Saklı Değerler…

Yaşadığımız sürece ülkemizin geleceğinden hep emin olduk.
Bulunduğu konumdan daima daha ileri gideceğine, yukarılara tırmanacağına; sanayide, teknolojide, bilimde, edebiyatta, sanatta, sporda ve her türlü alanda başarılara imza atacağına, hepsinden önemlisi insanlığa hizmette öncü olacağına içtenlikle inandık…
Fakat son 15-20 yıl içinde bu inancımız törpülendi durdu. Kimi gün geldi tereddütler yaşadık, kimi gün geldi bunalımlarla senli benli olduk. Kimi gün diğer ülkelerin her yönden yaptığı atılımlara bakıp düş kırıklığı yaşadık, endişelendik ve güvenimizi yitirir gibi olduk.
Çevremize kümelenmiş insanlara baktıkça umutsuzluk gelip yakamıza yapıştı. Çıkar döngüsüne kendini kaptıranların korkunç bir vurdumduymazlık içinde yaşadıklarına tanık oldukça içimizde filizlenen küskünlük aldı bizi önüne katıp götürdü. Kur’an-ı Kerim’de tanımlanan dinimizin uygulamada yaşanmadığını; dinin sadece bir korkutma ve çıkar sağlama aracı yapıldığını görünce kahrolduk!..
Ülkemizde olmayacak şeyler oldu, yaşanmayacak şeyler yaşandı. Bencilliğin köhnemiş ruhlara egemen olduğunu gördükçe sancılandık. Uyku tutmaz oldu geceleri... “Eyvah! Gitti!” dediğimiz günler oldu…
***
Tüm bunlara ve bunların ötesinde aklınıza gelebilecek her türlü olumsuzluklara rağmen yıkılmadığımızı, tökezleyerek de olsa ayakta kalıp yürüyebildiğimizi; iyi, güzel ve doğru değerlerin yanında yer alma becerisi gösterebildiğimizi buruk bir sevinçle gözlemledik.
“Nasıl oluyordu? Nasıl becerebiliyorduk ayakta durmasını?” dedik kendi kendimize…
Bizde olmadık işlerin olma sebebini, yapılamayacakların yapılabilme gerekçesini, başarılamayacak başarıların dayanağını öğrenmek ve olanların gerçeğini bilmek amacıyla bilimsel incelemeler yapmaya kimse yanaşmaz!..
Bunun yerine genel olarak: “Erenlerin/evliyaların/büyük zatların yüzü suyu hürmetine olmaktadır…” diye bir gerekçe ortaya koyup geçiştirilir…
***
Biz bu yolu seçmeyip değişik bir bakış açısıyla olanlara bakacağız.
Bu ülke batmıyorsa, hâlâ ayakta duruyorsa, bölünüp parça parça olmuyorsa hiç tanımadığımız birilerinin bunda katkıları, emekleri, hizmetleri ve fedakârlıkları vardır.
Nice gönlü yüce insanlarımızın gizliden gizliye sundukları özverili çalışmalarının, iyi niyetlerinin, didinmelerinin etkisi vardır ayakta durmamızda… Gecesi ile gündüzünü birbirine katanların yorulmak nedir bilmez çalışmalarının alın teri vardır parçalanmamamızda…
***
Bunlar saklı değerlerdir.
Kendileri bilinsin istemezler.
Yaptıklarının övgülerini işitmekten kaçarlar.
Bir kuru teşekkürü bile kendilerine çok görürler…
Emeklerinin karşılığını almak gibi bir isteği akıllarının ucuna bile getirmezler.
İnsanımızın bilgilenmesi, aydınlanması uğruna çırpınıp dururlar.
Birilerine yardım elini uzatmak onlar için mutlulukların en büyüğüdür.
Ve
Yaşadıkları nice düş kırıklığına rağmen durmaksızın çalışır dururlar.
Evet çalışır çalışır dururlar…
***
Bunlar saklı değerlerimizdir.
Bu ülke batmıyorsa, hâlâ ayakta duruyorsa, bölünüp parça parça olmuyorsa hiç tanımadığımız bu saklı değerler sayesindedir.
Onların uykusuz gecelerinin sayesindedir.
Onlar ki gösterişsiz yaşarlar.
Kendi yüklerini başkalarına taşıtmayı asla düşünmezler.
Başkalarının hakkına derin bir saygı duyarlar.
Hak ve adaletin yerini bulması için çalışır çalışırlar…
***
Yalın yaşamayı seven.
Kibir, gurur ve büyüklenme gibi duygulardan arınmış.
Ömrünü bu ülkeye hizmet için adamış.
Bu saklı değerlerden,
Mutlaka sizin de birkaç tanıdığınız vardır!..
Hepsine sonsuz saygılar, sonsuz teşekkürler…

Hüseyin Yeğin

sislioda.com