• Çizgi’m
  • Bilmek İstiyorum
  • Unutulmayan İyilik…
  • BİR SAATLİK ÖMÜR
  • Mevlana’dan Deyişler
  • KIBRIS Gazisi E.P.Kd.Alb.Niyazi KÜLAHLI’ya-1 “””””””
  • NASİBE!..
  • Daha da Sarıl Bana, Bırakma Beni…
  • ULUSLARARASI BAŞARI GÖRMEZLİKTEN GELİNEMEZ!..
  • Cumhuriyete Saldırılar Bitmedi, Bitmeyecek…
  • Bir Zamanlar Kahramandı!.. Meğer…
  • Bir Kumruyla Söyleşi
  • Çok Şükür Değiştim dedi ve Lefkoşa Büyükelçisi Oldu
  • İlah Olmadı Put da Olmadı Allah’ın Kuluydu…
  • Çocuk acılar içinde.
  • Üye Ol
  • Üye Girişi
    • Anasayfam Yap
      • Sitene Ekle
      • Amacımız
      • Künye
      • İletişim
Sislioda
    •  
    • Anasayfa
  • Güncel
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Spor
    • Canlı Sonuçlar
    • İstatistikler & Puan Durumu & Fikstür
  • Politika
  • Şiir
  • Sağlık
  • Teknoloji
  • Yazarlarımız
  • Seri İlanlar
    • İlan Ekle
  • Firma Rehberi
    • Firma Ekle
20.06.2025 00:44:03
  • Kültür Sanat
  • Magazin
  • Gazeteler
  • Video Galeri
  • Foto Galeri
sislioda.com Bizi Facebook'dan takip edin
sislioda.com Bizi Twitter'dan takip edin
Anasayfa » Dünya
Saime Bilhan

Kemoterapiye Başlamak…

Eklenme Tarihi: 21 Kasım 2021 Pazar
Eklenme Saati: 19:03
Okunma Sayısı: 365
Tweetle
Saime Bilhan saime.bilhan55@gmail.com
Yazdır
Yazıyı Büyüt Yazıyı Küçült
Kemoterapiye Başlamak…

Bugün kanserin ilaçla tedavisi olan kemoterapinin 7’nci günündeyim. Yedi günlük savaşın sonrasında aylarca yatalak kalıp yavaş yavaş iyileşmeye başlayan biri gibiyim. Gücüm zayıf, içim hâlâ titremekte ve ara sıra kalp atışlarım hızlanmakta…

***

Kanser sözcüğünde insanları ürperten ve ürküten bir hava olduğunu çoktandır biliyordum. Daha doğrusu bunun çok sayıda örneklerine tanık oldum. Kimsenin ağzına almak istemediği bir sözcük. Uzak durulan, yakınına sokulmaktan kaçınılan ve hep çevresinde dolaşılan bir sözcük.

Kişisel olarak kanser sözcüğünün bende oluşturduğu algı, düşüncelerimde hatta ruhumda meydana getirdiği etki pek tanıdık gelmiyor. Belki toplumsal algıdan etkilenmiş olabilirim! Bu sözcükte insana itici gelen, soğuk, tırmalayıcı, batıcı ve bir girdabın içinde fırdolayı dönüp duran bir şeyler var. Onu dört yanımda dolanıp duran ve bedenimi iğneleyen bir düşmana benzetiyorum. Üstelik kanımda dolaşıp duran sinsi bir düşmana…

***

Her şeye rağmen kanser sözcüğünden kaçmanın doğru bir yaklaşım olmadığı kanısındayım. Tamam, düşmanımız olabilir ama yenemeyeceğimiz bir düşman asla değil. Sonuç olarak bir hastalık işte!.. Kaldı ki bilimsel alanda hızla ilerleyen çalışmalar ve baş döndürücü boyutlarda değişip yenileşen teknoloji sayesinde tedavisinde başarı oranı giderek yükselen bir hastalık. Bir gün gelecek bu hastalığın birkaç günlük tedaviyle ortadan kalkacağına inanıyorum. Bu nedenle insanları korkutmanın, üzüntü fırtınasına kaptırmamın anlamı yok ki! Her neyse amacım size kiminle savaşa tutuştuğumu açık yüreklilikle anlatmak ve olabildiğince bu hastalığı size tanıtmak…

İyice bilinmesini isterim ki kanserle savaşmaya, üstelik başarmaya kararlıyım. İçimde onu yeneceğime ilişkin büyük bir direnç ve inanç var. Yüce Allah’ım beni Fussilet Suresi 49. ayette geçen “…başına bir kötülük geldiğinde büsbütün ümitsiz ve karamsar…” olanlardan eylemesin.

Allah’ın yarattığı her şer ve musibette hayır olanı görmek, görmeye çalışırken de o musibetten kurtulmaya çalışmak için üzerimize düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmek hepimizin önceliği olmalı diye düşünüyorum.

