Muhtarlar toplanır!..
Kırkıncısı yapılmaktadır bu toplantının! Koca Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı çağrı yapmıştır toplanmaları için… Muhtarlarımız kim bilir hangi dağın, hangi bilinmezinde ve kim bilir nerelerde, hangi yokluğa karşı uğraş verirken başkente gelmişlerdir. Saraya!..
Ömründe bulunduğu kentin dışına çıkmamışlar da vardır aralarında, köyle kent arasında mekik dokuyanları da…
***
Sayın Cumhurbaşkanı muhtarlara anlatır:
”…Türk’üm demek en tabii hakkındır. Ama Türkçülük yapmak hakkın değildir. Çünkü bunlar bölücülüktür…”
Der…
Kimi şaşkındır, kimi gizli bir sevince kaptırmış kendini. Kimi de ortada durup suya sabuna dokunmadan paçayı kurtarmanın hesabını yapar.
Arkasından Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza, Boşnak, Arnavut, Roman adları dizilir. Bunlar neden benzeri konular dile getirilirken sık sık tekrarlanır? Neden “Biz tek milletiz!”derken adımız da “Türk Milletidir” diye açıklama yapılmaktan kaçınılır ki?
***
Kafam karmakarışık olur! Böyle önemli bir konu hiçbir zaman kavram kargaşasına dönüştürülmemelidir. Yoksa kimse ne dediğinin ve ne diyeceğinin bilincinde olamaz!..
Ne yani şimdi ben:
Türk milleti ebediyen varlığını sürdürecektir, dersem.
Millet iradesinin mutlak üstünlüğünün Türk Milletine ait olduğunu haykırırsam.
Egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine aitolduğunu bağıra bağıra ilan edersem.
Türk varlığından uzun uzun söz edip Türk milli çıkarlarını her şeyin üstünde tuttuğumu söylersem.
Türklüğün tarihi ve manevi değerlerini öve öve bitiremezsem.
Bölücülük mü yapmış olacağım?
***
Türk Milletinin,
Demokrasiye âşık Türk evlatlarının varlığından söz edersem.
Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisinde benzersiz olduğunu gururla seslendirirsem.
Dilimizin Türkçe olduğunu, bayrağımızın beyaz ay yıldızlı al bayrak olduğunu gerine gerine haykırırsam.
Devletin görevinin Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü korumak olduğunu belirtirsem.
Türk Milletinin egemenliğinden durmaksızın söz edersem.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Türk Milleti adına yasama yetkisini kullandığını vurgularsam.
Bölücülük mü yapmış olacağım?
***
Türk toplumundan sitayişle söz edersem.
Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak Türkçeden başka hiçbir dil okutulamaz ve öğretilemez dersem.
Türk vatandaşlarının çocuklarının eğitim, kültürel ihtiyaçları ve sosyal güvenlikleri sağlanmalıdır, dersem.
Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese Türk dersem.
Ne yani bölücülük mü yapmış olacağım?
***
Devletin kurumlarının başına “Türk” adı geçmelidir dersem.
Yürürlükte olan Kanunların adına “Türk Kanunları” dersem.
Silahlı Kuvvetlerin adının başına Türk getirerek “Türk Silahlı Kuvvetleri” dersem.
Milletvekillerinin ancak “Türk Vatandaşlarından” seçilebileceğini en ücra köşelere kadar duyurursam.
Büyük Türk Tarihinden söz edecek olursam.
Cumhurbaşkanı Türk Milletinin birliğini temsil eder dersem.
Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarmalıdır dersem.
Şimdi bölücülük mü yapmış olacağım?
***
Evet evet!
Bunları yapanlar, edenler, diyenler, seslendirenler, duyuranlar, sağlayanlar, öğretenler;
Bölücüdür, diyen varsa…
Kusura bakmasınlar.
Bunları doğrudan doğruya hepimizin uymakla zorunlu olduğumuz TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI’ndan alıntı yaparak çıkardım.
Şimdi Anayasa da mı bölücülük yapmaktadır?
Türk Milleti kavramını kullanmayarak bu ülkenin, bu devletin birliği sağlanamaz…
Hüseyin Yeğin
sislioda.com
Anasayfa
