Bir Rus savaş uçağı, Suriye’nin El Bab kasabasında askerlerimizin kaldığı binayı bombaladı!.. Üç (3) şehidimiz, biri ağır olmak üzere on bir (11) yaralımız var. Aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, değerli ailelerine başsağlığı ve sabır; yaralanan askerlerimize acil şifalar dileriz.”
Olayla ilgili TSK’den jet hızıyla açıklama geldi:
“Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının bulunduğu bir bina, DEAŞ hedeflerine yönelik hava harekâtına katılan Rus savaş uçağı tarafından yanlışlıkla/kazaen vuruldu!” denildi…
***
Gerçekleri araştırmadan, öğrenip bilmeden bu ne acelecilik böyle? Arkamızdan bir kovalayanımız mı vardı? Akıl alacak şey değil!..
24 Kasım 2015 tarihinde sınır ihlali yapan bir Rus savaş uçağını düşürdüğümüz hafızalardan silinmemiştir. O olay üzerine yaşadıklarımız ne çabuk unutuldu da böyle bir açıklama yaparız!
Ruslar apar topar uçaklarını sınır ihlali nedeniyle, yahut yanlışlıkla düşürdüğümüzü mü açıklamışlardı?
Hayır!
Tam aksine kendilerinden özür dilememizi istediler. Bunun için de ellerinden geleni yaptılar. Bize yaptıklarını dünyaya bir güç gösterisi olarak sunmak için bin bir türlü yola ve yönteme başvurdular. Rusya’dan Türkiye’ye gelen turistleri anında durdurdular. Bizden yaptıkları tüm ithalata son verdiler. Tabii ki bizden yararlandıkları önemli konuların hiçbirine dokunmadan yaptılar bunları… Milyarlarca TL zarara uğradık. Kök söktürdüler bize!.. Sonunun nasıl bittiğini hepimiz biliyoruz. Acıdır ki özür dilemek zorunda kaldık. Bunları ne çabuk unuttuk?..
***
Devlet olabilmenin niteliklerinin başında MÜTEKABİLİYET/KARŞILIKLILIK İLKESİNE uyum gelir. Yani bir olay üzerine onların bize yaptıklarına, benzeri bir olayda bizim de aynen karşılık vermemiz esas olmalıdır.
Belki askerlerimizin şehit düştükleri olay, onların uçağını düşürdüğümüz olaydan biraz farklıdır. Ama sonuçları itibariyle aynıdır.
Öyleyse askerlerimizin şehit düşmesini neden, apar topar tüm dünyaya YANLIŞLIKLA yapılan bir olay olarak sunuyoruz? Yanlışlıkla olmadığını kasten yapıldığını anladığımız zaman bunun savunmasını nasıl yapabiliriz? O gün geldiğinde ulusumuzun, şehitlerimizin ve gazilerimizin haklarını uluslararası arenada nasıl arayacağız?
***
Devlet olarak yaptığımız bu hatayı Rusya iyi kullanmış, yerinde hamlelerle bizi köşeye sıkıştırmıştır. Bir soru üzerine Kremlin Sözcüsü Peskov: “…hava saldırıları düzenlerken Türk partnerlerimizin verdiği koordinatlar doğrultusunda hareket ettik, bu koordinatların sınırları içerisinde Türk askerlerinin bulunmaması gerekiyordu!” diyerek tüm günahı üzerimize yıkmaktan gocunmamıştır.
Sözün kısası beceriksiz, işini bilmez durumuna düşen yine biz olduk!
Bu sözlere TSK’den verilen sert cevabın çaresizlik içinde kıvranmaktan öte çok da önemli olmadığını belirtmeliyiz.
Başbakan Binali Yıldırım’ın:
“Kremlin’in açıklamaları dün karşılıklı yapıldı. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Putin görüştüler. Bunun bir kaza olduğunu, duydukları üzüntüyü en açık şekilde ifade ettiler…” sözleri kuru bir teselliden ve olayı geçiştirmekten başka ne anlama gelir ki?
Devlet düzeyinde yapılan bu hatayla en azından inisiyatifi kaybettiğimiz açıktır…
***
Silahlı Kuvvetlerin yapısal değişikliği, yetki ve sorumlulukların karman çorman edilmesinin acılarını çekmeye başladık.
Yeri gelmişken Genelkurmay Başkanlığı’nın karar makamı değil, bir danışma makamı olduğunu; Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleriyle ilgili kararları verecek makamın Milli Savunma Bakanlığı olduğunu bir kez daha vurgulamak isteriz.
Ancak yaşanan olayların akışı bu yasal düzenlemeyle uyum içinde değildir. İşlerin karıştığı bu ve benzeri durumlarda Milli Savunma Bakanı hep geride durmaktadır. Oysa bu gibi durumlarda öncelikle devrede olmasını bilmelidir.
Yoksa yapılan yasal düzenlemeler gerçekçi olmaktan ve uygulanabilir olmaktan uzak mıdır?
Hüseyin Yeğin
********
HAYIR DİYEN 2 (iki) KİŞİ OY KULLANMAZSA 1 (bir) EVET OYU KULLANMIŞ GİBİ OLURLAR…
Yahut;
HAYIR DİYENLER OY KULLANMAZSA OYLARININ YARISINI EVET OYU KULLANMIŞ GİBİ OLURLAR…
********
sislioda.com
Anasayfa
