ABD’nin Konuşkan Generali!.. ‎

Jeffrey L. Harrigian, New York Yabancı Basın Merkezi’nde ABD-Türkiye sorunlarına ilişkin soruları cevaplamış.
Yani soruyu soran da kendileri cevap veren de…
Jeffrey L. Harrigian ABD’nin Avrupa, Afrika ve NATO Hava Kuvvetleri Komutanı.
Adam hem NATO Hava Kuvvetleri Komutanı hem de ABD’nin Avrupa ve Afrika Hava Kuvvetleri Komutanı mıdır? Her neyse!..
***
ABD’nin bu konuşkan generali önce der ki:
“Türkiye, ittifak içinde inanılmaz derecede önemli bir ortak olmaya, biz de NATO müttefiki olarak Türkiye’ye bağlı kalmaya devam ediyoruz.”
İçi yalan dolu, oyalayıcı ve rahatsız edici sözcükler dizisi.
Hele hele “Türkiye’nin, ittifak içinde İnanılmaz derecede önemli bir ortak olmaya devam ettiğini” söylemesi batıcı, sıkıntı dolu ve kandırış heveslilerinin süslü sözlerinden başka bir şey değil. Sözcüklerini seçerek ve anlamlarını yerli yerine oturtarak söyleme çabası içinde olduğu her hâlinden belli. Üstelik değme politikacılara taş çıkartacak türden!..
ABD’nin Türkiye karşısındaki durumunu açıklarken “ortak” sözcüğünü kullanmıyor. Bunun yerine “NATO müttefiki” kavramını kullanmayı yeğliyor. Diyor ki “Biz de NATO müttefiki olarak Türkiye’ye bağlı kalmaya devam ediyoruz.”
Hayret! Bir askerden daha çok bir siyasinin özenle seçtiği esnek ve çarpıcı vurgular!.. Kendi adımıza bu sözlerin bir askerden çıkmış olmasını ilginç buluyoruz. Ve diyoruz ki bunlar önceden hazırlanmış ve bir talimat çerçevesinde kullandırılmış sözlerdir.
***
ABD’nin bu konuşkan generali sonra der ki:
“ABD perspektifinden açıkça, biz NATO ile koordineli bir şekilde S-400’ün ne olduğu hakkında konuştuk. Bu zorlukları olan ve kısa vadede, S-400’ün Türkiye’de faaliyet göstermesine yer olmadığını kabul ederek yolumuza devam etmek zorunda kalacağımız bir problem.”
Bu sözler de aynı şekilde seçilmiş, tasarlanmış ve planlanmış sözlerin dışa vurumudur.
Önde ABD var. NATO geride duruyor. Bizden istekte bulunan önce ABD, sonra NATO ki o da zaten ABD…
Milyarlarca dolar verip aldığımız S-400’lerin depolanıp çürümeye terk edilmesini öneriyor. Hatta önermenin ötesinde bize göre kof bir kararlı tutum içindeler.
Bu sözlere karşı bizden çıkan cılız ve muhatabına yeterli etki bırakmadan çıkarılan sözler ise:
“Ama biz S-400’leri savunmamız için aldık!” şeklinde…
Böyle mi olmalı? Böyle mi yürüyecek bu işler?
Öyleyse onca masraf niye?
***
ABD’nin bu konuşkan generali daha sonra der ki:
“Yolumuzda her zaman üzerinde çalışmak zorunda kalacağımız gerginlikler olacak, ama Türk ortaklarımızla birlikte gerçekleştirdiğimiz çalışmaların çok sağlam olduğu konusunda sizi temin ederim. Güçlü bir ilişkimiz var.”
Bu sözleri nasıl yorumlarsanız yorumlayınız, hepsi aynı kapıya çıkar. “İşin içinde örtülü ya da açık bir tehdit var!” diyenler haksız sayılmazlar.
Yahut bu sözler en yumuşak yorumla ABD’nin bize karşı tutumunda ne kadar ikili oynadığını ve bu oyununu aynı kapsam ve düzeyde sürdürmekte kararlı olduğunu dışa yansıtan sözlerdir!..
