İçte ve Dışta Ölçü…‎

Soçi Zirvesi yapıldı.‎
Zirve sonrası bir fotoğraf medyada dolanıp durdu.‎
Erdoğan, Putin ve Ruhani ellerini birleştirmiş, dudaklarına farklı da olsa bir gülümseme egemen.‎
Yandaşların ağzı kulaklarında…‎
Oh be!‎
Uzun zaman oldu ki hiç böyle rahatlamamışlardı. İşlerin ters yüz olmaya başladığı ve sarpa sardığı bir ‎zaman ararlığında böyle bir gelişme, iç dünyalarında gerilen tüm telleri gevşetti.‎
Yine başları dik, yine her istediğini istedikleri gibi yapacaklardı. Bunun güvencesini yakalamışların ‎havası akın etti çevrelerine…‎
‎***‎
Ama…‎
Hafif bir burukluk vardı.‎
ABD vize krizi sıkıntı yaratmış, moral değerleri üzerine iz bırakmıştı.‎
Sorunu çözmek için Başbakan kalkıp ta okyanuslar ötesine gitmiş… Bekletilmiş bekletilmiş, ama elleri ‎boş dönmüştü. Bunun oluşturduğu baş ağrısı sıkıntılarını artırıyordu.‎
Soçi Zirvesi baş ağrılarına iyi gelmiş; ne var ki içlerindeki burukluğu gidermeye yetmemişti…‎
‎***‎
Singapur’dan ithal inek haberleri burukluğu gidermek üzereydi. ‎
Ucuz et gelecekti!..‎
İşler iyi gidiyordu. Singapur ithal ineklerine sıfır “0” gümrük vergisi uygulanacağı haberleri yüzleri ‎iyice güldürdü.‎
‎***‎
Ama kendini bilmezler boş durmadılar ki!‎
Singapur’la ilgili haber üstüne haber yaparak, ithal inek işini yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları imajını ‎yarattılar…‎
Neymiş?‎
Singapur, bizim Isparta ilimiz kadar bir yermiş de bizim onlardan inek ithal etmemiz yüz ‎karasıymış!.. İftira, suçlama ve kara çalmaların ardı arkası kesilmemiş ve sonunda çoğunlukla uyuyan ‎kimselerin utançtan yüzleri kızarmıştı! Singapur haberleri halkın yarı uyur yarı uyanık olanlarını ‎ürkütmüş, onları bile sorar hâle getirmiş. ‎
Isparta yahut Kars büyüklüğünde 5-6 milyonluk bir ülkeden inek ithal etmek, bizim gibi bir ülke ‎için en azından ayıp bir şeydi. Onlar kadar olamıyor muyduk? ‎
Bir zamanlar kendimize yetip de artan hayvancılığımıza ne olmuştu? Gerçek şu ki hayvancılığımız ‎ölmüştü,daha doğrusu öldürmüştük. Neden öldü, nasıl öldü, kim yaptı bunu? Kim vurduya mı gitmişti ‎hayvancılığımız? Ne bilen var ne de arayıp soran…‎
‎***‎
Bir ara…‎
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Fakıbaba: “Fakir fukara da et yiyecek,” diyerek bütün yoksulları ‎sevindirmiş, ama son çıkan haberler yine sıkıntı yaratmıştı.‎
Singapur’a kızmaya başladılar!..‎
Oradan et ithal edilme düşüncesini ortaya atan kimse onu çiğ çiğ yiyeceklerdi. Ama çözüm değildi ‎bunlar… Fakıbaba halkın gözlerinin içine baka baka konuyu başka yana çekmek istedi:‎
‎”2019 için desteğinize ihtiyacımız var,” dedi…‎
Fayda etmedi!..‎
Isparta yahut Kars büyüklüğündeki Singapur, halkımızın kafasından çıkmıyordu bir türlü!.. “Singapur ‎kadar olamadık mı?” diyenlerin sayısı artmaya başladı…‎
Peki ne yapmaları gerekiyordu?‎
‎***‎
Kendileri değil ama Trump dertlerine geçici çare oldu!..‎
Hiç beklenmedik bir anda Soçi Zirvesi sonrası Erdoğan’a telefon etti.‎
Yüzler güldü.‎
Bozulan moraller düzeldi.‎
Yandaş yandaş üstüne toplanıp şenlik yapar oldular.‎
Neymiş?‎
Trump: “Hata yaptım,” deyip aramış… Üstelik bizden yana, bu yönde hiçbir talep yokken yapmış ‎bunu!..‎
Sanırsınız ki kredi derecelendirme kurumları tarafından Türkiye’nin kredi notlarını hepsi birden 4-5 ‎derece birden yükselmiş! Sevinmişler işte! Çok sevinmişler hem de…‎
‎***‎
Telefon görüşmesiyle ilgili yapılan açıklamada özetle:‎
‎”Trump’la Suriye, Soçi zirvesi ve ikili ilişkiler konusu ele alındığı. DEAŞ, PKK, FETÖ ve benzeri örgütler ‎dâhil, tüm terör örgütlerine karşı birlikte mücadele etme konusunda mutabık kalındığı,” belirtilmiş…‎
Tabii ki FETÖ’den de söz edilmiş ve Vize Sorunu dile getirilmiş…‎
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun yaklaşımı ve açıklaması daha ilginç!‎
‎”ABD’nin YPG’ye silah vermesinden duyduğumuz rahatsızlık iletilince Trump net bir şekilde ‘Talimat ‎verdim bundan sonra YPG’ye silah verilmeyecek. Bu saçmalık bitecek,’ demiş.”‎
İşte yandaşlardaki sevinç naraları benzeri bağırtılarının sebebi bunlar…‎
‎***‎
Trump’un “YPG’ye artık silah vermeyeceğiz,” sözleri bir anlaşma değil!.. Kaldı ki vermeleri gereken ‎silahlardan kat be kat fazlasını, zaten vermiş durumdalar. Kalkıp ABD’nin tüm imkânlarını YPG’ye ‎akıtacak değiller…‎
Somut bir uygulama olmadan FETÖ ve Vize Sorunu ile ilgili sevinç naraları atmalarının da bir anlamı ‎yok!..‎
Yaptıklarımızı tarihin ve ilgili bilimlerin desteğinden ve akılcı değerlendirmelerden uzak tutarak ‎bir yerlere varamayız. İçte ve dışta sağlıklı ölçüler kullanmamız güven dolu güçlü geleceğimizin ‎dayanağı olacaktır. ‎
Soçi Zirvesi, Singapur’dan et ithali, Trump’un uluslararası bağlayıcılığı olmayan telefon ‎görüşmesi ve benzerleri; Türkiye’nin kısa, orta ve uzun vadeli çıkarları çerçevesinde ele alınıp ‎geleceğimizin, bunların getirilerine göre planlanması daha doğru olmaz mı? ‎

sislioda.com ‎