Bugün sizlere BURSA-Nilüfer İlçesi Edebali Camii bitişiğindeki “Şehit Jandarma Er Olcay Kaygılı Parkı ve Koşu Yolu” ile bu alanın bakımından sorumlu Recep ÖNER hakkında bilgi sunmak istedik.
Burası; güzel, çekici ve hepsinden önemlisi insanın içini açacak denli temiz, pırıl pırıl bir yeşil alan…
Park ve sorumlusu Recep ÖNER’i birlikte anlatacaktık sizlere. Bir ondan bir öbüründen kısa parçacıklar sunup sonra bağlayacaktık birbirine… Böylece tanıtımda kusur etmemiş olacaktık. Yahut biz öyle düşündük… Ancak kalemi oynattıkça, sözler bir bir döküldükçe gördük ki bir şeyler eksik kalıyor veya kalıbına uymuyor. Anlaşılmaz bir şeyler gölgeliyor adeta anlattıklarımızı!.. İkisini de tam anlatamıyoruz. Karışıyor birbirine… Ayrı ayrı ele alıp sizlere sunmanın daha uygun olacağını değerlendirdik. Anlatımlarımızı bizzat çektiğimiz fotoğraflarla süsleyeceğiz… Recep ÖNER’den başlıyoruz…
***
Siz hiç kendi dünyasının yalnızlığında bir bilgenin eriştiği erdemlik noktasına tırmanan bir yeşil alan bakımcısı gördünüz mü? Sorumuzun yanıtına “Hayır!” diyorsanız, sözünü ettiğimiz parkın bakımından sorumlu Recep ÖNER’i tanımanızı isteriz.
Görevine tutkusunu, ender görülen çalışkanlığını ve ilginç kişiliğini dikkat çekici bulacaksınız. Tüm gücünü parka hizmet vermeye adadığına tanık olacaksınız.
İnsana hizmet, hizmetlerin en saygını değil midir? Ama hayvanlara, ağaçlara, bitkilere hizmet de dolaylı olarak insana hizmet sayılmaz mı? Öyleyse Recep ÖNER’in verdiği hizmet küçümsenmeyecek denli değerlidir.
***
Yolunuz düşer, yahut bu alanı özel olarak görmeye giderseniz; zamanınız da elveriyorsa bu alanın bakımından sorumlu Recep ÖNER’le mutlaka bizzat tanışın.
Bir bisikleti vardır. Yanından ayırmadığı, onunla bütünleştiği, dost bildiği, canından çok sevdiği ve parktaki ağaçları, çiçekleri ve bitkileri korur gibi koruduğu… Her sabah ezan okunduktan sonra gün ışımağa yüz tutunca doğudan gelen bir atlı gibi bisikletiyle görünür. Bisikletin üzerinde atına binip yol alan bir akıncıyı andırır. Görkemli bir görünüşü vardır. Parkın tepe noktasına gelince bisikletini her zamanki ağaca bağlar. Giysilerini giyer ve işe koyulur. Bisiklet sessiz, sakin ve itaatkâr bağlandığı ağacın dibinde sahibini bekler. Adeta bir atın sahibini beklediği gibi…
***
Recep ÖNER’le tanışmak için yanına yaklaştığınızda onu ilk bakışta tatlı sert ve biraz da katı bulabilirsiniz. Eğer onu ilgilendirmeyen konulardan söz açarsanız sizinle sohbet etmek istemeyecektir. Ancak bilmediğiniz bir kişiyi tanıyıp tanımadığını ya da bilmediğiniz bir yeri sorarsanız; elinden gelen incelikle ve özen göstererek sorunuzu yanıtlamaya çalışır. Bunların dışında, maksat sohbet olsun havasında soracağınız sorulara karşı pek duyarlı olmayacaktır. Hatta sorularınıza bile zoraki cevap verecektir.
***
Gereksiz yere onu oyaladığınızı anlarsa susup sizden uzaklaşmak için bir bahane arayacaktır. Bu sırada gözleri fıldır fıldır dönüyorsa, bilmelisiniz ki kesinlikle yanınızdan uzaklaşacak demektir.
Ama onunla sohbet konusunda ısrarlıysanız size önerimiz yanına yaklaştığınızda hemen konuyu değiştirin. Yani sağdan soldan, Ahmet’ten Mehmet’ten değil doğrudan doğruya parktan söze girin…
Ani bir fren yapacak ve gözlüğünün altında fıldır fıldır dönen gözlerini size dikecektir. Yüzünün hatlarına rahatlıkla ayırt edilecek bir rahatlamanın yayıldığını, hatta sinsi bir gülümsemenin genişleyerek belirdiğini göreceksiniz. Tüm içtenliğiyle yaptığı işlerden size söz edecektir. Bir annenin özenle çocuğuna baktığı gibi baktığı ağaçların ve dallarının öyküsünü size anlatacaktır. Çimenlerden, onların suya olan özleminden ve suya doymazlığından dert yanacaktır.
***
Baktığı alanın nasıl yeşil kalabildiğine ilişkin gözlemleriniz farklı olabilir. Kimi kentlerde çöplük yuvasına dönüşen yeşil alanlar, eğer korunmuş ve temiz tutulmuşsa, çağımıza özgü yorgunluklarla içli dışlı olan insanlar için bir nimettir…
Emin olun ki siz bu nimetin farkına burada varacak ve tadına doyamadığınız bir hoşluk duyacaksınız.
***
Kısa süreceğine inandığımız sohbetiniz bitince parktan hemen ayrılmayınız. Zamanınız uygunsa parkın her yanına serpiştirilmiş banklardan birine oturun ve Recep ÖNER’în çalışmasını izleyin. Gözünüzü başka yana kaydırmadan, aklınıza yabancı düşünceleri yanaştırmadan, sessiz ve içten…
İşini bir sanat adamının edasıyla icra ettiğini, bir baletin olağanüstü bir orkestranın eşliğinde ahenkli ve uyum içinde dans ettiğini göreceksiniz. Yahut böyle düşünebilirsiniz. Yazının ekinde sunduğumuz resimleri gördüğünüzde bize hak vereceğinizi umarız.
Bir baletin olağanüstü bir orkestranın eşliğinde ahenkli ve uyum içinde dans ettiği kanısını kapıldığınızda siz de başınızı alıp gidecek ve kendinizi bilmediğiniz yerlerde adeta uçuyor sanacaksınız…
(Devam edecek)
Hüseyin YEĞİN
sislioda.com
Anasayfa
