Sayısı bilinmez!
Daha doğrusu verdikleri rakamlar birbirini tutmaz…
”Şeker Fabrikalarımız satılacak” diye açıktan ya da gizli konuşup duruyorlar! Bir dedikodudur almış başını gidiyor. Neden bunu yapıyorlar, niye biz böyleyiz?
Bilmiyoruz ki böyleyiz işte!
Diyorlar ki:
”Devletimizin paraya ihtiyacı var, satmayıp da ne yapsın yani?”
Suriye’de, Afrin’de boğaz boğaza geldiğimiz ve de düşmanımızı besleyen ABD her gün biraz daha canımızı sıkarken, biz kalkıp onlardan savaş uçağı satın almak istiyoruz!..
Üstelik ABD’nin F-135 ve diğer tür savaş uçaklarını alacakmışız. Hem Kara hem de Hava Kuvvetlerimize!.. 2019 yılına kadar 100 adet uçak getirecekmişiz. Kolay mı? Para gerekmez mi bunlar için?..
Milli Uçağımız olsun istedik.
İstemedik mi? İstedik ama olmadı işte…
Bunun kabahatini kimseye yıkmak olmaz…
Sonra…
İçeriden de dışarıdan da çok miktarda borç aldık. Yine almak isteriz ama veren yok ki! Kaldı ki aldığımız borçlar gelip boğazımıza dayandı.
Şeker fabrikalarımızı satmayıp ne etsin bu iktidar?
***
Kimi der ki kamuya ait altı (6) şeker fabrikası, “Özelleştirme İdaresi” tarafından satışa çıkarıldı. Bunlar Turhal, Çorum, Kastamonu, Çarşamba, Yozgat ve Kırşehir fabrikaları…
Kimi der ki 14 şeker fabrikası elden çıkarılacak!
Kimi der ki şeker adına ne kadar fabrika varsa hepsi gitti gidecek.
Kimi der ki:
Özelleştirme Yüksek Kurulu’dur bunu yapanın adı.
Toz edecek pancarı.
Kalmayacak artık şekerin tadı!
İthal güvencemiz olmasa çoluk çocuğumuz perişan olacak. Daha bir ay geçmeden şimdiden kızlarımızın, oğlanlarımızın beti benzi solacak…
***
Dedikodu kazanı bir kaynamaya başlamasın!
Taşmasını önleyecek, taştıktan sonra da önünü alacak kimse bulunamaz. Aynen fırtına, bora örneği!.. Yok yok rüzgâr hortumu, hatta bir tsunami örneği önüne geleni alıp götürür, uçurur, bitirir…
Satılacak şeker fabrikaları için diyorlar ki:
Aslında amaç bir yandan hazineye para kazandırırken bir yandan da konut alanları açmak.
Yeniden kentleşme rantı yaratmak.
Hatta Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin anlı şanlı:
“Arkadaşlar ranta bu kadar küfür etmeyin. Rant olmadan yaşam olmaz” sözleri unutulmadı henüz. Daha dün gibi taze ve yepyeni duruyor önümüzde… Ha! Bir de bu sözlere şu eklemeyi yapmıştı:
”Doğru olan, adaletli bir şekilde bu rantı dağıtmak.”
Yani anlayacağınız şeker fabrikalarının satılıyor olmasının ardında rant varsa, bu gayet doğaldır. Önemli olan bu rantın adaletli olarak dağıtmasıdır.
“Peki bu rant kimler arasında adaletle dağıtılacak?”
Bu tür soruları doğru bulmadığımızdan cevaplamıyoruz.
Böyle sorular sorarak işin içine olmadık şeyler karıştırmak kimseye yarar getirmez! Sütün içine su karıştıranların hesabını soran var mı ki böyle sorularla iş sulandırılsın?
***
Kimi de diyor ki:
Daha şimdiden, yani satışlar dahi yapılmadan ilgili belediyeler şeker fabrikalarına ait geniş alanların imara açılması gerekli gördükleri tüm kararları alma girişimlerini başlatmış!
Olacak şey değil ama… Demek ki oluyor!
Yalan söyleyecek hâlleri yok ya!
İlgili belediyelerin şeker fabrikalarına ait alanların imara açıldığına ilişkin kararlarına hiçbir itiraz yapılamayacakmış! İtiraz yapılsa bile bu itirazların kabul edilmemesi için her türlü önlem alınıyormuş/alınacakmış, diyorlar.
Yani bu alanları satın alanlar yaşadılar… Daha doğrusu sıkıntısız, sorunsuz, acısız ve külfetsiz ranta konacaklar. “Özelleştirilen bu alanlar, bu önlemlerle satın alınması için hazır lokma hâline getirilmezse satılması zaman alır,” diyorlar…
***
Kimi de der ki:
Şeker adı altında neyimiz var, neyimiz yoksa hepsi elden çıkarılacak. Bundan önceki Cumhuriyet döneminin zar zor tasarruflarıyla biriktirdikleri şimdiki iktidarın gününü gün etmesi için satıyormuş. Bunlarla bir daha uğraşmak istemiyorlarmış…
Yaşamın tadı tuzu kalmayacak yani!..
Ağzımızın tadı iyice bozulacak.
Halkın bu durumdan feryat figan etmemesi için dünyanın dört bir bucağından şekerli türden (tabii ki GDO’lu) ne kadar gıda varsa ithal edileceği söyleniyor. Belki ağzımızın tadı değişecek, ama dünyanın ne kadar ülkesi varsa bunları yetiştirip de satamadığı bütün şekerleri ve şekerli gıdaları bir bir ağzımıza atıp boğazımızdan geçirerek midemize indirecekmişiz. Hasta olabilir, sağlığımız bozulabilirmiş ama ağzımızın tadı çok bozulmayacakmış.
Bu akıştan, daha doğrusu bu süreçten dilimizin dengesinin bozulacağını söyleyenler de var. Ama biz bu dedikodulara pek inanmak istemiyoruz!
***
Akit TV’de “Gün Başlıyor” programını sunan Ahmet Keser:
”Sivil öldürecek olsak Cihangir, Nişantaşı, Etiler, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden başlarız.” dediği için,
Yrd. Doç. Dr. Abdullah Akın:
“12 Haziran 1924’te camiler kapatılıyor, düşünebiliyor musunuz? Camiler satılıyor. Çok özür diliyorum, Çanakkale ve Bursa’da genelev olarak kullanılan camiler var.” dediği için haklarında soruşturma başlatılmış!..
Ne diyebiliriz ki demek ki yargı varlığını göstermeye başlamış!
”Hukukun gereğinin yapılması için mi, yoksa gaz almak için mi?” diye ikilemli soru soranların görüşlerine aynen şeker fabrikaları sorularıyla ortaya konan dedikodularında olduğu gibi katılmıyoruz.
Yargı işe el koymuştur.
Şeker fabrikaları satılacaktır.
Yaşanan gerçek bunlardır.
Tamamdır.
Gerisi yalandır…
Hüseyin Yeğin
sislioda.com
Anasayfa
