• Çizgi’m
  • Bilmek İstiyorum
  • Unutulmayan İyilik…
  • BİR SAATLİK ÖMÜR
  • Mevlana’dan Deyişler
  • KIBRIS Gazisi E.P.Kd.Alb.Niyazi KÜLAHLI’ya-1 “””””””
  • NASİBE!..
  • Daha da Sarıl Bana, Bırakma Beni…
  • ULUSLARARASI BAŞARI GÖRMEZLİKTEN GELİNEMEZ!..
  • Cumhuriyete Saldırılar Bitmedi, Bitmeyecek…
  • Bir Zamanlar Kahramandı!.. Meğer…
  • Bir Kumruyla Söyleşi
  • Çok Şükür Değiştim dedi ve Lefkoşa Büyükelçisi Oldu
  • İlah Olmadı Put da Olmadı Allah’ın Kuluydu…
  • Çocuk acılar içinde.
  • Üye Ol
  • Üye Girişi
    • Anasayfam Yap
      • Sitene Ekle
      • Amacımız
      • Künye
      • İletişim
Sislioda
    •  
    • Anasayfa
  • Güncel
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Spor
    • Canlı Sonuçlar
    • İstatistikler & Puan Durumu & Fikstür
  • Politika
  • Şiir
  • Sağlık
  • Teknoloji
  • Yazarlarımız
  • Seri İlanlar
    • İlan Ekle
  • Firma Rehberi
    • Firma Ekle
20.06.2025 03:43:02
  • Kültür Sanat
  • Magazin
  • Gazeteler
  • Video Galeri
  • Foto Galeri
sislioda.com Bizi Facebook'dan takip edin
sislioda.com Bizi Twitter'dan takip edin
Anasayfa » Dünya
Saime Bilhan

Ailem – Ahmet Ağabeyim – 1

Eklenme Tarihi: 27 Mayıs 2020 Çarşamba
Eklenme Saati: 15:25
Okunma Sayısı: 379
Tweetle
Saime Bilhan saime.bilhan55@gmail.com
Yazdır
Yazıyı Büyüt Yazıyı Küçült
Ailem – Ahmet Ağabeyim – 1

Bu yazı dizisi ile yaşadığımız toplumun gerçeklerini göz ardı etmeden geçmişimi sunacağım sizlere… Her geçen gün biraz daha uzaklaşıp giden geçmişimi anlatacağım. Buruşuk ve kıvrım kıvrım olan bir gidişin duygu dolu, sevgilerle yüklenmiş kabarık geçmişimi önünüze koyarken dürüst olmaya çalışacağım. Zorlansam da olanı olduğu gibi, belki benden biraz duygu kırıntılarını ekleyerek sizleri sıkmamaya çalışıp geçmişimi önünüze getireceğim. Zorlanacağımı biliyorum!.. Bir nehrin nazlı akışı içinde suların akıp kaybolması örneğinde olmasını istemediğimden geçmişimi teraziye yüklemeden olduğu gibi sizlere göstereceğim. Öykülerle dolu, acılarla senli benli ve tanımsız mutlulukların coşkusu içinde olanları önünüzde bulacaksınız.

İşe ailemden başlamak istiyorum. Annemle babamın uzun ve coşkulu öykülerini en sona bırakarak üçü kız, dördü erkek olan yedi kardeşten en büyüğümüz olan Ahmet ağabeyimden başlayacağım.

***

Geçmişinize dalıp birini hatırladığınız zaman, o kişiyle özdeşleşen, onu ön plana çıkaran hâllerini hatırlarsınız ilk… Ben Ahmet ağabeyimi; güler yüzü, temizliği ve çalışkanlığıyla hatırlıyorum. Onunla ne kadar anım varsa hepsinde de çalışmasının kocaman bir yer kapladığını görürüm. Onun güler ve güzel yüzü gözümün önünde canlandığında harıl harıl çalışması gelip aramıza girer!

Ağabeyimle ender yakaladığım birliktelik sırasında fırsatını kollayıp hemen sormuştum:

“Hiç tatil yaptın mı?” diye.

Önce kafasını kaşıdı sonra her zamanki gibi bıyık altından gülerek:

“Ne tatili? Ben çalışmayı daha çok seviyorum. Fabrikada çalışırken de senelik iznimde fırınlarda bir iki haftalık işler bulup çalışırım.” demişti.

***

Babam birkaç işte çalışmış sonunda fırıncılıkta karar kılmıştı. Evimizin arkasında uzanan geniş bahçemizin öbür ucuna bir fırın yaptırıp işinin efendisi olmayı yeğlemişti. Ömrünün hemen hemen üçte ikilik bölümü fırıncılıkla geçmişti. Fırında ücretle çalışan işçiler vardı. Ancak bazı günler işlerin aşırı yoğunluğu nedeniyle ücretli işçilerin yanı sıra, ihtiyaç hâlinde hepimiz fırındaki işlere yardıma koşardık. Ama ağabeyimin fırındaki çalışması bambaşkaydı, bizim çalışmalarımız onunla asla kıyaslanamazdı. Diğer kardeşlerim gibi Ahmet ağabeyim de babamın yanında çalışır, fırsat buldukça sevdiği kızın ardına takılırdı.

