Dün, yani ARİFE günü:
Millî Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği 24.06.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
22 maddeden oluşuyor ama öyle kısa değil, tam 10 sayfa. Bir geçici maddesi, iki adet de eki var. Eklerden biri “Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Kurumlarının Açma/Kapatma Teklif Formu”
Bu Yönetmelik 1993 yılında yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Kurumlara Ait Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği’ni yürürlükten kaldırıyor. (Madde-20)
***
Arife günü, bayramdan önceki gün.
Bayram telaşının herkesi sardığı.
Gelmelere gitmelere hazırlıkların başladığı.
Ev bark temizliğinin yapıldığı.
Tatlıların, yiyeceklerin hazırlandığı.
Çoluk çocuğa güzel giysilerin alındığı.
Kimi gariplerin cebindeki parasının son kuruşuna kadar harcandığı.
Eşe dosta layık olduğu saygıyı göstermek için yapılanların son bir kez titizlikle gözden geçirildiği yoğunluk dolu gündür arife…
***
Pıt pıt atıp duran arı duru kalplerin sevgi dolu olduğu.
Kötülüklerin kovulduğu gündür arife.
Küskünlüklerin giderileceği, dargınlıkların ortadan kalkacağı günün heyecanı vardır gönüllerde…
***
Yeni yayımlanan yönetmeliğin 5/(1)/ç) bendi der ki:
“Kurumların açılabilmesi için;… abdesthane, doğal aydınlatmalı uygun mekânda kadın ve erkek için ayrı ayrı olmak üzere mescit...bulunması…gerekir.”
İlginç bir yaklaşım!..
Okullarımızda sağlıklı olmayan tuvaletler aklıma gelip takıldı. Susuz, pis kokulu, kimsesiz ve bakımsız tuvaletler…
Bir de yönetmeliğin metnindeki “abdesthane” dikkatimi çekti. Mescit için kadın erkek ayırımı yapıp abdesthane için böyle bir ayırımın yapılmaması şaşırttı beni... Olacak gibi değil ama…
Abdesthane ve mescit bulundurma zorunluluğunun okullara ne gibi yükler getirip götüreceğini, ne gibi sorunlara gebe olacağını elbet düşünmüşlerdir.
Derse geciken bir öğrencinin:
“Namazdaydım.” demesi sorun olmayacak görünüyor!..
***
Kurumlara ad vermede:
“Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumlarına valiliğin, diğer kurumlarda ise…Bakanlığın,” yetkili olduğu belirtilmektedir.
Anlaşılan iktidar ad verme işine olduğundan fazla önem veriyor ve işi tesadüflere bırakmak istemiyor!..
Kurumlara verilecek adlar sayılırken Atatürk adının da verilebileceği belirtilmiş! Tabii ki bunun için il millî eğitim komisyonunun uygun görmesi şartıyla…
***
Kurum adının değiştirilmesiyle ilgili 17. madde ilk anda fark edilemeyen rahatsızlıklara kapı aralar görünüyor. Verilen adların her zaman değiştirilmesi mümkün. Bunun için “ihtiyaç duyulması” yeterli olacaktır. Ancak;
“Tarihi kimliğe kavuşmuş, kurum kültürü ve hafızası oluşmuş, çevresinde adıyla tanınmış kurumların adları değiştirilemez.” diye bir hüküm yer almaktadır.
***
Atatürk’ün adının verildiği kurumların adlarının değiştirilip değiştirilemeyeceği konusu, bilmem aklınıza geldi mi? Malumunuz son zamanlarda Atatürk adının ve onun eserlerinin hızla yok edilmeye/unutturulmaya çalışıldığı bir dönem yaşamaktayız.
Maddede “Tarihi kimliğe kavuşmuş” sözcüklerini görünce rahatladım. Demek ki dedim “Bir kuruma Atatürk adı verilmişse artık onu değiştiremeyecekler!.. Çünkü Atatürk tarihi kimliğe kavuşmuş biri...”
Ama.
Metni dikkatlice bir daha okuduğumda üzülerek belirtmeliyim ki yanıldığımı anladım…
Çünkü metinde “tarihi kimliğe kavuşmuş kişilerin adları değiştirilemez.” denmiyor.
“Tarihi kimliğe kavuşmuş…kurumların adları değiştirilemez.” denmektedir. Minicik görünen bu farkın perdesinin ardında nice kötü niyetlilerin sığınma alanı bulacağı kuşkusuzdur.
Peki “Tarihi kimliğe kavuşmuş kurumlara” kim karar verecek?
Yönetmelik gayet açık: Bunun için il millî eğitim komisyonları devreye sokulacaktır.
***
Şimdi diyeceksiniz ki:
Şu aziz mübarek bayram günü böyle bir yazıya gerek var mıydı?
Bir yönetmelik arife günü Resmi Gazete’de yayımlanıyor ve içeriğinde şimdiye dek olmayan, cumhuriyetin ilkelerine aykırı uygulamalar varsa ki var…
Perde arkasında Atatürk adının verildiği kurumların adlarının değiştirilmesi imkânı getiriliyorsa ki getiriliyor.
Bunlar için yine herkesin işinin başından aşkın olduğu bir zaman seçilmişse ki seçilmiştir.
Evet gerekliydi…
***
Tüm saygıdeğer okuyucularımın, ülkemizin ve İslam dünyasının bayramını içtenlikle kutlar, barış içinde; sağlık, huzur, mutluluk ve esenlikler dolu bir gelecek dilerim.
Hüseyin Yeğin
sislioda.com
Anasayfa
