MİLLÎ MUTABAKAT?

Son günlerde ortalıkta sıkça dolaşan bir söz var:
“Millî mutabakat” diye!..
Ülkenin gündemine oturan Anayasa değişikliğinden kimsenin başını kaşıyacak zamanı yok! Varsa da yoksa da Anayasa değişikliği!.. Ama nasıl olduysa araya sıkıştı “millî mutabakat!”
***
Darbe girişimi, patlayan bombalar ve terör olayları derken tiftik gibi atılıyoruz adeta… Altı üstüne getirilen TSK içte ve dışta görülmemiş bir uğraş veriyor. Ekonomik alanda anlaşılması ve aşılması zor bir seyir izleniyor. İşsizlik tavan yapmış, cari açık büyümüş ve borç üstüne borç yığılıyor!..
Ülkemizde adı konulmamış bir devalüasyon oyunu oynanıyor!
Memurun, işçinin ve emeklinin aldığı maaş, ticaret erbabının kazandığı kazanç su gibi akıp giderken herkes tedirgin ve umarsız bir beklemede… Çilekeş insanımız başını kaldırmak isterken karşısında caydırıcı önlemler duvarını buluyor!..
Ama yetkililerin akıllarında ve gönüllerinde varsa yoksa Anayasa değişikliği!.. Bir de son zamanlarda araya sıkışan “millî mutabakat!”
***
MHP, Anayasa değişikliğine destek verirken tabanından gelebilecek sesleri hesaba katmamış, yahut bu seslerle başa çıkabileceğini düşünmüş olacak! İşler planlandığı gibi gitmeyince yöntem değiştirdi; ama iş işten geçtiği için etkili olamıyor!
Parti tabanına huzursuzluk egemen. Yaşanan hoşnutsuzluk, kırgınlık ve alınganlık gözle görülür bir şekilde artıyor ve iş partiden kopmalara kadar varıyor! Ancak küskünlüğün asıl yansımaları henüz su yüzüne çıkmış değil…
İçin için kaynayan bir yanardağ örneği her an patlamaya hazır beklemede!.. Tabii ki bu görüntü tehlikeli ve nereye varacağı belli olmayan bir birikimden kaynaklanıyor!..
Tansiyonu düşürmek adına yapılan “Millî Mutabakat” açıklaması da yeterli olmaktan çok uzak…
***
Uyumun, dengenin ve uzlaşmanın anlatımı olan “mutabakat” kimine karışık geliyor, kimine itici!.. Kimi de Arapça kökenli bu sözcüğün kulağa hoş gelen yanıyla ilgileniyor…
Ülkenin başına belaların üşüştüğü, iktidarın çıkmaza girip tökezlemeye başladığı zamanlar hep dile getirilmiştir millî mutabakat!..
Bir can simididir, yahut can kurtaran!..
Aslında çoğunluğun umurunda bile değildir, sadece millî mutabakat sayesinde uçurumun kenarından dönülmek istenir o kadar…
***
Ne var ki her siyasi kesimin, hatta her bireyin ayrı bir millî mutabakat anlayışı vardır:
Kimine göre düşlerde yaşanan bir hükümet biçimidir.
Kimine göre her kesimin katılacağı, şiddetle ve ısrarla ihtiyaç duyduğumuz bir hükümet biçimidir.
Kimine göre ölmek üzere olana can veren bir yapıdır. Kurgularda adı geçer ve bir nakış gibi işlenir durur.
Kimine göre sadece yaşanması gereken bir duygu selidir.
Ve kimine göre bir İKLİMDİR, mevsimine göre değişen…
***
Sayın Cumhurbaşkanı Millî Mutabakat Hükümeti değil MİLLÎ MUTABAKAT İKLİMİ ister!..
Türkiye’ye yönelik tehditleri boşa çıkarmanın yolunun yeni bir millî mutabakattan geçtiğini belirten Cumhurbaşkanı;
“Millî mutabakat iklimine bugün her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız var” der.
MİLLÎ MUTABAKAT İKLİMİ nedir diye soranlar sorularının cevabını bir türlü alamazlar…
***
Sayın Bahçeli’nin sesi diğerlerinden değişik çıkar. Cumhurbaşkanı’nın Anayasal suç işlediğini bir bunun bir an önce hukuksal zemine oturtulması gerektiğini söyler…
Kendine özgü bir mantığı vardır. En yakınındakilere bile anlatamadığı, çoğu kimsenin akıl erdiremediği…
***
Sayın Başbakan’ın millî mutabakattan anladığı da başkadır.
Konuşurken ağzındaki baklayı kaçırır. MHP’ye bakanlık verileceğini söyler.
MHP tabanından tepkiler yükselip; “Bu bir rüşvettir!” denince
Sayın Bahçeli yine araya girer:
Anayasa değişikliğinin pazarlık konusu yapılmadığını vurgulayıp der ki:
“Zannederim, karanlıkta göz kırpmışlar, bizim haberimiz yok.” der. .
Yani püskevit gibi bir şey…
***
Bunlar olurken bir ses yükselir TBMM’den;
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ KABUL EDİLMİŞTİR.
REFERANDUM YOLU AÇILMIŞTIR…
SÖZ MİLLETİNDİR…

Hüseyin Yeğin

sislioda.com