ABD’ye NOTA verdik… Hem yazılı hem de sözlü…
Niçin biliyor musunuz?
Bu olayın niteliğini kavrayabilmemiz için sizlere kısa bir özet sunmamız yerinde olacak!..
***
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aylar öncesinden duyurulan ABD ziyareti bildiğiniz gibi gerçekleşti.
Sorunlarımız vardı. Sorularımız vardı. Beklentilerimiz ve umutlarımız vardı.
Düş kırıklığıyla tamamlanan görüşmeler sonunda eller
imiz boş kaldı!.. Öylece döndük Türkiye’ye…
Ama…
Dönerken ardımızda bir şeyler bırakmıştık; rahatsız edici, sıkıntılı ve üzücü…
Washington’daki Türk büyükelçilik konutu önünde toplanan iki grup göstericinin birbirine girmesi üzerine cumhurbaşkanı korumalarının da olaya katıldığı, ABD polislerinin korumalara karşı cop kullandığı ve sonunda dokuz (9) kişinin yaralandığı bir olaydan söz ediyorlardı.
Hatta söylentilere göre bu olay dünya kamuoyu gözünde, Türkiye-ABD arasındaki görüşmeleri bile gölgede bırakmış!..
Tabii ki iç burukluğu duyduk… Bu olay birkaç gün medya haberlerinde yer almaya devam etti… Olup bitti ve unutuldu sandık. Meğerse unutulmamış! ABD olayla ilgili inceleme başlatmış ve sürüyormuş…
***
Dışişleri Bakanlığımız:
“ABD güvenlik personelinin Sayın Bakanımızın yakın koruma ekibine karşı yerleşik diplomatik kural ve teamüller hilafına sergilemiş oldukları profesyonelliğe aykırı saldırgan davranışlar bugün Bakanlığımıza çağrılan ABD Büyükelçisi nezdinde sözlü ve yazılı olarak protesto edilmiş, ABD makamlarının bu olayı soruşturması ve gerekli açıklamanın tarafımıza yapılması resmen talep edilmiştir.” şeklinde açıklama yaptı.
Demek ABD’ye NOTA vermiştik!.. Hem yazılı hem de sözlü!..
ABD ile uyum içinde olmadığımız; YPG/PYD’nin silahlandırılması, FETÖ’nün iade edilmemesi ve Suriye konuları vardı. Bunlarla ilgili ne yaptık acaba?
Elimiz boş dönmeyi bırakın bir de borçlu çıkmıştık. Bizden FETÖ’den tutuklu papazlarını bırakmamızı istemişlerdi.
“Yavuz hırsız ev sahibini bastırır.” derler. Ev sahibi değildik ama taleplerimizi sunduktan sonra borçlu çıkmamız, bu özdeyişi anımsattı bize…
***
Derken buna ABD’den tepkiler yükselmeye başladı. Hem de ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’dan:
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Washington ziyareti sırasında Türkiye Büyükelçiliği Konutu önünde meydana gelen olayların ‘kabul edilemez’ olduğunu,” nitelemiş… Ardından da demiş ki:
“Neler yaşandığını konuşmak ve bunun düpedüz kabul edilemez olduğu şeklindeki görüşümüzü aktarmak için Türkiye Büyükelçisini Dışişleri Bakanlığı’na çağırdık.”
Cumhuriyetçi senatörlerden biri “Türkiye Büyükelçisi’nin sınır dışı edilmesi gerektiğini” öne sürmüş!..
Ayrıca:
ABD’nin yabancı ülkelere yaptığı yardımları denetlemekle görevli iki senatörünün Washington Büyükelçimize gönderdiği mektupta; “Türkiye’nin olaya karışan korumaları cezalandırmamasının bazı ekonomik sonuçları olabileceğini” belirtmişler… Yani açıkça bizi tehdit etmişler!..
***
Bu gelişmeler, herkesin olmasa bile Sayın Cumhurbaşkanı’nın iple çektiği ABD ziyaretinin nasıl olumsuzluklarla sonuçlandığının kanıtı olsa gerek…
Sayın Cumhurbaşkanı’na 20 dakikalık görüşmeyi dahi çok gören ABD Başkanı Donald Trump’un geçen hafta içinde gerçekleştirdiği Suudi Arabistan ve İsrail ziyaretlerini izlerken ister istemez derinlere daldık… Bunlar huzur bozucu olaylar dizisidir ki bunların ardından daha niteliklisi ve acımasızı gelecektir.
Olaylarla ilgili yorum yapmak istemeyiz. Ama ABD’nin ne içten pazarlıklı ve nasıl oyunbaz olduğunu tarih göstermiştir. Üstelik onlarla yakın ilişkimizde hep zararlı çıkan biz olmuşuzdur…
Stratejik ortaklık mavalı sökmüyor artık!..
***
Konuyla doğrudan ya da dolaylı ilgisi olan olayları ve yapılan açıklamaları sizlere sunup iç burkan bu olaylar dizisini kapatmak isteriz.
Suudi Arabistan Kralı’nın önünde dizlerini kırıp başını eğip aşağı indiren Trump’a altınlarla yüklenmiş Devlet Nişanı‘nın takılmasını,
ABD’nin Suudi Arabistan’a tutarları farklı söylense de 100 milyar doları aşkın (kimilerine göre 350 milyar dolar) silah sattığını,
Trump’un: Arap İslami Amerikan Zirvesi’nde
“Ortadoğulu milletler, kendilerinin yerine ABD gücünün düşmanlarını ezmesini bekleyemez.” dediğini,
Trump’un daha sonra İsrail’i ziyaret ettiğini, bu ziyaret sırasında Başbakan Benyamin Netanyahu’nun Trump’a:
“İran’ı birlikte durdurabiliriz” dediğini,
Trump’un da:
“Aşırıcılık İslam dünyasının birçok bölgesine yayılmış durumda olduğunu,” belirttiğini,
Ve hedef gösterilen İran’ın:
“Suudi Arabistan silah almayı düşünebilir, biz kendimiz ürettiğimizden buna ihtiyacımız yok” dediğini,
Başımız önümüzde, derin derin düşünmemiz gerekir.
***
ABD’ye NOTA vermişiz, ama;
PYG/YPD’nin silahlandırılması için değil,
FETÖ’nün iadesi için değil,
Suriye için değil de,
Korumalar için NOTA veriyorsak elbet büyüklerimizin de bir bildiği vardır…
Ama…
Güçlü olmak istiyorsak, yaptığımız işleri isabetle ve göstermelik değil, gerçekten ve yerli yerinde yapmalıyız…
Hüseyin Yeğin
sislioda.com
Anasayfa
