İsmail Hakkı Pekin Masalı…

Askerdi… Eli yüzü düzgün ve de general…
Hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olmayanların sempati duyduğu bir kişilikti. Ayrıntılı bilgilere sahip olanlar da sempati duyardı ama sempatinin yanında duygularını anlaşılmaz bir burukluk sarardı. Yaptığı görev, izlediği yol ve başından gelip geçenler ilginç bir tablo oluşturuyordu.
TSK’nin bunaltılıp başına olmadık çorapların örülmeye başlandığı yıllar, önce KKK’de sonra Genelkurmay Başkanlığında görevdeydi… İster istemez ondan bir takım beklentler içine girenler oldu. Ne yazık ki beklentilere gereği gibi cevap veremediği görüşü hep ağırlık kazandı.
Haklılar ya da değiller…
***
TSK’nin üzerinde iğrenç oyunların oynandığı o kara günlerin kusmuğu her yana sıçradığında herkes gibi o da rahatsız olmuştu. Ülkenin geleceğine sayısız hançer saplanıyordu. Etrafa rastgele saçılan kusmuklar onun görev yaptığı alana da sıçramıştı. Kusmuk kokuyordu her yan. Öyle ki o kokular makamına dek ulaştı.
Sessizdi önce!..
İliklere kadar işleyen anlaşılmaz bir gariplik onu da sarmış ve duraklamayı tercih etmesine neden olmuştu. Beklemenin de bir yöntem olduğunu düşündü. Amansız bir güçle esip duran simsiyah rüzgârların gelip geçeceği kanısındaydı. Sonra ikilem egemen oldu tavırlarına…
Ergenekon yarasası uçmaya başlayınca irkildi birden. Bulunduğu makam bir şeyler yapmasını gerektiriyordu. Ergenekon yarasasının cirit attığı yerlerin bir kısmı onun görev alanına iyice dayanınca kıpırdadı bir şeyler yapmak için. Ama öyle göze çarpacak denli hareketli olmak istemiyordu.
***
Balyoz davasına konu olaylar dizisi sökün etmeye başlayınca herkes gibi o da Çetin Doğan’ın kusurlu hareket ettiğini düşünüyordu.
“Gerçek zamanlı, gerçek şahıslarla, isimler kullanılarak plan semineri olmaz. Yanlış yanlıştır,” derken yansız davrandığı kanısındaydı. Çözüm olarak Askeri Mahkemelerin devreye girmesi gerektiğini söylüyordu, bunu çevresindeki yetkililere duyurdu. Diyordu ki:
“Askeri Ceza Kanunu’na göre siyasete karışmak, siyaset yapmak suçtur. Plan seminerindeki konuşmalar bu kapsamda değerlendirilmeli ve Askeri Yargı bu eylemleri kendi içinde halletmeli. Ama olmadı, halledemediler, çözemediler…”
İlk bakışta, yansız birinin isabetli tespitleriydi bunlar. Tabii ki FETÖ gerçeğinin hangi alanları ve nasıl bir güçle kapladığını bilmeyenler için geçerliydi bu görüşler. Bir de FETÖ’nün adalet değil, adaletsizlik ve zulüm yumağından oluştuğunu bilmeyenler için…
Nihayet ipin ucu iyice kaçmış, olanlar olmuş ve olacakların önlenmesi imkânsız hâle gelmişti. Ne var ki diğerleri gibi o da bu gerçeği göremiyordu. Kendi düşüncesinin uygulama alanına sokulmasına İlker Başbuğ’un engel olduğunu söylüyordu.
Ergenekon savcılarıyla işbirliği yapıp olayların içine sinmiş yanlışları düzelteceği azmi ve inancına sahipti. Nitekim bu yönde bir iki girişimde bulundu ama devam ettiremedi… Ne var ki devam ettirseydi dahi hiçbir sonuç alamayacaktı. Çünkü FETÖ acımasız, amansız ve lanet bir geleceğin peşindeydi ve bunun için yapmayacağı haksızlık ve zulüm yoktu. Bu gerçeği bilemiyordu…
***
Bilmediği bir şey daha vardı. Olanlar planlı bir başlangıcın girişiydi. Daha niceleri gelecekti ardından. Bunu bilmiyordu. İyi bir hukukçunun olağanüstü çabasıyla hukuksal sorunları çözeceğine inanmasına benzer bir saplantısı vardı. Yanlışları bir gün su yüzüne çıkaracağına inanıyordu ve kendisine güveniyordu.
Ama sonunda mendebur yüzü iyice görünen FETÖ’nün amacını diğerleri gibi o da kavramış ve hatalı bir tutum içinde olduğunu anlamıştı.
