Peygamberle Aldatmak

Akit Gazetesi yazarı eski milletvekili Şevki Yılmaz, yaklaşık on (10) gün önce katıldığı bir programda 16 Nisan’da yapılacak halk oylamasını kastederek:
“Allah’tan korkun, hepiniz toplansanız HAYIR çıkmayacak! 16 Nisan’ın zaferle sonuçlanacağına dair Hadis-i Şerif var!.. Haftaya o Hadis-i Şerif’i de okuyacağız,” demiş. Bu yetmezmiş gibi ardından en küçük bir rahatsızlık duymadan;
“Türkiye gitti mi Beytullah da gider! 16 Nisan’da EVET demek Beytullah için EBABİL KUŞU olmak demek,” diye eklemiş…
***
Sözünü ettiği bir hafta sonrasını, “Bakalım ne diyecek? Nasıl bir hadis gösterecek?” diye merakla bekledik. O gün geldiğinde lafı sağdan aldı soldan aldı iyice dolandırdıktan sonra “Sözlerinin çarpıtıldığına,” vurgu yaptı!..
Bu ani dönüşünün sebebini anlayamadık!.. Geçen bir haftalık süre içinde aldığı tepkilerden mi ürktü, yoksa zaten böyle bir hadis yoktu da izleyicilerini PEYGAMBERLE mi aldatmıştı?
Tabii ki o sözleri dinleyenlerin ancak çok küçük bir bölümü bir hafta sonrasını beklemiştir. Önemli bir kesim bu sözlerin doğru olup olmadığını merak bile etmemiştir. Ama içgüdüsel bir duyguyla doğruluğunu onaylamıştır. Çünkü sözlerin içinde; peygamber vardır, tek yaratıcı olan Allah vardır…
Aldatanın sözleri, bilinçaltına yerleşen bilgileri harekete geçirmiş ve içsel bir çağrının gönülden gelen bağlılığıyla “evet” oyu kullanmaları gerektiğini düşündürmüştür.
Dini duyguların sömürülmesi dedikleri olay işte budur!
***
Düşünün bir kere; size henüz ayrıntısı açıklanmayan, ama bir hafta sonra açıklanacağı söylenen bir bilgi demeti sunulmuştur. Bu bilgi demetinin içinde derin bir şekilde saygı beslediğiniz ve bağlılık duyduğunuz Hz. Peygamber (sav) vardır. Onun tarafından size iletildiğini sandığınız sözlerden oluşan bilgiler vardır.
Bu iki kısa cümlenin içinde nelerin gizlendiğini açıklayalım:
16 Nisan’da yapılacak Halk Oylamasıyla Hz. Muhammed (sav) 1400 yıl önce ilgilenmiş ve “evet” diyenlerin kazanacağını açıklamıştır. Demek ki bu Halk Oylaması kutsanmış ve yönü ta o zamanlar belirlenmiştir.
“Hayır” diyecekler ise çok açık bir şekilde “Allah’la korkutulmuştur.”
“Türkiye’nin elden gideceği” gibi herkesi rahatsız eden korkunç bir yalan demeti sunulmuştur.
Yine kutsal bildiğimiz, hac ya da umre yoluyla ziyaret etmek özlemini yaşadığımız Beytullah önümüze sürülmüştür. Orayı korumak her Müslüman’ın görevidir. Beytullah’ı ne pahasına olursa olsun korumanın Allah katında büyük sevapları olduğuna inanırız.
Hayır diyenlerin o kutsal yere (Kâbe’ye) saldıracağı açıkça anlatılmasa da usta bir oyunla dolaylı olarak anlatılmıştır. Çünkü Halk Oylamasında “EVET” diyecekler Kâbe’yi saldırıdan koruyan “EBABİL KUŞLARINA” benzetilmiştir.
Ebabil kuşları, Kur’an-ı Kerim’in Fil Suresi’nde anılan kuşlardır. Bu kuşlar Kâbe’yi yıkmak isteyen Ebrehe’nin askerlerden ve fil sürüsünden oluşan ordusunu yerle bir etmiştir. Bu bilgiden en küçük bir kuşkumuz yoktur.
Saygıdeğer okuyucularım,
Din sömürüsünün doruklarda nasıl gezinip durduğunu görüyor musunuz?
***
Mensubu olmakla övündüğümüz İslamiyet her zaman yeni anlayışlara ve arayışlara açık olmuştur. Diyebiliriz ki akıl ve bilim, önceki yüzyıllarda en büyük desteği İslamiyet’ten görmüştür. Kur’an-ı Kerim İslamiyet dininin ilk ve en önemli kaynağıdır. Değişmeyecek ve değiştirilemeyecek tek kaynaktır… Yüce Allah’ın koruması altında olduğuna inanırız ki bu ayetlerle sabittir.
İşte bundandır din sömürücüleri Kur’an-ı Kerim’de bir ayet göstermek yerine, Hz. Muhammed’in (sav) hadisleri adı altında çoğunlukla uydurma ya da ekleme ve çıkarma yapılmış hadisleri kaynak olarak göstermektedir.
***
Anayasa değişikliği sebebi ile durmaksızın dönen koca bir çark var ki bu döngünün ardına koca emeller saklanmıştır. Ne var ki bu saklı emellerin dışarı yansıması istenmemektedir.
“Birkaç kişiyi yanımıza çekersek kârdır,” diyenlerin hedefinde işinden, geçiminden dertler yüklenmiş insanlar bulunmaktadır.
İktidarın şimdiye dek yaşamadığı tedirginlik, kuşku ve evham, soludukları havanın her zerresine sinmiştir. Din sömürüsünün yoğunlukla devreye sokulmasının sebebi bu olsa gerek!..
Yine de belli etmek istemedikleri, kimsenin bilmesini istemedikleri çaresizlikleri azalmamakta, aksinde giderek artmaktadır.
***
“Hayır” diyeceklere gelince:
Bir yanda FETÖ ve PKK terör örgütlerine yadım etmekle, onların paralelinde olmak suçlanırlar.
Diğer yanda din sömürücüleri tarafından Beytullah’a saldıran orduya benzetilirler…
Bu ne büyük bir talihsizlik ve bu ne büyük bir gaflettir böyle!..
İşimiz zor!
Allah yardımcımız olsun…
Hüseyin Yeğin
******************************************************************************************************
HAYIR DİYEN iki (2) KİŞİ OY KULLANMAZSA bir (1) EVET OYU KULLANMIŞ GİBİ OLURLAR…
Veya
OY KULLANAN 2 (iki) KİŞİ HATALI OY KULLANIRSSA, ONLAR DA bir (1) EVET OYU KULLANMIŞ GİBİ OLURLAR…
sislioda.com