• Çizgi’m
  • Bilmek İstiyorum
  • Unutulmayan İyilik…
  • BİR SAATLİK ÖMÜR
  • Mevlana’dan Deyişler
  • KIBRIS Gazisi E.P.Kd.Alb.Niyazi KÜLAHLI’ya-1 “””””””
  • NASİBE!..
  • Daha da Sarıl Bana, Bırakma Beni…
  • ULUSLARARASI BAŞARI GÖRMEZLİKTEN GELİNEMEZ!..
  • Cumhuriyete Saldırılar Bitmedi, Bitmeyecek…
  • Bir Zamanlar Kahramandı!.. Meğer…
  • Bir Kumruyla Söyleşi
  • Çok Şükür Değiştim dedi ve Lefkoşa Büyükelçisi Oldu
  • İlah Olmadı Put da Olmadı Allah’ın Kuluydu…
  • Çocuk acılar içinde.
  • Üye Ol
  • Üye Girişi
    • Anasayfam Yap
      • Sitene Ekle
      • Amacımız
      • Künye
      • İletişim
Sislioda
    •  
    • Anasayfa
  • Güncel
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Spor
    • Canlı Sonuçlar
    • İstatistikler & Puan Durumu & Fikstür
  • Politika
  • Şiir
  • Sağlık
  • Teknoloji
  • Yazarlarımız
  • Seri İlanlar
    • İlan Ekle
  • Firma Rehberi
    • Firma Ekle
18.05.2025 01:22:42
  • Kültür Sanat
  • Magazin
  • Gazeteler
  • Video Galeri
  • Foto Galeri
sislioda.com Bizi Facebook'dan takip edin
sislioda.com Bizi Twitter'dan takip edin
Anasayfa » Dünya
Saime Bilhan

Gelinim / Kızım / Burcum

Eklenme Tarihi: 3 Şubat 2022 Perşembe
Eklenme Saati: 14:14
Okunma Sayısı: 515
Tweetle
Saime Bilhan saime.bilhan55@gmail.com
Yazdır
Yazıyı Büyüt Yazıyı Küçült
Gelinim / Kızım / Burcum

Üçüncü kür sürecinde sıkıntılı geçen ilk iki haftanın ardından Rahime ablamın İstanbul’daki evine gittik. Dördüncü kürün başlamasına bir hafta kalmıştı. Biz o haftayı her düşünceden, her sıkıntıdan, kısacası her şeyden uzakta geçirmeyi kararlaştırmıştık.

***

Ablam gönülden ve içten tavırlarıyla bana yardımcı olmaya çalışıyordu. Sözünü ettiğim bir haftalık sürede onunla İstanbul’da gayet güzel günler geçirdik. İnanır mısınız bazen öyle anlarım oldu ki hasta olduğumu dahi unuttum. Sağlıklı, neşeli, gülen ve üreten bir görüntü sergilemeye başladım. Adeta yeniden doğmuş gibiydim! Yahut her şeye yeniden başlamış gibi…

Bu bir haftalık sürede yaşadığım duygu değişimlerini ve içimde esip duran duygu fırtınalarını anlatmakta zorlandığımı açıkça belirtmeliyim. Çünkü üzerimde biraz karmaşık bir ruh hâlinin egemen olduğunu algılar gibiydim. Bazen üzerime ağır bir karamsarlık gelip çöküyor ve yaşamanın tadı tuzu kalmıyor; bazen de bilinmeyen bir gücün desteğiyle birdenbire canlanıyordum. Bulunduğum konumu ve yüz yüze kaldığım yakama yapışan gerçekleri bir an için geri iterek yaşamak iyi geliyordu. Bu kısa sürede yaşadığım ve öz dünyamı etkisi altına alan duygu hâllerimdeki değişiklikler bazen de birbirine karışıyordu.

