Beş yılı aşkın bir süre önce Başbakan Erdoğan, AKP İstanbul İl Gençlik Kolları kongresine telekonferans yöntemiyle katıldı. Salonuna sessizlik egemendi, çıt çıkmıyordu. Ameliyat sonrası ilk kez konuşma yapacaktı. Anlatmaya başladı, salon alkıştan inliyordu. Kendinden emin bir tavırla:
“Sınırları aşan her girişim yetki gaspıdır. Seçilmişleri atanmışlara kul etmeyiz…” dedi.
Demokrasinin feryadı budur, diyenler oldu ya da değişik yorumlayanlar…
Hayranlık fışkırıyordu her yandan!.. “Allah nazardan esirgesin,” diyenler dudaklarını çabuk çabuk oynatarak dua ediyordu…
O günden sonra seçilmişlerin üstünlüğü enikonu kendini belli etti. Seçilmişler seçilmiş olduklarından ötürü hiç bu denli mutlu olmamışlardı…
***
Yaklaşık bir yıl önce HDP milletvekilleri tutuklanınca CHP parti olarak bu tavrı eleştirmiş, “Seçimle gelen seçimle gider…” özdeyişine değinmişti. Genel Başkan Kılıçdaroğlu da “Seçimle gelen seçimle gider...” özdeyişine vurgu yapınca iktidar rahatsız olmuş ve Başbakan Yıldırım:
“Hoppala!..” demişti.
”Terör örgütlerinin Türkiye’ye meydan okuduğu bir dönemde, ‘Seçimle gelen seçimle gider…’ lafı siyaseten anlamsızdır.” diye açıklama yapmış ama sonunda dayanamayıp:
”Elbette seçimle gelen seçimle gider. Siyaset meşrudur.” demekten de kendini alamamıştı.
Yani iktidar şunu demek istiyordu:
”Terör örgütleriyle bir olup Türkiye’ye meydan okumayan herkes seçimle gelmişse seçimle gider…”
Evet! Bunu demek istiyor…
***
Aradan zaman geçti. Yağmur yağdı, seller aktı. Arap kızları pencereden bakmadı!..
Derken 16 Nisan referandumu yapıldı ve görüldü ki iktidar tahminlerinin ötesinde oy kaybına uğramış. En önemli kalelerinden İstanbul ve Ankara’yı yitirmiş…
Gidişe bakan herkes AKP’nin daha çok oy yitireceğini açıkça görebiliyordu.
Bunun doğal bir süreç olmadığını, yine eskisi gibi toparlanmamın mümkün olduğunu sanan bir kesim kötü gidişe “dur” demek için paçaları sıvadı.
***
Metal yorgunluğu devreye girdi!..
İstendi ki AKP’nin tepe noktasındakiler rahat etsin. İşleri kolaylaşsın… Herkes bir Davutoğlu olsun diye umdular. Yani istedikleri zaman istifa etsin, istedikleri her şeyi yüzüstü bırakıp gitsin…
Seçilmişlerin seçimle gitmesi gerektiği kimsenin aklına gelmedi!..
Kul olması istendi!.. Uzaktan komuta sisteminin tıkır tıkır çalışılması istendi.
Ve böylece seçilmişlere el uzattılar. Onları seçenlerin halk olduğunu, halkın iradesinin her şeyin üzerinde olduğu unutuldu gitti…
***
Denemenin ilk sesi İstanbul’dan geldi!..
Kimsenin ummadığı bir gün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir TOPBAŞ “istifa” sözcüğünü telaffuz etti. Ama kırgınlığı, ama ezilmişliği her yanından belli oluyordu. Ta 15 metre uzaktan çekilmiş fotoğrafında bile içindeki hüzün dışa yansıyordu.
Ve sözde demokrasiydi bunun adı…
***
Dedikodu tezgâhı kurulmuş tıkır tıkır işliyordu. Parti Başkanının istifasını istediği belediye başkanları olduğu söyleniyordu. Adları ağızdan ağza, kulaktan kulağa söylenenler arasında:
Ankara,
Bursa,
Balıkesir,
Uşak,
Niğde,
Nevşehir Belediye Başkanları vardı.
Zaman hızlı geçiyor, saatlerin dahi önemli olduğu dile getirildiğinde beklenen istifalar bir türlü gelmiyordu.
Derken,
Yukarıdaki anılan belediye başkanlarına BOLU da eklendi…
***
Diğerlerini bilmem ama Gökçek kıvranıyor!.. Direniyor da…
Oldum olası AKP ile doğru dürüst yıldızları barışmadı. Biri terazinin bir kefesinde diğeri öbür kefesindeydi. Biri aşağı indiyse diğeri yukarı çıktı. Ne var ki öyle açık farkla değil; kılı kılına derler ya işte öyle!..
***
Dedikodular doğruysa;
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Erdoğan’ın Sırbistan ziyaretindeki heyetten çıkarılmış!..
Erdoğan’ın İran gezisi öncesinde Gökçek’ten istifa etmesini istediği ve gezi dönüşünde de bu istifanın gerçekleşeceği söyleniyor.
Diğer belediye başkanları boş bırakılmıyor tabii…
Onlarla ilgili söylentilere bakıyoruz da demokrasi adına üzülüyoruz.
***
“Seçilmişleri atanmışlara kul etmeyiz.”
”Elbette seçimle giden seçimle gider. Siyaset meşrudur.”
Açıklamalarından sonra geldiğimiz şu noktaya bakın!..
İşte demokrasi!..
Seçin, seçin seçin ki seçimle gelsin seçimle gitsinler…
Hüseyin Yeğin
sislioda.com
Anasayfa
