Cumhuriyete saldırı bir tür soya çekimi andırır. Öncelerden gelip basamak basamak yenilere sıçrayan tuhaf bir kandırmaca gibi. Aklın ve bilimin bir kenara itildiği, yalan, kara çalma ve uydurma düzenlerinin işletildiği bir yapıdır. Cumhuriyete saldırı kuru yalanlarla övünç duyma hastalığıdır. Gerçeklere gözünü kapatıp koyu karanlıklara kapı aralamaktır. Cahilliğin, bilgisizliğin körüklendiği; sömürünün kol gezdiği bir alandır.
Türklüğün yerildiği, ona ait olan her şeyin küçümsendiği koyu karanlıktır cumhuriyete saldırı. Ne yazık ki cumhuriyetle birlikte güzel Türkçemize saldırıları beceri sananlar artmaktadır. Ondaki güzelliklere bakıp özüne sinmiş evrensel değerleri görmeyerek ona kara çalmayı yetenek sananların hızları katlanmaktadır. Öyle ki gerçeklerden uzaklaşmayı, battıkça batmayı, yittikçe yitmeyi ve kaybolmayı andırır…
***
Cumhuriyete saldırılar dün de vardı, bugün de var yarın da olacak…
Cumhuriyete saldırılar bitmedi, bitmeyecek…
***
AKP Grup Başkan Vekili Mahir Ünal: “…cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünmemizi yok etmiştir.” derken kendi sisli dünyasında mutlu olmalıdır.
“Söylediklerinin yalan, kara çalma ve gerçek dışı olduğunun bilincinde midir?” İç dünyasını bilemeyiz ama söyledikleri tarihe karşı söylenmiş en büyük yalanlardan biridir.
***
AKP’li Grup Başkanvekili Mahir Ünal:
“Cumhuriyet bizim lügatimizi yok etmiştir,” der ama ortada bizim olan bir lügat yoktur. Osmanlıcanın en önemli başvuru kaynağı olan sözlüğün (lügatin) James W. Redhouse adlı bir İngiliz tarafından kaleme alındığından haberi var mıdır? Müntahabat-ı Lügat-ı Osmaniye adıyla yayımlanan bu sözlüğün Osmanlıcanın hâlâ en önemli başvuru kaynaklarından biri olduğunu bilmiyor mu? 1853 yılında ilk basımının ardından sık aralıklarla diğer basımlarının yapıldığı bu sözlüğün adını duymuş mudur? Eğer duymuşsa…
***
“Cumhuriyet bizim alfabemizi yok etmiştir,” der ama ortada bizim olan bir alfabe yoktur. Arapça ve Farsça karışımı harflere biraz da bizim uydurmak zorunda kaldığımız birkaç harfin eklenmesiyle oluşan alfabe bizim mi olmuştur? Kaldı ki bu alfabe bile Türkçe sözcüklerini karşılayacak yeterlikte değildi, olmamıştı ve olması da mümkün değildi…
***
“Cumhuriyet dilimizi yok etmiştir,” der ama ortada yok edildiğini öne sürdüğü bizim olan bir dilimiz yoktur. Halkın konuştuğu dil dün neyse bugün de zenginleşerek devam etmektedir. Ama vurgularıyla Osmanlıcadan söz ettiyse Osmanlıcanın büyük çoğunluğu Arapça ve Farsçadan oluşan içine biraz da Türkçe karıştırılmış bir yapıdan oluştuğunu bilmiyor mu?
***
AKP’li Grup Başkanvekili Mahir Ünal’in:
“Bugün konuştuğumuz Türkçe’nin düşünce üretebilmesi mümkün değildir.” sözleri koskocaman bilmezlik kaynağından rastgele çakıp duran yansımalardır. Bu anlatım en azından Yunus Emrelere, Karacaoğlanlara saygısızlıktır. Onların arı duru Türkçe ile ürettiği düşünce deryasında gezinti yapma fırsatı bulamamış olanların kuru gürültüsüdür.
Geçmişi bırakalım daha dün aramızda dolaşan rahmetli Aşık Veysel’in düşünce derinliğini sezebilme ve algılayabilme yetisinden yoksun mudur?
“İki kapılı bir handa – Gidiyorum gündüz gece…” dizelerinin engin ve anlamlı boyutunda dolaşma olanağı bulamamış mıdır?
***
AKP’li Grup Başkanvekili Mahir Ünal bilgiçlik taslamaktan da geri durmaz. Kendi kurgusundan örnekler sunar der ki:
“Mesela melül, mahsun, inkisar, keder, hüzün, buhran bunların hepsini tek bir kelimeyle ifade ediyoruz; stresliyim.”
Türkçeye açıktan açığa kara çalmadır bu!.. Elbette yalandır ve gerçek dışıdır. Bu sözleri söylerken sorumlu birinin yapması gerekeni dahi yapmamış, yani hiç olmazsa sözlüğe bakma yorgunluğuna katlanmamıştır. Gençlere seslenirken bu denli vurdumduymaz ve bu denli umursamaz davranması ülkemiz adına bir talihsizliktir.
***
Sıraladığı altı sözcüğün tamamının yerine “stresliyim” sözcüğünü kullanıyormuşuz!.. Yalanın belgesi olmaz diyenler vardır ama burada yalanın belgesi vardır… Hem de kaçınamayacak, “Hayır!” denemeyecek ölçüde açık bir belge…
Uyduruk ve kıtır diyeceğimiz bu yargının ne ölçüde sorumsuzluk olduğunu Türkçe Sözlük ortaya koymaktadır. Örnek verdiği altı sözcüğün Türkçe Sözlük’teki karşılıklarını aşağıda sunuyorum. Bilmem bunları görüp okuma sıkıntısına katlanarak yazdıklarından pişmanlık duyar mı?
Melul: Üzgün, boynu bükük, zavallı bir biçimde.
Mahsun: Üzgün.
İnkisar: Kırılma, gücenme, gönlü kırılma, ilenme, ilenç.
Keder: Acı, üzüntü, sıkıntı, tasa.
Hüzün: Gönül üzgünlüğü, sıkıntı:
Buhran: Bunalım, bunluk.
***
Bu sözcüklerin tamamının yerine “stresliyim” sözcüğünün kullanıldığını iddia ediyor! Bu da bir başka uydurma olmalı!..
Türkçe Sözlük, “Stres” sözcüğünün karşılığını: “Ruhsal gerilim” diye açıklıyor.
Yazıklar olsun…
***
29 Ekim Cumhuriyet Bayramınızı en içten duygularımla kutlar; başarı, mutluluk ve esenlikler dilerim.
Hüseyin Yeğin
Anasayfa