“Hasta olduğumu dahi unuttum!” dedim. Aslında buna tam tamına; “Hasta olduğumu dahi unuttum,” demek yanlış olur; “Hastalığımla birlik olup onunla yaşamayı öğrendim” demek daha doğru olur. Evet evet, bu daha doğru!.. İnsanız işte! İnsan zamanla her şeye alışıyor!.. Önceleri aklınızın ucundan geçirmediğiniz, olmaz dediğiniz ve hiçbir zaman kabullenemeyeceğinizi sandığınız durumlar gerçekleşince durum tam tersine dönüyor, her şey değişiyor. Onlarla yüz yüze geldiğinde, “olmaz,” dediklerinizin olabileceğini anlıyorsunuz… Ve zaman karşınıza dikiliyor. Siz acılar içinde kıvranırken bir dakikası bir ömür mesabesinde olan ve geçip gitmek nedir bilmeyen zaman, bir bakmışsınız ki tamamen tarih olmuş, hatta unutulmaya yüz tutmuş. Zamanla ilgili asıl düşüncelerimi ilerideki yazılarımda sizlere iletmeye çalışacağım. Şu kadarını belirtmekle yetinmeliyim ki sabır gösterme becerisinde olmak bir hazine değerindedir. Sabrın altın kulpuna yapışırsanız altından kalkamayacağınız yük olmayacaktır.

***

İstanbul iyi gelmişti bana. Bir haftalık süre içinde kendimi tamamen toparladım. Mide bulantılarım yok denecek kadar azaldı.

İstanbul’da olduğum sürece; eşim, çocuklarım, ağabeyim, kardeşlerim ve dostlarım her gün arayıp halımı hatırımı sorarak her an yanımda olduklarını hissettiriyorlardı. Tabii ki bunlar yüksek moralli olmamda önemli katkı sağlıyordu. Sizin dışınızda birilerinin sizi sahiplenmesi ve sizinle ilgilenmesi çok önemli ve tanımlanması zor güzel bir olgudur. Gerçek sahibimiz ve efendimizin Allah olduğu bilinciyle bunları söylüyorum. Allah’ın yanına hiçbir varlığın konamayacağı ve hiçbir şeyin Allah’la kıyaslanamayacağı inancıyla söylediklerimin yanlış anlaşılmamasını istirham ediyorum.

Evet, sahiplerinizin olduğunu bilmek. “Yalnızım, itilmiş kakılmışım, sevenim yok” türünden insanı insanlığından soğutan duygulardan uzak olmak büyük bir mutluluk kaynağıdır. Bu kaynağa doğru akıp giden ırmak suyunun akışına kendinizi bırakma becerisi gösterebilirseniz önünüzde yeni bir kapı açılıyor. Başınızı çevirip o kapının derinliğine bakışlarınızı yönlendirdiğinizde iç dünyanızı yalayıp duran ılık ve tatlı bir yelin esintisini hissediyorsunuz. Sizi sahiplenmek, size destek olmak ve ellerinden geldiğince size yardım etmek için toplanmış insan kalabalığını görüyorsunuz. O kalabalıkta fedakâr ve vefakâr dostlarınızın, yakınlarınızın; kısacası sizi sevenlerin özverili bakışlarının üzerinizde yoğunlaştığını bizzat algılıyorsunuz. Gördüğünüz tablodan gözleriniz yaşarıyor ve yaşadığınıza şükrediyorsunuz. Bir daha anlıyorsunuz ki onların size sunduğu desteğin değeri hiçbir şeyle ölçülemez!..

Bundan daha güzel mutluluk olur mu?

***

Bu arada şunu da çok iyi anladım ki, moralimizi yüksek tutmak için, sürekli hastalıklardan, sıkıntılardan bahseden insanlar yerine, bize kendimizi iyi hissettiren insanlarla vakit geçirmek, gülmek, gülümsemek vücudumuzun ve ruhumuzun ihtiyaç duyduğu vitamin gibidir.

***

Kemoterapinin İkinci Küründen itibaren hiç yanımdan ayrılmayan Rahime ablam, kızının rahatsızlığı nedeniyle Dördüncü Kürün ikinci haftasında İstanbul’a gitti. Beşinci Kürde Gelinim/Kızım/Burcu’m yanımda olacak. Şimdiye kadar yaklaşık üç aylık tedavi süreci boyunca yalnız başıma kaldığım hiç olmadı. Yanımda hep eşim, çocuklarım, kardeşlerim ve akrabalarım vardı. Onlar sayesinde yalnızlık çekmedim. Allah; eşimden, çocuklarımdan, kardeşlerimden ve akrabalarımdan binlerce kez razı olsun.