***
Olaylar hızla gelişiyordu!.. Poyrazköy gündemin ortasına bir top mermisi gibi düştü. Etkisi hızla genişleyecek ve yayılacaktı. Casusluk ve fuhuş davaları birbiri ardına gelince şok etkisi yaratmış sersemletmişti baştakileri.
Ama onun yaşamında İnternet Andıcı Davasının yeri apayrıydı. “Cemaati ve AKP’yi bitirme planını” hazırlayan Dursun Çiçek İnternet Andıcını hazırlayıp kendisine getirdiğinde:
“Bak Dursun, yine bunlarla uğraşıyorsun, başımızı belaya sokma.” dediğini hiç unutmadı. “Yok, komutanım,” cevabını alınca attığı parafenin kendisine çok pahalıya mal olacağını bilememişti.
05 Eylül 2011 tarihinde tutuklandı…
Hiçbir iş yapmayıp otursa dahi yine tutuklanacağı görüşünde olanların sayısı az değildi!..
Sonrası malum!..
Böylece İnternet Andıcı, Balyoz ve Ergenekon Davalarından tutuklanan Genelkurmay İstihbarat Eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin olarak anıldı.
Daha önce tutuklanan askerler ona karşı soğuk davranıyordu.
Ve böylece yalnızlığın kapısı açıldı.
***
Tutuklu iken annesini kaybettiğinde “Annemi Bensiz Gömün” çığlığı hâlâ kulaklardadır. Cenazenin defni sürecinde refakatçilerin olumsuz tutumlarından yakındığı için törene katılmamış, sadece “Kıymetli ve sevgili anacağım ruhun şad, mekânın cennet olsun.” demekle yetinmişti.
****
Serbest kalınca boş durmak yerine birikimlerini aktarmak istiyordu. Zaman zaman katıldığı söyleşilerde;
“Arınç’a suikast iddiasıyla kozmik odaya girildiğini ve 1,5 terabaytlık gizli bilgilerin tutanaksız kopyalandığını, Devletin ‘sır’ niteliğindeki bilgilerinin aşırıldığını,” açıkladı.
“Neden kozmik odaya girilmesine izin verdiniz?” sorusuna “TSK’ye güvensizlik oluşmasın diye…” cevabı doyurucu bulunmamıştı.
***
Siyasete atılma kararı verdiğinde İşçi Partisi’ni seçti. Gösterişli bir üyelik kabulü töreninden sonra partinin etkin görevlerine getirildi. İşçi Partisi adını Vatan Partisi olarak değiştirince ülke çapında bir umut olacağı kanısı yaygındı. Ama yapılan ilk seçimde aldığı oylar beklentinin çok altında kalıncaı düş kırıklığı yarattı.
Perinçek Erdoğan’a yanaşırken İsmail Hakkı Pekin’in:
“Gülen Cemaati’ne karşı çözüm Erdoğan’dır. Tayyip Bey’e bir şey olmadan FETÖ mücadelesinin sonuçlanması gerekir. Yoksa bu insanlar tekrar güçlenir. Cemaat öyle hafife alınacak bir tehdit değil. Hasan Sabbah benzetmesi çok yerinde. Öylesine tehlikeli, dünya çapında yaygınlaşmış ve kullanılmaya müsaitler.” açıklaması kamuoyunda yankılandı ve unutulmadı…
***
10 Ağustos 2016’da istifa ettiği duyurulurken:
“Genel Başkan Yardımcılığı, Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkanlığı, Talat Paşa Komitesi Başkanlığı ve partideki diğer görevlerinden istifa edip parti üyesi olarak yayın grubundaki görevlere ağırlık verdiğini,” açıklandı.
***
Geçen hafta içinde İsmail Hakkı Pekin’den bir istifa açıklaması yine geldi.
Bu kez parti üyeliği dahil “Ulusal Kanal, Aydınlık gazetesi, Kaynak Yayınları ve Teori Dergisi şirketlerinin Medya Grup Başkanlığı” görevinden de ayrıldığını bildiriyordu. Ayrılık gerekçesi olarak:
“İşletme yönetimi konusunda oluşan fikir ayrılıklarını” gösterdi. Artık Vatan Partisi macerası bitmişti…
***
İsmail Hakkı Pekin’in; ülkemizde yaşanan rahatsız edici ve tarihe kara leke gibi kazınacak olayların bir bölümünde görevi nedeniyle rol oynadığı unutulmayacaktır. Yaşadığı siyaset süreci, birikimlerini paylaşması bakımından başarılı olsa da belli bir yaştan sonra meslek değiştirmenin her zaman başarıyla sonuçlanmayacağına kanıt oluşturmuştur. Ayrıca;
Genelkurmay İstihbarat Başkanı olduğundan Kozmik Oda’nın aranması ve bilgilerinin aşırılmasında vebal taşıyanlardan olduğu da unutulmayacaktır.

sislioda.com