Onurumuz, gururumuz ve bağımsız yaşamanın doyumsuz tadını içten bir hazla yaşadığımız 23 Nisan’a ulaşmanın sevincini yaşıyoruz. Bugün, ulusal bağımsızlık yolunda tam 100 yıldır dimdik ve kararlı adımlarla yürüdüğümüzün kanıtlandığı gündür. Giderek güçlenen Türk Ulusu’nun insanlık dünyasına yeni değerler kazandıracağının muştusunun verildiği muhteşem bir gündür.
Bugün, “Bağımsızlık benim karakterim,” diyen büyük insanın; azim, kararlılık, inanç ve üstün dehasının dünya tarihine kazandığı gündür.
Hepimizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.
***
Türk Ulusu’nun en görkemli zaferlerinden birinin kazanılmasına başlangıç yapılan bu gün sevinçliyiz ve gururluyuz ama bu ulusa ihanet edenlerin de bulunduğunu unutmuyoruz.
Bu ihanette hâlâ ısrarlı olanlar elbet tarih sahnesinden silinecektir. Hak ettikleriyle karşılaşacaklardır. Değerbilmezlerin boy salıp sinsice sağa sola koşuştururken bu kutlu güne kavuşmuş olmalarından utanıp yüzleri kızarmayacak mı?
Bağımsızlık nedir, özgürlük nedir dendiğinde ihanetin en katmerlisini sergileyenlerin çıkar hesapları elbet alt üst olacaktır. “Keşki Yunan kazansaydı,” diyen sefil, gafil ve ihanet sevdalıları bugünün değerini bilmeyebilirler. Ama biz 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın yüzüncü yılını sevinç ve kıvançla anarken coşkuluyuz, kabımıza sığmayacak denli fıkır fıkır her yanımız.
***
Belki evlerimizden dışarı çıkamıyoruz. Ama içimizde fokurdayıp duran gurur dolu sevincimiz bu günü onurla ve hakkıyla anmamıza asla engel değil. Koronavirüs belası bizleri evde kalmaya zorlamış olabilir. Ama inanıyoruz ki bize ve tüm insanlığa çok şey de öğretmiştir.
Özgürlüğün doyumsuz hazzının tadını algılamamıza katkıda bulunmuştur.
Bağımsızlığın bulunmaz bir nimet olduğunu başımıza vura vura anlatmıştır.
Sağından solundan tırtıklanan egemenliğin insanlara sadece tutsaklık sunacağını defalarca tekrarlamıştır.
Ve başımıza gelen musibetlerden korunabilmemiz, onları yenebilmemiz için mutlaka ama mutlaka birlik ve beraberlik içinde yaşama arzusu ve kararlılığında olmamız gerektiğini açıkça göstermiştir.
***
İçimizde 23 Nisan coşkusu kıpırdayıp dururken komşumuzla yaptığımız balkon sohbeti sırasında dedi ki: “İnanın her an defalarca soluyup durduğum şu havanın bu denli nefis bir şey olduğunun yeni farkına vardım! Evet, tertemiz bir havayı solumanın ne denli değerli ve bulunmaz bir nimet olduğunu yeni yeni anlamaya başlar oldum. Her şeyi bırakınız, bize sadece bu tertemiz havayı özgürce soluma imkânı veren atalarımıza binlerce teşekkür ve saygı borçluyuz…”
***
Elbet içimizde burukluk var. Dışarı çıkıp sağa sola koşuşturmak ve coşkumuzu aynı sevinci duyanlarla paylaşmak isteğiyle yanıp tutuşuyoruz. Belki umarsız durumdayız, ama hepten de elimiz kolumuz bağlı değil, kimse ağzımızı da tıkamıyor. En azından balkonlardan ellerimizi kollarımızı sallayıp sevinç nidalarıyla bağırıp çağıracağız. Evlerimizde Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı coşkuyla kutlayacağız.
23 Nisan coşkusunun sadece çocukları coşturup onları sevindireceğini sanırdık. Ama gördük ki içimizdeki çocuk henüz yaşıyor. Ulusal onurun ne demek olduğunu sindire sindire aynen hava gibi içimize çekmek isteriz. Bugünün yüreklerimizde kaynayıp duran coşkunluğunu ve yaşadığımız hazzı bizden sonrakilere mutlaka iletmeliyiz.
***
Uluslararası ilişkilerde itilen kakılan değil en azından eşit ve onuruyla yaşayan bir ulus olmanın gururunu bize yaşatanlara minnet borcumuz ödenemez. Ulusal egemenliğin hücrelerimizde boy saldığı bu güne başlangıç yapan başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm büyüklerimize içten ve derin saygılarımızı sunuyoruz.
Yüce Allah onların ruhlarını şad eylesin, yerlerini ve duraklarını cennet eylesin.
Hüseyin Yeğin
https//www.sislioda.com
Anasayfa