***

Gelinim/Kızım/Burcum tedaviye başladığım ilk günden itibaren bir gün dahi ara vermeden beni hep aradı. Her aradığında bana moral ve güç vermek için elinden geleni yaptı. Öyle günler oldu ki bir değil birkaç kez aradı. Kendisi Bursa dışında olmasına rağmen bana hep yanımdaymış gibi hissettirdi. Hatta birkaç defasında farkında olmadan “Burcum lütfen bana bir bardak su verir misin?” dediğim dahi oldu.

Burcum, sadece halımı hatırımı sormakla kalmıyor, aynı zamanda çevresinde kanser hastalığına yakalanan insanlarla veya hasta yakınlarıyla tek tek görüşüp tedavi süreçleriyle ilgili bilgiler toplayıp bana aktarıyordu. Her hastanın bu süreci aşağı yukarı aynı şekilde yaşadığını, çektikleri acı ve sıkıntıların sonunda sağlıklarına kavuştuklarını ve bunun normal bir süreç olduğunu anlatıyordu. Öyle bir anlatış şekli ve yöntemi vardı ki o anlatmaya başlayınca karşımda usta bir psikolog varmış sanırdım.

İnandırıcı, telkini kuvvetli ve hepsinden önemlisi sevgi dolu sözcükleri bana tahminimin ötesinde moral verirdi. Kanser hastalığının diğer hastalıklardan çok farklı olmadığını, iyi bir tedavi sonrasında tüm hastaların sağlıklarına kavuştuklarını ve eskisi gibi normal yaşamlarına devam etmeye başladıklarını anlatırdı. O anlatırken adeta anlattığı hastaları gözümle bizzat gördüğüm sanısına kapılır ve kısa bir süre sonra sağlıklarına kavuştuklarına bizzat tanık olduğumu sanırdım. Hani derler ya! Yemin etsem başım ağrımaz, diye. Aynen işte ben de diğer kanser hastalarının yaşadığı tüm süreçleri gözlemlemiş gibi olurdum.

Burcum sözlerinin sonunda: “Anne bak göreceksin! Sen asıl bundan sonra en güzel günlerini yaşayacaksın. O güzel günler senin bir an önce iyileşmeni bekliyor. Sen iyileşir iyileşmez hayatının akışı değişecek ve şimdiye kadar yaşamadığın kadar güzellikleri yaşayacaksın!” derdi.

O anlattıkça anlattıkları sanki gözlerimin önüne gelir dans eder dururlardı.

En moralsiz olduğum zamanlarda dahi anlattıklarıyla bana can veriyordu. Ruhumun derinliklerinde saklı kalan ve öldü sandığım duygularıma can veriyordu sanıyordum. Öyle güzel anlatırdı ki en moralsiz olduğum, acılar içinde kıvrandığım, mide bulantısı ve baş dönmelerimle başa çıkamadığım günlerimde moral depoluyordu bana. Ben de değişik ve anlatmakta zorlanacağım bir duygu hâline bürünüyordum.

***

Şimdi sakin kafayla düşünüyorum da ne denli şanslı olduğumu bir daha vurgulamak istiyorum.

Bir daha bir daha…

Gerçekten kendimi çok şanslı biri olarak görüyorum. Öyle ki başkalarına haksızlık yaptığımı sanacak ölçüde kendimi kaptırdığım bu güzel duygulardan neredeyse utanır oluyordum. Tüm bunlar Allah’ın bana bir lütfudur.

Yakalandığım ve acılarını bizzat yaşadığım bu hastalığa yakın çevremde yakalananların var olduğunu biliyorum. Üstelik kanser hastalığına yakalanıp anlatmaya çalıştığım türden sıkıntılı süreci tek başına yaşamak zorunda olanların var olduğunu da biliyorum.

