Hayret!
Hem de ne biçim hayret!
Önce Sayın Bahçeli başladı. Dedi ki:
“Anayasa değişmeden yönetim sistemi üzerinde zorlamayla ve fiilen oynama yapılmaktadır.”
Elbette doğrudur dedikleri!..
Ancak daha yeni ortaya çıkan bir durum değil ki çok önceleri başlamıştı. 10.08.2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından bir zincirin halkaları gibi aldı başını gitti. Düzende oynamalar, sistemin yapısında köklü değişiklikler ve Anayasa’yı hiçe saymalar… Sormak gerekmez mi?
“10 Ağustos 2014 tarihinden bu yana neredeydin?” diye,
Yahut “Madem sistem üzerinde zorlamayla fiili oynama yapılmaktadır.” neden bugüne dek kıpırdamadın da kılıf değiştirerek bugün ortaya çıktın?
Hani daha bu yılın başında: “BUGÜN BAŞKANLIK İSTEYENLER YARIN HANEDANLIK KURACAĞIZ DERLERSE NE YAPACAĞIZ?” diye yana yakıla bağırıp çağıran sen değil miydin? Ne değişti o günden bu yana?
Vah canım Türkiye’m vah!..
***
Aslında Sayın Bahçeli zor şeyler söylüyor. Kabuğunu kırmadan önce ter atmak örneği!.. Diyor ki:
“Anayasa çiğnenmekte ve suç işlenmektedir. Fiili durumla hukuki gerçek taban tabana zıtlık içermektedir.”
Elbette doğrudur dedikleri!.. Yerden göğe kadar haklıdır!..
Ama sorarım ey Sayın Bahçeli; “10 Ağustos 2014 tarihinden bu yana neredeydin?”
Tabii ki şimdiye kadar “laf ola beri gele” türünden söylediğin sözde şiddetle karşı çıkışları çok da önemsemedik. Çünkü bu ülkenin sözlere değil icraata ihtiyacı vardı. Çok değil daha bu yılın başında:
“TÜRKİYE’YE SEÇİLMİŞ DESPOT DEĞİL, YENİ ANAYASA GEREKMEKTEDİR.” sözlerini unutmamış olmalıdır.
Demek ki bu sözler; şiddetli mi şiddetli, etkili mi etkili ve gönülleri kaplayan görüntüsüne rağmen, bir aldatıdan öte değilmiş!..
Vah canım Türkiye’m vah!..
***
Sayın Bahçeli her şeye rağmen tası tarağı toplayıp gitmiyor! Temkinli… Kaba tanımlamayla MHP’lileri uyuz etmiyor. Diyor ki:
“…bizim açımızdan da en doğru, en sağlıklı olanı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın fiilli başkanlık zorlamasından vazgeçmesi, yasa ve anayasal sınırlarına çekilmesidir. Şayet bu olmayacaksa, ikinci olarak, fiili durumun hukuki boyut kazanabilmesinin süratle yol ve yöntemlerinin aranmasıdır…Millet ne derse odur, neye karar verirse boynumuz kıldan incedir….”
Elbette yine doğrudur dedikleri!..
Ama bu sözlerin olan bitenin yeni başladığı ilk zamanlar söylenmesi gerekmez miydi? Her şey almış başını gitmiş, işler zıvanadan çıkmış, Türkiye’nin öncelik taşıyan çok önemli sorunları sıraya dizilmişken neden?
Ha bir de daha önce söylediği şu sözleri nereye koyacaktır?
“Başkanlık gelince işsizlik bitecek midir? Türkiye bölgesinde ve küresel anlamda yıldız gibi parlayacak, bir kalemde tüm sorunlarından kurtulacak mıdır? Hangi mucize, hangi muhteşem başarılar birbiri ardına sökün edecektir?
Milletimizin asıl beklentisi iş, aş ve yoksulluk sorunlarının kökten çözümüdür…Bu milli özlemlerin başkanlık sistemiyle anında gerçekleşeceğini bırakınız söylemeyi, iması dahi akla, izana ve irfana sığmayacaktır.”
Bir de beş ay önce elini kolunu aşağıdan yukarı sallayarak şöyle çığırmıştı:
“Eğer yeni bir sisteme gereklilik varsa, DEVLETİ YENİDEN TANIM ve TARİF KONUSUNA MİLLETİN TAMAMI TAM BİR FİKİR ve BİLGİ İTTİFAKIYLA ‘TAMAM’ DİYORSA, ANCAK O ZAMAN ne konuşulup tartışılacaksa gündeme alınmalıdır.”
Demek bu sözler de koca koca aldatılar yüklüymüş!
Ey Sayın Bahçeli!
MİLLETİN TAMAMI TAM BİR FİKİR ve BİLGİ İTTİFAKIYLA ‘TAMAM’ dedi mi?
Bir siyasetçinin denge, doğruluk ve inandırıcılığını kaybetmemesi esas alınmalı değil mi?
Demek ki hepsi hepsi aldatmaca türünden yuvarlama imiş…
Vah canım Türkiye’m vah!..
***
Sayın Bahçeli, tarihe ibret duruşu ve tutumu yüzünden MHP bitişe doğru yol alırken onun lideri olarak olup bitenden ıraklarda kendi derdini tasa edinmiş! Varsa da yoksa da liderlik koltuğu…
İstifalar almış başını gidiyor. Arada bir istifaya zorlamalar ve ihraçlar…
İhraçlar… İhraçlar…
AKP’nin desteğine vefa mıdır bu olup bitenler?
Olmaz ya! Haydi oldu diyelim. Sayın Bahçeli sen koltuğunu partin eriyip giderken kurtardın varsayalım.
Ya ülkem. Ya benim Türkiye’m!…
Vah canım Türkiye’m vah!..
***
Biri yetmezmiş gibi ikincisi zuhur etti. Aniden, anlaşılmaz ve gaipten gelen seslerle yüklü!..
Sayın Baykal ortaya çıkıp aniden peşrev çekmeye başladı.
Eski günlerini mi anımsadı nedir?
***
Diyor ki Sayın Baykal:
“Sistem kaçınılmaz noktaya gelince bunu değerlendirmek gerekir diye bakıyorum. Bu kadar sıkıntıyı yaşadığımız bir dönemin şartları içinde değerlendirmemiz gerekir başkanlık sistemini…”
Ama tepkiler yoğunlaşınca hemen çark edip düzeltme yaptığını da vurgulamalıyız. Yaptığı yazılı açıklama özetle:
“…ben Başkanlık rejimi gelsin mi gelmesin mi sorusuna değil, bize rağmen gelirse CHP’nin ne yapabileceği sorusuna yanıt verdim. Elbette CHP, bu başkanlık projesine sonuna kadar ve tüm gücüyle direnmelidir ve direnecektir.
Şunu unutmamak lazım ki, bu ortamda başkanlık rejimi Türkiye’nin maruz kaldığı tehlikeleri büyük ölçüde artırır…başkanlık rejimi, mevcut siyasi tabloya bakacak olursak çok daha keyfi ve şahsi uygulamaların önünü açacaktır.” şeklindedir.
***
Genel Başkanı dururken tüm teamülleri elinin tersiyle itip 10.06.2015 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmeyi unutmadık.
Unutulacak gibi değildi ki!..
Sayın Baykal ta o günler inandırıcılığını yitirmişti.
***
Daha çok söze gerek yok!..
İşin zor senin Türkiye’m…
Kimlerin eline kaldın böyle?
Gördün mü bir iken iki oldular.
Vah canım Türkiye’m vah!..
Hüseyin Yeğin
sislioda.com
Anasayfa
