Tuhaflıklar…‎

Türkiye’de tuhaf ŞEYLER oluyor!
Anlaşılması zor, kavranması aklın alamayacağı boyutlarda…
Akıl duvarı çatlayacak gibi. Kafatasının içindekiler isyanda…
Önceleri de olurdu bir takım tuhaflıklar ama hiç bu denli zıvanadan çıkmamıştı. Sorumsuzluk ve kendini bilmezlik şaha kalktıkça kanserli hücrelerin bölünüp çoğalması gibi dengesizlikler korkunç bir artışla toplumsal yapıda bozulmalara neden olmaktadır.
Yalanlarla, uydurmalarla boğazına dek batağa batmışız sanırsınız.
***
Ulaştırma Bakanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Millî Savunma Bakanı ve Milli Eğitim Bakanı olarak bu ülkeye hizmet veren biri…
İsmet Yılmaz’dan söz ediyoruz.
***
Hilmi Bilgin ise, AK Parti Sivas Belediye Başkan adayı.
***
İsmet Yılmaz der ki:
“İnanıyorum ki Hilmi Beye vereceğiniz destek, yarın RUZ-İ MAHŞER’de BERAAT Belgelerinizden biri olacaktır, diye düşünüyorum…”
Tepkiler üzerine malum yöntemlere başvurarak şunu dedim, bunu dedim diye sözlerini sağa sola, aşağı yukarı çekiştirip durmuş!.. Ama işin aslı öyle değil…
“İsmet Yılmaz o twitini silse iyi eder.” diyen Abdurrahman Dilipak’ın sandığı gibi de değil…
Yani lamı cimi yok, söyledikleri sözleri geri alacak hâli de yok! Videoda kayıtlı her şey…
***
Rastgele türden değil videodan duyduklarımız.
Kendini bilmez sözde bir din adamının sorumsuzca atıp tutmasına benzemiyor.
Yahut Challenger Uzay Mekiğini, vidalarını gevşeterek düşürme uydurmasına hiç benzemiyor, videodan defalarca dinlediklerimiz…
Yeni değildir İsmet Yılmaz’ın yaptığı din sömürüsü türünden tuhaflıkları:
Geçtiğimiz Ramazan ayı öncesinde yaptığı bir konuşmada: “Kudüs’te nöbet tutan son Osmanlı askeri Iğdırlı Onbaşı Hasan’ın hikâyesini anlatır. Ve dayanamaz başlar ağlamaya. Salona yüklediği duygusal havanın etkisi geçmeden mendiliyle gözyaşlarını siler…”
Ağlamak elbette insancıl bir duygudur. Ama toplumun karşısına geçip ağlamanın başka amaçları olmalıdır… Son 15 yılda sık sık bu yönteme başvuran siyasilerimizi onaylamadığımızı belirtmeliyiz.
***
Tuhaflıkların;
Kutsal bildiğimiz alanda.
Dokunulmaması gereken inanç kaynağında.
Dinimizin simgeleşmiş kavramlarında.
Yönünü şaşırmış bir rüzgâr gibi esip durması korkunç bir tehlikenin habercisidir.
***
Tuhaflıkların;
Bu denli başını alıp gitmesi ve yaygınlaşması toplumsal çatırdamalara, yıkımlara çağrıdır. Hiçbir teknolojinin önüne geçemediği tsunami örneği doğal felaketlerin gümbür gümbür gelmesi gibi büyük bir tehlikeye işarettir.
Eğer bu ya da benzeri çıkar sevdalılarının önüne geçilmez ve içlerinde yaşattıkları çıkar canavarının doğup büyümesi engellenmez ise uzun vadede dahi düzeltilmesi mümkün olmayan yanlışların kirlettiği alanlar, bataklığa dönüşecektir. Üstelik canavarlaşmış bir bataklığa…
***
Ruz-i Mahşer…
Türkçe değil. Tam Arapça da değil.
Yarısı Farsça yarısı Arapça…
“Ruz” Farsça bir sözcük. Türkçe “gün” anlamındadır.
“Mahşer” Arapça bir sözcük. Türkçe “toplanma yeri ve zamanı” anlamındadır. Yani kıyamet günü toplanılacak yer, dememizin daha uygun olacağını düşünüyoruz.
Ruz-i Mahşer: İnsanların yeniden dirilip toplanacakları yer ve günü şeklinde anlamak uygun olacaktır.
İslam inancına göre, yeniden dirilip toplandıktan sonra dünyada ne yapmışsak yahut ne yapmamışsak tamamının hesabını vereceğiz. Bu hesap sonrasında gideceğimiz yer ya cehennem ya da cennet olacaktır.
***
İşte İsmet YILMAZ, Sivas AK Parti Belediye Başkanı Adayına verilecek desteğin/oyun BERAAT BELGESİ niteliğinde olacağını söylemektedir.
Ona göre seçimde kendilerine verilecek oylar Allah’ın huzurunda verilecek hesaptan kurtuluş belgesi olacaktır.
İslam inancına göre bu doğrudan doğruya Allah’ın yetki alanına müdahaledir. Allah’la ortaklıktır. Hatta daha da ötesi onun vereceği kararları hiçe saymak anlayışına davettir.
***
Değerli okuyucularım:
Lütfen oynanan oyunları görünüz, anlayınız ve bildiğiniz herkese bunları anlatınız. Bu oyun bozulmalıdır.
Din kalpazanlarının ve sömürü sevdalılarının elinde bu ülkenin gideceği yer olsa olsa felaketler alanı olacaktır.
 
Hüseyin Yeğin
 
sislioda.com