Yalnızlık başlı başına bir derttir, bir sorundur ve çözüme kavuşması gereken girift yaşamı tehdit eden bir olgudur. Herhangi bir hastalığa yakalanmadan sadece yalnızlık belasıyla baş göz olanlar için yalnızlık kara bir buluttur.

Yalnızlık Allah’a mahsustur. Rabbim hiçbir zaman kimseyi yalnız başına bırakmasın. Hele hele yalnız olup da kanser hastalığına yakalanmayı Allah’ım kullarına yaşatmasın. Zor, hem de ne zor!..

***

Ancak sizi sevenlerle birlikte olduğunuzda çok şey değişiyor. Bir tuhaf oluyorsunuz. Ağırlıklar hafifliyor, zorluklar kolaylaşıyor, acıların şiddetinde yumuşama başlıyor ve çok da etkilenmiyorsunuz hastalıkların yan etkileriyle…

***

Son zamanlarda yanımdan bir an bile ayrılmayan Gelinim/Kızım/Burcum başta olmak üzere bana yalnızlık nedir yaşatmayan, beni hep destekleyen tüm yakınlarım, dostlarım ve sevdiklerime sonsuz teşekkürler.

Saime Bilhan

https://www.sislioda.com
Etiketler:
Gelinim/Kızım/Burcum hastalık ve destek sahiplenmek yalnızlık
Paylaş Tweetle Paylaş Paylaş Paylaş

Yazarın Diğer Yazıları

Unutulmayan İyilik… Yıl 1978. Zor, çok zor ama çok zor bir yıldı o yıl!.. Etim, kemiğim, kanım, canım, ...
Unutulmayan İyilik…
BİR SAATLİK ÖMÜR O sabah da diğer günler gibi sıradan bir gündü. Ev hanımları için hiç değişmeyen sabah ko...
BİR SAATLİK ÖMÜR
NASİBE!.. Sözlerime, merhum Mehmet Akif'in, "Bir gece" şiirindeki şu mısralarla başlamak istedim. İ...
NASİBE!..
Bir Kumruyla Söyleşi Hastalığın amansız pençesinde kıvranan yaşlı kadın pencereden dışarıya bakıyordu. Yakında...
Bir Kumruyla Söyleşi

Yorum Yazın

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

Kullanıma İzin Verilen HTML Kodları : <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>

Renkli Deneme

Çizgi’m Bilmek İstiyorum Unutulmayan İyilik… BİR SAATLİK ÖMÜR Mevlana’dan Deyişler
  1. Çizgi’m Çizgi’m
  2. Bilmek İstiyorum Bilmek İstiyorum
  3. Unutulmayan İyilik… Unutulmayan İyilik…
  4. BİR SAATLİK ÖMÜR BİR SAATLİK ÖMÜR
  5. Mevlana’dan Deyişler Mevlana’dan Deyişler

En Son Haberler

Çizgi’mAsgari Ücret fiyaskosu, Emekli Yılının belleğimde yerleşen korkusu, Aile Yılı......
Çizgi’m
Bilmek İstiyorumYaşım onbeş, Herkesle kardeş kardeş, Özgürce yaşamak istiyorum. Düşüncelerim beni......
Bilmek İstiyorum
Unutulmayan İyilik…Yıl 1978. Zor, çok zor ama çok zor bir yıldı......
Unutulmayan İyilik…
BİR SAATLİK ÖMÜRO sabah da diğer günler gibi sıradan bir gündü. Ev......
BİR SAATLİK ÖMÜR
Mevlana’dan DeyişlerEy altın sırmalı giysiler giymeye, altın kemerler takınmaya alışmış adam,......
Mevlana’dan Deyişler
  • Seri İlanlar
  • Firma Rehberi
  • Güncel
  • Manşetler
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Spor
  • Politika
  • Yaşam
  • Şiir
Sitemizde yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.. Görüş ve önerileriniz için info@sislioda.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.
Copyright © 2016 - Sislioda Her Hakkı Saklıdır.

Tasarım ve Programlama: Ajans5.Net