İsrail Gücendi!..

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) İsrail’in hiç beklemediği bir karara imza attı:
“İsrail’den işgali altındaki Filistin topraklarında yer alan yasa dışı tüm yerleşim faaliyetlerini derhal ve tamamen durdurmasını,” talep etti.
Bu karar 14 oyla kabul edilmişti. Şimdiye kadar İsrail’in hamiliğine soyunan ABD geçmişte benzeri kararları VETO ederek İsrail’in korumuştu. Ama bu kez işin gidişi, alış verişin boyutu değişmiş, ABD karara karşı çekimser kalmayı yeğlemiş, bunun sonucunda da karar kabul edilmişti. Bu konuda ilk defa çekimser oy kullanıyordu.
İsrail genelinde rahatsızlıklara neden olan bu karar Yahudiler üzerinde şok etkisi yarattı!.. Halkta tedirginlik ve güvensizlik havası esmeye başladı.
***
İsrail yetkililerinin bu karar karşısında takındıkları tutumun, izledikleri yol ve yöntemin ilginizi çekeceğini sanıyoruz.
“-Biz benzeri bir kararla karşılaştığımızda ne yaparız?
-Liderlerimiz ne yapar?
-Gelecekte neler yapacağımızı nasıl planlarız?” türünden sorular aklınıza takıldığında cevabını hemen vermeniz mümkün olmayabilir. Gelin İsrail halkının ve yetkililerinin konuya bakışını birlikte inceleyelim!
***
İsrail halkı, yani Yahudiler genelde rahatsız oldukları bu karar karşısında yöneticilerinin ne yapacağını ilgiyle izlemeye başladılar. Tabii ki herkes bizzat yapması gereken iş varsa onları yaptıktan sonra…
***
İsrail Başbakan’ı Benjamin Netanyahu’nun halkı meydanlarda toplayıp;
“Ey Amerika!..” diye çıkışıp çıkışmadığını bilmiyoruz.
Veya “Ey Birleşmiş Milletler! Siz kim oluyorsunuz?” diye avazı çıktığı kadar bağırıp bağırmadığını da bilmiyoruz.
Yahut “Ey Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi! Senin haddine mi düşmüş böyle bir karar almak?” deyip demediğini de bilmiyoruz.
Tespit ettiğimiz kadarıyla şunları yaptığını öğrendik:
-BM bütçesinin %25’inin ABD hükümeti tarafından karşılandığını anımsatarak süper gücün BM üzerindeki etkisi üzerinde durdu. Yani kaba tanımlamayla ABD’nin kıvırmasının, bahaneler üretmesinin yolunu kapadı…
-Çekimser oy kullanarak kararın geçmesine neden olan ABD’nin Tel Aviv Büyükelçisini “durumu açıklama toplantısına” çağırdı… (Büyükelçinin bu toplantıya burnu yukarda başı dik gitmediğini tahmin edersiniz…)
-BMGK tasarısına ‘evet’ oyu kullanan tüm ülkelerin büyükelçilerini Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı.
-Yoğun işbirliği ve yardımlaşma hâlinde oldukları Senegal ve Yeni Zelanda gibi ülkelerin bu kararın altına imza atmalarının kabul edilebilir olmadığını belirterek, bu ülkelerde bulunan büyükelçilerini geri çağırdı.
***
Bu iş ve işlemler yapıldıktan sonra frene basıp “Bunca yaptığımız iş YETER ARTIK!” demediler…
Daha hızlı ve yoğun bir çalışma içine girdiler. Sadece Başbakan değil, ilgili bakanlar da dünyanın her yanına ulaşıp söylenmesi gerekenleri söylediler.
Örneğin İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz:
“Yahudi halkına ve Yahudi devletine karşı olan bir tasarıdır bu. ABD basit şekilde Ortadoğu’daki tek dostunu terk etti. 8 yıllık dostluğun ardından kalbimiz sızlıyor.” dedi… Kısacası açıktan açığa Obama’yı suçluyordu…
***
Başbakan Netanyahu yapacaklarını bir bir yaptıktan sonra halkının karşısına çıktı. BMGK’nin aldığı karardan büyük UTANÇ DUYDUKLARINI belirttikten sonra onlara şöyle seslendi:
-Sakın endişe etmeyiniz! Zaman alsa da bu kararı mutlaka yürürlükten kaldırılmayı başaracağız.
-İlk olarak BM kurumlarına yaptığımız yaklaşık 8 milyon dolarlık yardımı hemen durdurduk.
-Geçmişte Carter (ABD Başkanı Jimmy Carter) da benzeri bir girişimde bulunmuştu. O zaman da karşı çıkmıştık ve sonuçta hiçbir şey olmamıştı!.. Başarısız oldular…
-Carter’dan sonra ABD başkanları Güvenlik Konseyi’nde hiçbir zaman İsrail’e baskı yapmadılar…
-Hiçbir zaman yalnız değiliz. Amerika’daki Yahudi olan veya olmayan ABD’li liderlerle tek tek görüştüm. Bu karardan onlar da rahatsız. Bu kararı engellemek için ellerinden geleni yapacaklarına söz verdiler.
-20 Ocak 2017’de göreve gelecek yeni ABD hükümetinin yetkilileriyle de görüştüm. Onlar da rahatsız oldukları bu kararı değiştireceklerini ve İsrail Devletine kimsenin zarar vermesine izin vermeyeceklerini söylediler.
-Başkan Donald Trump, “Kararın zarar verici etkilerini gidermek için 20 Ocak gününü dört gözle beklediklerini, 20 Ocak’tan sonra her şeyin farklı olacağını,” söyledi…
***
Bu sözlerden sonra Yahudiler Netanyahu’yu göklere çıkarmadılar. Olduğu yerde bıraktılar. Üstelik gözlerini gelecekteki gelişmeleri izlemekten bir an bile ayırmadan…
Öyle sanıyorum ki uluslararası ilişkilerde yapılması gerekenlerin başında, etkin güçleri hemen harekete geçirmek başta gelmelidir. Sözle, kuru tehdit savurmakla değil; somut verileri ortaya koymak, akılcı davranmak ve karşılıklı çıkarlara yönelmekle başarı gelecektir.

Sorunun çözüm anahtarı budur…
Uluslararası ilişkilerde uzun vadeli planlamalar, dengeli tavır ve tutum, aklın ve bilimin eşliğinde yürütülen kararlılık tartışılamayacak ölçüde önemlidir.
***
Ülkemiz yetkililerinin, BMGK’nin haklı kararı karşısında İsrail’in kendi çıkarını korumak için hangi unsurları harekete geçirdiklerini, aldıkları önlemleri, izledikleri yol ve yöntemleri iyi değerlendireceklerini umarım…

Hüseyin Yeğin

sislioda.com