Kimiler savaş söylentilerini, kimiler savaş beklentilerini getirip kapımıza dayarken biz sorunlarımızı “atletli kahvaltıya” indirgemişiz.
Değişen bir şey yok!
Eski tas eski hamam!..
Devletin, milletin çözüm bekleyen onca sorunları varken yine gündem saptırmaları, yine yapay gündemler almış başını yürümüş. “Al şunu, biraz da sen oyalan” türü zaman öldürmeler.
***
Sahip olduklarımızın en değerlilerinden zamanı hovardaca, hatta akılsızca harcıyoruz. İçinde bulunduğumuz ekonomik dar boğazdan kurtulmuş değiliz. Ufukta böyle bir kurtuluşun izleri henüz görünmemekte.
Ama oyalamaca…
Ama kandırmaca…
Ve boş yere zaman harcamalar birbiri peşi sıra dizilmiş koca konvoylar olmuş.
Günü gün etmenin sevdası gelip yapışmışsa yakamıza durum vahim demektir. Evhamlanmak için geç kalınmış demektir.
***
Bir Devlet düşünün halkının parasını ekonomik çarkın içinde çekip çevirmenin hesaplarını yapar ama hatalı yapar. Onlara artı değer kazandıracak iş ve işlemler yerine, yitime uğramaları sonucunu doğuracak iş ve işlemler yapar…
Hani şu 10 günlük bayram tatilinin ekonomiyi nasıl canlandıracağı hesaplarını yapanlar var ya! Onun gibi… Orta ve dar gelirlinin üç beş kuruşluk biriken ya da birikmeye yüz tutmuş parası gözlerine batmıştır!.. Onlar da biterse, kim bilir neyin peşine düşecekler?
Ekonomi böyle gitmez. Çark böyle çevrilmez…
Her oyun kendi kurallarına uygun oynanmalı. Yerleşik kuralları ortadan kaldırırsanız kaos/kargaşa başlar, düzen kalmaz, her şey alt üst olur.
***
Ekonomiyi canlandıracağı söylenen Kentsel Dönüşüm diye bir ucube vardır.
Sözde bununla ilgili bir Kanun olduğu söylenir. 6306 sayılı Kanun…
Oysa yalan söylenir!
Kentsel dönüşüm adı altında bu numaralı bir kanunumuz yoktur. Aslına bakarsanız sadece 6306 sayılı Kanun der ve dururlar. Kanunun adını söylemezler. Adının bilinmesini istemezler!..
Çünkü adı bilinirse sorun çıkacağını düşünürler. Adı bilinirse bilinenlerin yanlış olduğu açığa çıkacaktır. Adı bilinirse bakarsınız içeriği de bilinir ve kimin ne yaptığı, kimin ne ölçüde haksız kazançlar kazandığı bilinir.
***
6306 sayılı Kanun’un adı Kentsel Dönüşüm Kanunu değil, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’dur. Yani bu kanun, Devletin halkını özellikle deprem ve diğer doğal afetlerden korumak için çıkardığı bir kanundur. Ekonomiyi canlandırmak amacıyla çıkarılmamıştır.
Sözün kısası Kentsel Dönüşüm palavrası adı altında bir takım uydurmalar bu kanuna monte edilmektedir. Yazık edilmektedir. Hata üstüne hatalar yapılmaktadır.
Ne acıdır ki bu kanunun hükümleri döndürülüp dolandırılmıştır.
Adı değiştirilmiştir.
İşlevi alt üst edilmiştir.
Özü değişmiş ve bambaşka bir görüntü kazanmıştır. Devletin imkânlarının çarçur edildiği bir alan hâline getirilmiştir.
***
Kanun riskli yapıdan söz eder. Kanunun tanımına göre riskli yapı:
“Riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapı veya yapılardır.”
Bir yapının ekonomik ömrünün 50 yıl olduğu dikkate alındığında çevrenizde bu kapsamda olan bitenlerin ne olduğunu anlamış olacağınızı umarız.
Çevrenizde 4-5 katlı gayet düzgün ve estetik görünümlü binaların “Kentsel Dönüşüm” adı altında yıkılıp yerine 10 katlı ya da daha fazla katlı binaların yapıldığını görüyorsunuzdur.
İktidarın ekonomiyi canlı tutmak için can kurtaran gibi sarıldığı ve hukuk dışı oluşumlara göz yumduğu yasa dışı uygulamalardır bunlar.
***
On günlük tatilin ekonomiyi canlandıracağından medet ummak gibi Kentsel Dönüşüm adı altındaki uygulamalardan da medet beklemek doğru değildir. Yanlıştır… Sağlıklı bir yapının hastalıklı bir yapıya dönüştürülmesinden başka bir şey değildir bu uygulamalar…
Bulunduğunuz sokağı düşünün, oradan geçen alt yapıların yetersizliğini düşünün, arabalarını nereye park edeceğini bilemeyenlerin hâlini düşünün…
Kentsel dönüşümün bu alanların yükünün en az iki, hatta ikibuçuk katında artacağını düşünün. Nasıl bir bunalım, nasıl bir kargaşa ve hengame içinde yaşayacağınızı düşünün…
Sizi bilmem, ama bize zor geliyor, bunalıyoruz, o günlerin getireceği sıkıntıları taşıyacağımızı sanmıyoruz.
***
Kentsel dönüşüm furyası böyle devam ederken ötede yıllanmış ve tabanı kırgın siyasetçi Bahçeli Başbakan’a hukuk ders verircesine savaşın ne olduğunu anlatır. Ardından: “Marazi tartışma ve manasız fikir ayrılıkları doğru değildir,” der ve Başbakana dargınlığını, küskünlüğünü şöyle belirtir:
“…siyasi nezaket ve zarafete ters düşmüştür.”
***
Bu sıkıntılar üst üste binerken bir başka ötede gece gündüz demeden didinip duran Meral Akşener:
Sağa sola danışır.
Halkın içine girer durmaksızın dolaşır.
Anlaşılmazlarla anlaşır.
Ama henüz açıklama yapıp onu hasretle bekleyenlerin yüreğine su serpecek durumda değildir.
Belki geç kalınmaktadır. Ama siyasi ortamın olgunlaşmasını beklemektedir.
***
Akşener konusunda halk sabırsızdır.
Onu umut kaynağı olarak görenlerin sayısı gittikçe artmaktadır. Ama bir yandan da ondan umutvar olanlar hop oturur hop kalkmaktadır.
Bir de ondan çekinen AKP,
Ne yapacağını bilemez hâldedir!..
Aynen Kentsel Dönüşümde olduğu gibi…
Hüseyin Yeğin
sislioda.com
Anasayfa
