REFERANDUMA BAKIŞ…

Bun dolu içimiz dışımız!..
Ne sevinç kalmış ne de huzur ve rahatlık…
Bir yerlerden yönetildiği açıkça belli olan itmelerle ha bire sendeleyip durmadayız…
***
Acımasızca kapkara korkuları yükleyip duruyorlar beynimize. Elimiz ayağımız tutmaz olmuş. En önemlisi reflekslerimizi/tepkelerimizi yitirmişiz. Ta atalarımızdan mirasla gelen, bizim olan, kişiliğimize yapışık tepkelerimiz körelmeye yüz tutmuş!.. Daha doğrusu türlü baskılarla atıl bırakılmış ve özünde var olan nitelikleri yitirmeye yüz tutmuş reflekslerimiz.
Suriye’nin El Bab denilen kasabasında askerlerimiz şehit olurken ulusal tepkimiz hiç yok denecek kadar az! Yüzlerimiz “mahkeme duvarı” türünden bir çizgisi bile oynamıyor. Bakışlarımız donuk ve anlamsız, duygularımız atılganlığını yitirecek kadar hantallaşmış!..
Nasıl bu kadar duyarsız kalabiliyoruz? Kim bizi bu hâle getirdi?
***
Bir Anayasa değişikliği koydular önümüze! Oylamaya daha iki aydan fazla zaman var, ama harıl harıl çalışmaya koyuldular iktidarı da muhalefeti de…
Ülkenin sorunları çözümsüz, yalnız, kimsesiz ve umutsuzca beklemekte!
Yalanın bini bir para!.. Oyun üstüne oyun kurgulanıyor.
***
Kindar ve dindar mı bilinmez bazı gençlerin ellerinde tabanca;
“Başkanlık sistemine ’hayır’ diyenleri tıpkı 15 Temmuz gibi sokaklarda bekliyor olacağız,” diye tehditler savurmaktalar!.. Bu görüntü korkunç bir geleceğin habercisidir. Durum sanılandan daha vahimdir. Demokrasi adına, birlik beraberlik adına ürkütücüdür.
***
Görünen o ki mafyayı da tutsak etmiş “evet-hayır” çekişmesi!.. “Evet” diyeceğini açıklayan bir mafya lideri:
“15 Temmuz’da Fethullahçı Terör Örgütü’nün üyelerine karşı nasıl ki sokaklarda olduysak, referandumu yapmamak adına sokaklara çıkan birileri olursa, onları sokaklarda bekliyor olacağız…” sözleriyle açıkça tehdit savuruyor. Belli ki asıl hedefleri “hayır”cılar. Ama hepten ayıp olmasın diye, “referandumu yapmamak adına sokaklara çıkanlar” der. Bu ne densizliktir?
Referandumu engellemek isteyenler mi var? Haydi bir an için böyle bir olasılığın doğruluğunu teyit etmiş olalım. Peki Devletin güvenlik kuvvetleri nerede? Onlara bir şey mi olmuş? Kara hummaya mı yakalanmışlar? Devlet kendi güvenlik kuvvetlerini yeterli görmeyip yasa dışı örgütlenmiş kimselerin desteğini mi isteyecek? Olmaz böyle şey. Bu devlet daha bu kadar güçsüz ve sorumsuz değildir…
***
İktidarı bir korku sarmış!
Kendilerinin de bir türlü çözemediği ve anlayamadığı derinden gelen bir korku. Adeta her an deprem olacakmış gibi bir algıya kapılmak örneğinde olduğu gibi bir korku…
“Ya ‘hayır’ çıkarsa!” korkusu… Anket üstüne anket yaptırıyorlar ve sonuçlar beklentilerini karşılamaktan çok uzak!.. “Ya ‘hayır’ çıkarsa!” korkusu onları hasta edecek neredeyse! Sayın Cumhurbaşkanı’nın anketlerle ilgili görüşleri biraz farklı. Diyor ki:
“…Anketler gelmiyor desek yalan olur…Ben halkımızın henüz cumhurbaşkanlığı sistemini anlama konumuna geldiğine ihtimal vermiyorum. Bunu iyice anlatmamız lazım.”
Ama daha sonra söyledikleri; halka neyi, nasıl anlatacaklarının ip uçlarını veriyor. Diyor ki:
“Bölücü terör örgütü hayır diyor. Şu anda Kandil ve uzantılarıyla hareket edenler hayır diyor. Benim milletim 248 şehidimi, 2 bin 193 gazimi; öldüren ve yaralayanlarla birlikte hareket etmeyecektir…”
Sözlerini şöyle bağlıyor:
“Hayır diyenlerin konumu, 15 Temmuz’un yanında yer almaktır.”
***
Sayın Başbakan ve diğerleri de benzer yaklaşım sergiliyorlar. Biraz farkla Sayın Bahçeli’nin tavrı da aynı. Saygıdeğer okuyucularım inanın bu mantığı anlamakta zorlanıyorum:
Bir oylama yapılacak. “Evet” ya da “hayır” demek gibi iki seçimlik durum var. Bunlardan “hayır” seçimini yaparsanız PKK ile hareket etmiş olacaksınız, yahut 15 Temmuz’un yanında yer alacaksınız. Böyle bir iddia nasıl ileri sürülebilir? Madem öyle, o zaman böyle bir oylama neden yapılıyor?
Halk oylamasına sunulacak konuların ne getirip ne götürdüğünü halka ayrıntılarıyla anlatmak yerine, böylesine suçlayıcı nitelikte bir tutum sergilemek doğru değildir. Bundan sadece ülkemiz zarar görecektir. Tabii ki ülkemizle birlikte biz de…

Hüseyin Yeğin

sislioda.com