***

Geldiğim aşamada kanser hastalığının ilaçla tedavisine, yani kemoterapiye başlamış bulunmam umutlarımı kamçıladı. Kemoterapi uygulamasının hastaya yaşattığı sıkıntıların yanında onun umutlarını yeşerten sığınılacak bir yuvayı andırdığını belirtebilirim. İlaçların kanserli hücreleri yok etmeye, büyümelerini engellemeye, çoğalmalarını durdurmaya önemli katkıları olduğu söylendi. Ayrıca tedavi sonrası, kanserli hücrelerin nitelik ve özellikleri ile etkileri konusunda yetkililerin işine yarayacak çok önemli bilgiler toplanabiliyormuş.

***

Seruma karıştırılmış ilaçlar damarımdan verilirken sessizce, damla damla kanıma karıştığı anlarda, vereceğim savaşın büyüklüğünün ayrımında olamadım. İlaçlar kanıma karıştıktan sonra bedenimde, beynimde ve ruhumun derinliklerinde etkisini birkaç gün boyunca sürdürdü. Hastalığa karşı verdiğim ve vereceğim mücadeleyi büyük bir “meydan savaşına” benzetiyorum. Böyle bir benzetme yapmamın sebebini anlayacağınızı umarım.

***

Tedavinin başladığı ilk günün akşamında bedenimdeki iç ve dış organlarıma ait tüm hücreler azim ve inançla hem kanserli hücrelerle hem de ilaçların olumsuz etkileriyle alenen savaşmaya başladılar. Gerçi beni dıştan gözlemleyenler verdiğim savaşın sessiz geçtiğini sanabilirlerdi ama korkunç bir savaşa girdiğimin bilincindeydim. Yaşadığım zorlukları ve sıkıntıları özetle anlatmam gerekirse:

Savaşın ilk üç günü gerçekten çok zorlu geçti.

Kemoterapi aldığım ilk gün, üç-dört saat hiçbir şey hissetmedim. Sonrasında bulantı başladı. Sık aralıklarla vücuduma giren ateş topları sanki başımda toplanıyordu. Bu ateş basmaları birkaç gün gece gündüz devam etti. Başımın üst kısmı zonkluyordu adeta. Aynen tokmağın davula indikçe davulun derisindeki titreşime benzer titreşimler hissediyordum. Güm güm sesleri ve titreşimler…

Daha önce bende var olan baş ağrılarımla iş birliği yapmışlar gibi ikisi hatta üçü birden yükleniyordu. İnsafsız ve acımasızca süren bu ağrılarım hemen hemen hiç kesmeden devam etti bir hafta boyunca. Bir seferinde banyodaki aynaya baktığımda kendimi tanıyamadım. Yüzüm kıpkırmızıydı! Başımdaki ateş kafatasımdan içeri girememiş olacak ki yüzüme vurmuş ve beni tanınmayacak şekilde kıpkırmızı hâle getirmişti!

Bu arada yavaş yavaş dermanımın azaldığını ve kanımın çekildiğini hissediyordum. Bir de sanki ağzımın içi, tadı korkunç derecede kötü olan bir sıvıyla kaplanmıştı. Bu his bir hafta boyunca gitmedi. Sevdiğim yemeklerin tadı bile yitip gitmişti!.. Bir haftadan sonra yavaş yavaş ağzımdaki kötü tat kayboldu. Nihayet ağzımın tadına kavuşmuş oldum. İlk günlerde konuşmaya, sesimi çıkarmaya mecalim olmuyordu. Güç ve takat gibi kavramlar bana yabancı geliyordu. Ancak Allah’ıma binlerce şükür olsun ki bir hafta sonra bu olumsuzlukların hepsi yavaş yavaş kayboldu…

Tedavinin başında gücüm ve direncim her geçen gün biraz daha azalıyordu. Mide bulantısı, baş ağrısı ve bakışlarımda fersizlik yakama yapışmıştı. Parmağımı kımıldatamadığım, göz kapaklarımı aralayamadığım anlar oldu, ama hiçbir şekilde bırakmadım savaşı. Beynimin tüm bölümleri elbirliğiyle organlarıma ve hücrelerime pes etmediğimi, asla pes etmeyeceğimi iletmek için ne gerekiyorsa yapıyordu. Anlayacağınız tüm bedenim ve aklım büyük bir uyum içinde savaşıyorduk. Her savaşçı gibi yorulduğum, gücümü yitirdiğim anlarım olsa da durmak, bıkmak ve tökezlemek benim için asla söz konusu olamazdı, olmadı da…

Aklım, durmamam gerektiğini, zayıf düşen bedenimi güçlendirmenin yollarını bulmak zorunda olduğumu tekrarlayıp duruyordu. Sık aralıklarla yediğim yemeği bir defasında çıkardım. Aman Allah’ım o ne korkunç ızdırap!

