TBMM’ye bağlı Milli Saraylar Daire Başkanlığı bir yönetmelik değişikliği hazırlamış.
Duyan şaşırıyor!
Duyanlar birbirine dönüp bakıyor, “Bu neyin nesi?” diye…
Yönetmelik değişikliğinde şöyle diyormuş: “Dolmabahçe Sarayı’na anaokulu ve ilkokul öğrencileri, toplu olarak alınmaz.”
Gerekçe olarak; “yürüme mesafesinin çok olması, merdivenlerin yüksek oluşu ve çocukların merdivenleri çıkamaması,” gösterilmiş…
***
Hani anaokulu öğrencilerinin ziyareti için açıklanan gerekçelerle yasak konması bir nebze makul karşılanabilir. Ya ilkokul öğrencileri için ne demeli? Neymiş, çocuklar yüksek olan merdivenleri çıkamıyormuş!
Allah Allah! Merak ettiğim için soruyorum: “Acaba şimdiye dek orayı ziyarete götürülen ilkokul öğrencilerinden kaç kişi düşmüş de sakatlık geçirmiş ya da başına daha büyük felaketler gelmiş? Yahut merdiveni çıkamayan çocukların merdivenin ilk basamağında birikmesinden dolayı izdihamlar mı yaşanmış? “
Bu sorulara makul bir cevap verebileceklerini sanmıyoruz.
Fakat herkesin bildiği ve inkâr edemediği bir gerçek var… Nedir bilir misiniz?
Atatürk gerçeği…
Atatürk’ün varlığından rahatsız olma gerçeği… Yasağı koyanların bu kapsamda olup olmadıklarını tabii ki bilemeyiz… Kararı aşağıdaki açıklamaları okuyan değerli okuyucularıma bırakıyorum…
***
Atatürk’ün varlığından hep rahatsız olmuş ve olmaya devam edecek kimselere göre:
“Ne yazık ki, ne acıdır ki Atatürk zaman zaman çalışmalarını Dolmabahçe Sarayı’nda sürdürmüştür. Ve kaderin cilvesine bakınız ki Atatürk’ün öldüğü yer Dolmabahçe Sarayı’dır… Bu gerçeklerin üstünü örtmek mümkün görünmüyor…”
Atatürk’ün bu ülkeye, bu millete ve İslamiyet’e yaptığı hizmetlerin; hatta insanlığa verdiği hizmetlerin üzerini örtmek suretiyle yok etmek isteyen bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuz zaten bilinmektedir. Öyle ki onun yaptığı iyi, güzel ve doğrudan yana ne varsa en küçüğünden en büyüğüne kadar silip süpürmek yok etmek isteyen bir zihniyetin varlığından kimsenin şüphesi yoktur. Bu anlamda kimsede bir kuşku kalmamıştır…
***
Hâlâ;
Atatürk’ün Çanakkale Savaşı’nda gösterdiği olağanüstü başarıları çok basitmiş gibi göstermek isteyen, “Ne var yani bunda? Onun yaptıkları çocuk oyuncağı!..” diyen bir anlayış etkinliğini sürdürüyorsa…
Kurtuluş Savaşı’nın, bir Türk-Yunan Savaşı’nın yapılmadığını iddia etmek cüretini gösterenler bulunuyorsa…
Şehitliklerin gerçek olmadığı öne sürülüyorsa,
Üstelik bu iddialar başka bir yerde değil, doğrudan doğruya TBMM içinde öne sürülüp Atatürk’ün bu ülke insanına neler kazandırdığını yok etmek isteyenler bulunuyorsa…
İlkokul çocuklarının Atatürk’ten izler taşıyan yerleri gezip görmelerine yasak konulması çok şaşırtıcı mıdır?
***
Yönetmelikte yapılacak değişiklikle çocukların Dolmabahçe Sarayı’nı ziyaret etmeleri değil, Atatürk’ün öldüğü yeri ziyaret etmeleri yasaklanmış olmuyor mu?
Tabii ki bu yönetmelik değişikliğine tepkiler çığ gibi büyümeye başladı bile…
Bu yasaktan haberdar olan bir kişi içindeki kızgınlığı şöyle dile getiriyor:
“Çocuklar merdivenleri çıkamıyor diye Dolmabahçe ziyaretlerini yasaklayan zihniyete sorar mısınız okul merdivenlerini uçarak mı çıkıyorlar?”
***
Çok ilginçtir ki bu sırada Sayın Cumhurbaşkanı:
“Dilimizden, tarihimize kadar birçok alanda ecdadımıza ve kültürümüze duyulan husumetin ürünü bir yaklaşımla hazırlanmış olan müfredatlar daha yeni yeni değişiyor.” diye açıklamalar yapıyor. Ayrıca “Birçok alanda Türk milletine yabancı hiziplerin çok daha etkin…” olduğunu, bunlardan rahatsız olmuş birinin tavrıyla vurguluyor.
Sayın Cumhurbaşkanı’na soruyoruz:
Atatürk’ün Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’ndaki başarıları tarihimize altın harflerle kazınmış değil midir?
Atatürk de bu milletin ecdadı değil midir?
Onun öldüğü yerin şimdiye kadar yaşatılmış olması bize ait bir kültür değil midir?
Eğer öyleyse bu yasaklamalar niye?..
Bu milletin çocuklarının kalbinden Atatürk’ü (tabii ki onun eserlerini, yaptıklarını ve yapmak istediklerini) uzaklaştırmak geriye dönüşü olmayan hatalardan sayılacaktır…
Anasayfa
