Çat diye!..
Suriyeli Mültecilerin Türk Vatandaşlığına alınabileceği konusu Türkiye’nin gündemine oturdu!
Sonra gözün alabildiği, aklın ulaşabildiği her yerde mülteciler konusu tartışıldı.
Mültecilerin vatandaşlığı çözüme ulaştığında Türkiye ata binmiş gibi olacak, biz de kanat takan atlarla birlikte uçacakmışız!
Başımızı kaşıyacak zamanımız yokken neden mülteciler devreye sokuldu?
Bu konunun baş aktörü Sayın Cumhurbaşkanı’nın bizim bilmediğimiz bir bildiği mi var?
***
Biz ki; bu ülkede yaşayan; ülkenin dertleriyle dertlenen, başarılarıyla mutlanan ve canını ülke için veren ve vermeye hazır olan kimseleriz…
Ülkemizin sosyal, ekonomik ve siyasal yapılarını değiştirecek kadar önemli olan konuda, elbette bizim de söz hakkımız olmalıdır!..
***
Mülteci konusu ilgisiz ve aldatıcı verilerle şişirilmekte ve gerçek görünen yapısı değiştirilmekte; böylece aldatıcı bir sonuca zemin hazırlanmaktadır.
Konu çok yönlü bakış açısıyla bilimsel olarak incelendiğinde gerçekçi yaklaşımlara dayanak olabilecektir. Ancak ilgisiz, aldatıcı veriler ve dinsel duyguları kabartan fantezi söylemler bizi gerçeklerden uzaklaştırır.
Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki:
“Suriye’den ülkemize gelen 2 milyon 700 bin muhacir var değil mi? Biz de HAMDOLSUN ENSARIZ. Ne büyük makam bu ya!.. Ne büyük makam!..”
Peygamber Efendimiz dönemindeki MUHACİR-ENSAR kıyaslaması yapıp beğeni/taraf toplamak istediği açık… İlgisi olmayan konularda dini motifler kullanarak düşünceleri açıklamak söyleyene yarar getirmez. Muhataplarında geçici bir beğeni oluştursa da kısa zamanda gerçeğin çıplak yüzü onlara da görünür…
***
Siz yıllar boyu Suriye’deki muhaliflerin yanında, arkasında olacaksınız. Kurulu düzene karşı başkaldırmalarını destekleyecek ve savaşın Suriye genelinde yayılmasının dolaylı nedenlerinden biri olacaksınız. Ardından Suriye’den göç etmek isteyenlere kapınızı sonuna kadar açacaksınız… Bu durumda sizin adınız ENSAR olur mu?
İnsanların, özellikle de İslam dinine mensup olanların karşılıklı yardımlaşması, elbette güzeldir.
Ama Suriye’deki olayların başlaması ve muhaliflerin desteklenmesinin ardından:
“En yakın zamanda Şam/Emevi Camii’nde namaz kılacağız,” deyip gerçekleşmeyince; “HAMDOLSUN ENSARIZ,” demek uyumlu bir düşüncenin yansıması olabilir mi?
***
Suriyeli Göçmenlerin Türk Vatandaşlığına alınması düşüncesi dahi toplumu rahatsız etmiştir. Giderek büyüyen bu rahatsızlığı:
“HAMDOLSUN ENSARIZ,” demek, yahut “Bunların içinde çok kalifiye insanlar var, kalifikasyonu yüksek insanlar var, kariyer sahibi insanlar var. Biz almayalım da İngiltere’ye, Kanada’ya, şuraya, buraya mı gitsin?” türünden sözler de gideremeyecektir.
Kaldı ki bu kapsamda bulunanlara çoktan el konulmuştur!..
Türkiye’de belki birkaçının akrabası kalmıştır o kadar…
***
SURİYELİLERİ BIRAKIN KENDİ YETENEKLERİMİZE BİLE SAHİP ÇIKAMIYORUZ.
Dünyada bilim ve teknolojide ileri ülkelerin önemli işlevlerinden biri de YETENEKLİ İNSAN AVIDIR.
Devlet yetkililerine önerimizdir. Araştırma yapsınlar:
4-6 yaş arasında zekâ seviyeleri yüksek çocukların tespiti, korunması, toplanması ve yetiştirilmesi konusunda KAÇ ÜLKE Türkiye’de faaliyet göstermektedir?
Ayrıca Devletin bu amaçla yapılandırdığı ve bürokrasi çarkında kör topal işleyen kuruluşlar amaca uygun hizmet veriyorlar mı? Ne acıdır ki vermiyorlar!.. Peki bunun ne zaman farkına varılacak?
***
YETENEKLİ/KALİFİYE SURİYELİLERE GELİNCE:
Avrupa bunlarla özellikle ilgilenmiş ve çoktan harekete geçerek geriye bir şey bırakmamıştır. Bizim gibi 4-5 yıl sonra aklı başına gelenlerden değil onlar!..
İktidarın hâlen Orman ve Su İşleri Bakanı olan Veysel Eroğlu bir demecinde der ki:
“Suriye’de yetişmiş çok uzman insanlar vardı. AVRUPA MAALESEF BUNLARI HEMEN KAPTI. Avrupalı çok uyanık. Hiçbir konuya destek vermiyor, ama akademisyen veya uzman insanları kabul ediyor.”
Bunları biz değil, iktidarın Bakanı söylüyor…
Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu gerçeği bilmiyor olduğunu düşünebilir misiniz? Öyleyse:
“…kariyer sahibi insanlar var. Biz almayalım da İngiltere’ye, Kanada’ya, şuraya, buraya mı gitsin?” sözlerinin başka bir amacı olmalı!..
***
AVRUPA’ya GEÇİŞ YAPANLAR TÜRKİYE’yi İSTİYORLAR MI?
Türlü yol ve yöntemlerle Türkiye’den Avrupa’ya geçiş yapan Suriyeli Mülteciler Türkiye’nin vatandaşlık önerisine olumlu bakar mı?
Bunlar ki canları pahasına, çoluk çocuklarının canlarını dahi riske ederek Avrupa’yı seçmişlerdir.
Şaka değil! Canlarını riske etmişlerdir!..
Bunlar, Türkiye’de yaşamaktansa ölmenin daha iyi olduğunu düşünenlerdir. (Abartılı bir benzetme olabilir, ama gerçektir.)
Büyük çoğunluğu KARİYER SAHİBİ, VARLIKLI ve YETENEKLİDİR…
***
Şimdi şu acı örneğe bakınız!..
AB ile Suriyeli Mülteciler ve EURO konusunda anlaşma yapıldığı günleri izleyen günlerden birinde anlaşmanın gereği olarak Yunanistan’daki bir grup Suriyeli Mülteci Türkiye’ye gönderildi.
Ne oldu biliyor musunuz?
Bunlar Türkiye’ye gelmek istemediler.
“No Turkey!..” diye haykırıp ÖZGÜRLÜK istediklerini söylediler.
“Bizi Türkiye’ye göndermeyin!..” feryatlarını Sayın Cumhurbaşkanı da duymuştur elbette…
Durum buysa!..
Peki kimler Türk Vatandaşlığına alınacak?
(Devam edecek)
Hüseyin Yeğin
Anasayfa