Olsun! Varsın istediği acıyı versin, nefes aldığım süre mücadele azmimi kaybetmeyecektim. İyice zorlanıp dayanamayacağımı sandığım anlarda bile pes etmemeye kararlı olduğumu kendi kendime vurgulayıp duruyordum.

Güçlenmem gerektiğini, yatağa yapışmak yerine ayağa kalkmamın daha yararlı olacağını düşünerek verdiğim savaşı sürdürdüm. Zorlansam da dönen başım zonklasa da gözlerim kararsa da yitip giden gücümü kazanmak için amansız bir mücadele veriyor ve asla pes etmemem gerektiğini durmaksızın kendime telkinlerde bulunuyordum…

Bütün bunlar olurken, acıkmayı beklemeden sık sık yemek yemeye bol su içmeye gayret ediyordum. Olabildiğince katı yemekler yemeye; yağlı, şekerli ve kızartma türü yiyeceklerden uzak durmaya çalıştım. Balkona çıkarak derin derin soluyup bol bol oksijen aldım. Temiz hava iyi geliyordu. Yaptığım nefes alma egzersizlerinin faydasını çok gördüm. Tabii ki ağır ağır ve hızlanmadan yaptığım eksersizleri kastediyorum.

Kırmızı et, tavuk, balık ve yumurta yediğim de oluyordu. Biraz zorlanıyordum ama… Su, ayran, bitki çayı içmeye gayret ediyordum.

***

Size dostça bir sır vermek istiyorum:

Şimdi ben hastalığımı bir fırsata çevirmeye çalışıyorum. Ve bol bol yazıyorum. Yoksa imkânı yok sizlere bu kadar yakın olup bu kadar sık görüşme fırsatını bulamazdım.

Elbette tüm bunları yalnız başıma yapmadığımı tahmin etmişsinizdir. Çocuklarım ve eşim bir an olsun beni yalnız bırakmadılar. Onların ve diğer dostlarımın bana verdiği inanılmaz desteği bir sonraki yazımda anlatacağım…

Saime Bilhan

https://www.sislioda.com
Etiketler:
ilaçla tedavi Kanser Kemoterapi pes etmemek savaşmak
Paylaş Tweetle Paylaş Paylaş Paylaş

Yazarın Diğer Yazıları

Unutulmayan İyilik… Yıl 1978. Zor, çok zor ama çok zor bir yıldı o yıl!.. Etim, kemiğim, kanım, canım, ...
Unutulmayan İyilik…
BİR SAATLİK ÖMÜR O sabah da diğer günler gibi sıradan bir gündü. Ev hanımları için hiç değişmeyen sabah ko...
BİR SAATLİK ÖMÜR
NASİBE!.. Sözlerime, merhum Mehmet Akif'in, "Bir gece" şiirindeki şu mısralarla başlamak istedim. İ...
NASİBE!..
Bir Kumruyla Söyleşi Hastalığın amansız pençesinde kıvranan yaşlı kadın pencereden dışarıya bakıyordu. Yakında...
Bir Kumruyla Söyleşi

Yorum Yazın

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

Kullanıma İzin Verilen HTML Kodları : <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>

Renkli Deneme

Çizgi’m Bilmek İstiyorum Unutulmayan İyilik… BİR SAATLİK ÖMÜR Mevlana’dan Deyişler
  1. Çizgi’m Çizgi’m
  2. Bilmek İstiyorum Bilmek İstiyorum
  3. Unutulmayan İyilik… Unutulmayan İyilik…
  4. BİR SAATLİK ÖMÜR BİR SAATLİK ÖMÜR
  5. Mevlana’dan Deyişler Mevlana’dan Deyişler

En Son Haberler

Çizgi’mAsgari Ücret fiyaskosu, Emekli Yılının belleğimde yerleşen korkusu, Aile Yılı......
Çizgi’m
Bilmek İstiyorumYaşım onbeş, Herkesle kardeş kardeş, Özgürce yaşamak istiyorum. Düşüncelerim beni......
Bilmek İstiyorum
Unutulmayan İyilik…Yıl 1978. Zor, çok zor ama çok zor bir yıldı......
Unutulmayan İyilik…
BİR SAATLİK ÖMÜRO sabah da diğer günler gibi sıradan bir gündü. Ev......
BİR SAATLİK ÖMÜR
Mevlana’dan DeyişlerEy altın sırmalı giysiler giymeye, altın kemerler takınmaya alışmış adam,......
Mevlana’dan Deyişler
  • Seri İlanlar
  • Firma Rehberi
  • Güncel
  • Manşetler
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Spor
  • Politika
  • Yaşam
  • Şiir
Sitemizde yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.. Görüş ve önerileriniz için info@sislioda.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.
Copyright © 2016 - Sislioda Her Hakkı Saklıdır.

Tasarım ve Programlama: Ajans5.Net