***
Söz dönüp dolanıp Suriye konusuna gelince o malum kabalık içinde gizleme çabası içinde dahi olmadıkları çirkin siyasi tavırlarına bakın! Diyor ki:
“ABD ile Türkiye arasında karmaşık ve zor bir ortamda doğal olarak uyuşmazlıklar da bulunuyor. Nerede faaliyet göstereceğimiz ve nasıl çalışacağımız hususunda ortak bir anlayışa sahip olduğumuzdan emin olmalıydık ve bu zaman alıyor. Ancak, vurguladığım gibi, takımı bir araya getirmeyi başardık.”
ABD’nin Türkiye ile aynı görüşte olmadığını bundan daha açık nasıl anlatsın ki?
Hayret edici pişkinliklerinin dile getirilmesine bakın hele. Diyor ki:
“…takımı bir araya getirmeyi başardık.”
Bu sözler emperyalist ülke olmanın doğal bir sonucu olarak mı, yoksa zamansız ve yerli yerinde davranmasını bilmeyen ülkelerin içine düştüğü açmazın su yüzüne çıkması sonucu mu söylenmektedir?
Karar sizin…
***
İNCİRLİK…
ABD’nin konuşkan generali sonuna doğru der ki:
“İncirlik bizim için stratejik bir yer, inanılmaz derecede önemli ve orada Türk ortaklarımızdan olağanüstü destek alıyoruz.” dedikten sonra (belki de biraz durup düşünüp gözlerini belerterek) özetle:
“İncirlik’in dünyamızda olan diğer şeylerin içinde kaybolmaması gereken bir alan olduğunu düşünüyorum.” vurgusu da çok ilginç ve üzerinde epey düşünülmesi gereken bir cümledir.
***
Evet, görünen köy kılavuz istemez!
Bu açıklamaların NATO görevlisi bir general tarafından yapılmasının ayrı ve özellikli anlamları olduğunu bir kez daha yinelemeliyiz.
***
Sayın Cumhurbaşkanımız Malatya’da yaptığı açıklamada:
“Eylül ayı bitmeden Fırat’ın doğusunda kendi askerlerimizle fiilen güvenli bölge oluşumunu başlatmamış olursak, artık kendi yolumuza gitmekten başka çaremiz kalmayacaktır. Bu iş öyle 3-5 helikopter uçuşuyla 5-10 araç göstermelik birkaç yüz askerin bölgede bulunmasıyla olacak iş değildir. Orada bir milyon kişiyi iskân etmek için tüm bölgeyi fiilen güvenli hâle getirmiş olmalıyız. Bunun için ne kadar bir güç gerekiyorsa o kadarını kullanmakta kararlıyız.” demişti.
Gönül istemez ama görünen o ki ABD hiçbir zaman bizim istediğimiz gibi hareket etmeyecek ve her zaman olduğu gibi yine kendi çıkarlarını kollayacak ve bildiğini okuyacaktır.
Çetrefilli sorunlarla yüklü işimiz zor, çözüm ufukta bile görünmüyor.
***
İç siyasi çekişmelerin etkisiyle ABD’ye karşı almamız gereken tavrı almamak ve yapmamız gerekenleri yapmamak yahut yapacaklarımızı geciktirmek sorunlarımızın daha da büyümesine neden olacaktır.
İktidarın gerek dış politikada gerekse ABD’ye karşı sergilediği tutumu gözden geçirmesi ve artık gerçekçi bir zemin üzerine oturtması zorunludur.
Dış sorunlar karşısında daima bir bütün olmayı bilmiş ve örneklerini tüm dünyaya sergilemiş olan Türk Milleti’nin ülke olarak çok sıkı bir dayanışmayla birlik beraberlik içinde olduğunu tüm dünyaya sergilemesi yine zorunluluk hâline gelmiştir.
Yaşadığımız sorunlar gelecekte çok daha ağır yük taşımamız sonucunu doğuracak türden gerçek ve büyük sorunlardır. Bunu başta iktidar olmak üzere kimsenin aklından çıkarmaması gerekir.
 
Hüseyin Yeğin
 
sislioda.com