“Olur mu böyle?” demeyiniz, oluyordu. İşin içinde ağabeyim varsa olmazlar olurdu. Yakışıklı, aslan gibi görüntüsü boşa gitmesin diye kendine uygun kızlar aramaya başladığı günleri bilirim. Aynen çalışırken işinde odaklanması gibi geleceğinde beraber olacağı eşini ararken de aynı dikkat ve özeni gösteriyordu. Ondaki yakışıklılığı ne denli anlatmaya çalışırsam çalışayım hakkını vereceğimi sanmıyorum. En iyisi siz onun askerde bando takımında iken çektirdiği fotoğrafına bakınız.

Ve kararı siz veriniz.

Ahmet ağabeyimin askerlik resmi.

***

Çocukluğu ve gençliğinin yarısı fırıncılıkla geçmişti. Ahmet ağabeyimin fırıncılık yaşamı babamın Bursa’ya göç etmesiyle geçici de olsa sona ermişti. Çünkü fırın başkalarına kiraya verilmiş, Ahmet ağabeyim Elazığ Plastik Fabrikası’na işçi olarak girmek zorunda kalmıştı. Sonunda çalıştığı bu fabrikadan emekli oldu. Emekli olunca yakın akrabalarının genel düşüncesi şöyleydi:

“Artık rahat edecek evinin bir köşesinde oturacak, arada bir çocuklarını ellerinden tutup gezdirecek yahut arkadaşlarıyla bir yerlere takılacaktı. Hatta kahvehanelere gidecek çay içecek, arkadaşlarıyla ender olarak oynadığı domino oyununu rahatlıkla oynayabilecekti.”

Ama olmadı!.. Daha doğrusu kendi iradesiyle bunların hiçbirini yapmadı.

Ne çocukluğunda ne de gençliğinde diğerleri gibi oyun meraklısı biri değildi. Sokaklara çıkıp saatlerce oyun oynayanlardan epey farklı alışkanlıkları vardı. Onun için oyun oynamak boşa geçen zamandı. Para getirmeyen hiçbir çabanın yanında yer almazdı. Kazanacağı paranın azı ya da çoğunun ardına düşmez, sadece çalışmak ve para kazanmak isterdi. Çalışarak para kazanmanın onda kutsal bir görüntüye büründüğünü söylersem abartmış olmam. Çalışsın ve para kazansın yeterdi… Çocuklarını okutmak için paraya ihtiyacı olacağının bilincindeydi. Çocukları söz konusu olunca akan sular durur, kim ne derse desin aldırmaz, içinde büyüttüğü evlat sevgisinin sınır tanımaz sevdası onu oyalamaya yeterdi. Tabii ki onlara gerekli olan maddi desteği sağladıktan sonra…

***

Çalışmaya karşı kafasındaki tutkuya varan bu tür düşünceler emekli olduktan sonra da yakasına yapışıp onu hiç yalnız bırakmadı. Emekliydi ama boş duramıyordu. Yolu yok çalışacaktı!.. Ne işte olursa olsun! Çalışacağı işin türü hakkında ayırım yapmak gibi bir seçimi ya da sezisi yoktu. Sözün kısası emeklilik sonrası hiç mi hiç boş durmadı. Başta fırınlarda olmak üzere çok sayıda değişik işlerde çalıştı. Çalıştı çalıştı…

Durmadı hiç!.. Durduramadı kendisini. Bitmez bir enerjisi vardı. Yorulmazdı da… Sabahtan akşama kadar çalışsın gıkını bile çıkarmazdı. Hani mola vermek, arada birazcık dinlenmek gibi düşüncelerin peşinde koştuğunu ne gördüm ne de duydum.

Ondaki bitmeyen enerjinin kaynağı neydi? Doğrusunu isteseniz çok düşünmüş olmama rağmen olumlu bir cevap bulamamıştım. Onu çalışmaya çeken sadece para kazanmak güdüsü olamazdı. Çünkü çalışıp para almadığı durumları çok bilirim… Bir işte çalışmazsa sıkıntıdan patlayacak biri için para ister istemez geri planda kalırdı.

