyor onlarla bir oluyorduk!..
Programın çekiciliğine rağmen yine de ben müzik dinlemeyi tercih ederdim:
“Keşki ablam bu programın yerine türkü ya da şarkıların bolca söylendiği bir yer bulsaydı!” diye içimden geçirdiğim ve hayıflandığım çok olmuştu.
Ablam ise “Arkası Yarın” programının hastası olmuştu. Dinlemeden edemiyordu! O da o programı benim şarkı ve türküleri beklediğim gibi özlemle beklerdi. Program saati başlayınca beni kapıyı gözetlemek için mutlaka çağırırdı. Bir gün hiç unutmam, çok heyecanlı bir skeç dinliyorduk ama aynı zamanda dayanamıyor kahkahalarla gülüyorduk. Ayrıca kavgalar, bağrışmalar, korna sesleri ve acı fren sesleri; ne ararsan var…
Ablam bir yandan kulağını radyoya yaklaştırmış bir yandan da bana kapıya gitmem için işaret ediyordu. Gidip baktım fırının bahçeye bakan kapısı kapalıydı. Dinlediğimiz şey öyle heyecanlıydı ki ben de ablamın yaptığı gibi yapıp radyonun üzerine eğildim. O anda babama yakalanma korkusunu tamamen unutmuştuk. Heyecanımız dorukta dinliyorduk. Sanki o seslerin yankılandığı, yaşandığı yerdeyiz! Kendimizi tamamen radyodaki oyuna kaptırıp her şeyi unuttuğumuz bir anda, babamın sesiyle ikimiz birden “Eyvah!” diye korkuyla bağırdık. Babam bizim korktuğumuzu anlamış olmalı ki tepkisi şiddetli olmadı. Sadece:
“Sizi gidi sizi!..” derken gülümsüyordu. Onun o anki gülümsemesini şimdi tüm canlılığıyla hatırlıyorum. Biz ise utanarak hiçbir şey demeden odadan çabucak uzaklaştık.
***
Radyomuzun olması sandığımın aksine hayatımda pek bir şey değiştirmemişti. Yaz akşamlarında yine dama çıkıp müzik dinlemek zorunda kalıyordum. Bu alışkanlığımdan hiç vazgeçmemiştim. Uzun yıllar devam etti. (Devam Edecek)
 
Saime Bilhan
 
sislioda.com

Etiketler:
Arkası Yarın dokunma yasaklı radyo keşki Sizi gidi sizi
Paylaş Tweetle Paylaş Paylaş Paylaş

Yazarın Diğer Yazıları

Unutulmayan İyilik… Yıl 1978. Zor, çok zor ama çok zor bir yıldı o yıl!.. Etim, kemiğim, kanım, canım, ...
Unutulmayan İyilik…
BİR SAATLİK ÖMÜR O sabah da diğer günler gibi sıradan bir gündü. Ev hanımları için hiç değişmeyen sabah ko...
BİR SAATLİK ÖMÜR
NASİBE!.. Sözlerime, merhum Mehmet Akif'in, "Bir gece" şiirindeki şu mısralarla başlamak istedim. İ...
NASİBE!..
Bir Kumruyla Söyleşi Hastalığın amansız pençesinde kıvranan yaşlı kadın pencereden dışarıya bakıyordu. Yakında...
Bir Kumruyla Söyleşi

Yorum Yazın

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

Kullanıma İzin Verilen HTML Kodları : <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>

Renkli Deneme

Çizgi’m Bilmek İstiyorum Unutulmayan İyilik… BİR SAATLİK ÖMÜR Mevlana’dan Deyişler
  1. Çizgi’m Çizgi’m
  2. Bilmek İstiyorum Bilmek İstiyorum
  3. Unutulmayan İyilik… Unutulmayan İyilik…
  4. BİR SAATLİK ÖMÜR BİR SAATLİK ÖMÜR
  5. Mevlana’dan Deyişler Mevlana’dan Deyişler

En Son Haberler

Çizgi’mAsgari Ücret fiyaskosu, Emekli Yılının belleğimde yerleşen korkusu, Aile Yılı......
Çizgi’m
Bilmek İstiyorumYaşım onbeş, Herkesle kardeş kardeş, Özgürce yaşamak istiyorum. Düşüncelerim beni......
Bilmek İstiyorum
Unutulmayan İyilik…Yıl 1978. Zor, çok zor ama çok zor bir yıldı......
Unutulmayan İyilik…
BİR SAATLİK ÖMÜRO sabah da diğer günler gibi sıradan bir gündü. Ev......
BİR SAATLİK ÖMÜR
Mevlana’dan DeyişlerEy altın sırmalı giysiler giymeye, altın kemerler takınmaya alışmış adam,......
Mevlana’dan Deyişler
  • Seri İlanlar
  • Firma Rehberi
  • Güncel
  • Manşetler
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Spor
  • Politika
  • Yaşam
  • Şiir
Sitemizde yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.. Görüş ve önerileriniz için info@sislioda.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.
Copyright © 2016 - Sislioda Her Hakkı Saklıdır.

Tasarım ve Programlama: Ajans5.Net