***

Çalışmasıyla ilgili yenilmez tutkusunu eşi rahmetli Muhlise yengem sık sık bize iletirdi. Yengemin anlattıkları arasında hatırladığımda hep etkisi altında kaldığım bir anısı çok ilginçti. Yengem anlatmıştı:

“Prostat kanseri teşhisi konduğunda kısa bir süre sonra hastaneye yatıp tedavi görmeye başladı. Daha ikinci gün benden ankesörlü telefon kartını istedi. ‘Kartı ne yapacaksın?’ sorusuyla canını sıkmak istemedim, cebimden çıkarıp verdim. Bir arkadaşını arayacağını söyledi. Ardından kartı aldığı gibi koridorun sonunda bulunan kartlı telefonun bulunduğu yere doğru hızlı adımlarla yürümeye koyuldu. Ardından seğirttim. Yalnızken başına bir şey gelmesinden endişe ediyordum. O önde ben arkada yürüdük. Tabii ben mümkün olduğu kadar beni fark etmemesi için çaba gösteriyordum. Kartı telefona yerleştirip konuşmaya başladı. Bulunduğum yerden sesini rahatlıkla duyabiliyordum. Çalıştığı fırının sahibiyle görüşüyordu. Hâl hatır sorduktan sonra sesinin en yumuşak şekliyle dedi ki: ‘Zeynel usta gözünü seveyim sakın yerime başka kimseyi almayın. En fazla on gün sonra işimin başında olurum. Bakmayın sağın solun dediklerine ben iyiyim! Çalışamayacak bir durumum yok. Allah’ıma şükür sapasağlamım!’

***

Ahmet ağabeyimin çalışmayla özdeşleştirdiği yaşamının huzur dolu akışı geçirdiği bir kaza sonucu alt üst oldu!.. Bu kazadan birkaç yıl önce yukarıda değindiğim prostat kanserine yakalanmış ama olağanüstü direnci ve tabii ki Allah’ın yardımı sayesinde tedavi sonunda tamamen iyileşmişti. Kanser belasını yendiğinde yine eskisi gibi tıkır tıkır çalışıp duran bir saat olup çıkıvermişti.

Ama o talihsiz kaza! Yahut Yüce Allah’ın takdiri…

Elli sekiz yaşındaydı.

DEVAM EDECEK…

Saime Bilhan

https:/www.sislioda.com

Etiketler:
Ahmet ağabeyim ailem bıkmaksızın çalışmak güler yüzlü
Paylaş Tweetle Paylaş Paylaş Paylaş

Yazarın Diğer Yazıları

Unutulmayan İyilik… Yıl 1978. Zor, çok zor ama çok zor bir yıldı o yıl!.. Etim, kemiğim, kanım, canım, ...
Unutulmayan İyilik…
BİR SAATLİK ÖMÜR O sabah da diğer günler gibi sıradan bir gündü. Ev hanımları için hiç değişmeyen sabah ko...
BİR SAATLİK ÖMÜR
NASİBE!.. Sözlerime, merhum Mehmet Akif'in, "Bir gece" şiirindeki şu mısralarla başlamak istedim. İ...
NASİBE!..
Bir Kumruyla Söyleşi Hastalığın amansız pençesinde kıvranan yaşlı kadın pencereden dışarıya bakıyordu. Yakında...
Bir Kumruyla Söyleşi

Yorum Yazın

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

Kullanıma İzin Verilen HTML Kodları : <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>

Renkli Deneme

Çizgi’m Bilmek İstiyorum Unutulmayan İyilik… BİR SAATLİK ÖMÜR Mevlana’dan Deyişler
  1. Çizgi’m Çizgi’m
  2. Bilmek İstiyorum Bilmek İstiyorum
  3. Unutulmayan İyilik… Unutulmayan İyilik…
  4. BİR SAATLİK ÖMÜR BİR SAATLİK ÖMÜR
  5. Mevlana’dan Deyişler Mevlana’dan Deyişler

En Son Haberler

Çizgi’mAsgari Ücret fiyaskosu, Emekli Yılının belleğimde yerleşen korkusu, Aile Yılı......
Çizgi’m
Bilmek İstiyorumYaşım onbeş, Herkesle kardeş kardeş, Özgürce yaşamak istiyorum. Düşüncelerim beni......
Bilmek İstiyorum
Unutulmayan İyilik…Yıl 1978. Zor, çok zor ama çok zor bir yıldı......
Unutulmayan İyilik…
BİR SAATLİK ÖMÜRO sabah da diğer günler gibi sıradan bir gündü. Ev......
BİR SAATLİK ÖMÜR
Mevlana’dan DeyişlerEy altın sırmalı giysiler giymeye, altın kemerler takınmaya alışmış adam,......
Mevlana’dan Deyişler
  • Seri İlanlar
  • Firma Rehberi
  • Güncel
  • Manşetler
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Spor
  • Politika
  • Yaşam
  • Şiir
Sitemizde yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.. Görüş ve önerileriniz için info@sislioda.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.
Copyright © 2016 - Sislioda Her Hakkı Saklıdır.

Tasarım ve Programlama: Ajans5.Net