Tuzumuz Kokmaya mı Başladı?‎

Yargıda olup bitenlere bakıyoruz.
Ürperiyoruz!
Olacak şey değil!..
Bir İş Mahkemesinde Hakim duruşmayı bırakıp avukatın etek boyunun kısalığına kafayı takmış.
Avukatın uzun cübbesinin arasından görmeye çalıştığı ETEK BOYU onun için daha önemli olmalı.
Kendisine taraftar toplamak için karşı taraf avukatlara soruyor:
“Etek çok kısa! Mevzuata ve örfe uygun değil, öyle değil mi?”
Avukatların cevabı kısa ve kesin:
“Hukuka ve örfe gayet uygun.”
***
Hakim:
“Avukatların değerlendirmeleri farklı olabilir.” diyor ve kendi görüşünde/yanında olacağını umduğu kendi yazı işleri müdürünü çağırıp onun yanında cep telefonuyla avukatın eteklerini gösteren fotoğrafını çekmek istiyor.
Söylenecek söz bulmakta zorlanıyoruz.
Olacak şey değil.
Düşünebiliyor musunuz?
Hangi yüzyıldan kalan bir anlayıştır bu?
Böyle bir girişimde bulunmayı kendisinde hak olarak gören anlayışın yetkili makamlara gelmiş olmasının vahametini düşünebiliyor musunuz?
Avukat izin vermiyor. Diğer avukatlar da müdahale ediyor.
Ama hakim kararlı.
Olan biteni biraz eksik de olsa duruşma tutanağına yazıp imzalıyorlar.
***
Davaya gelince:
Hakim bir sonraki duruşma için 4 ay sonrasına gün veriyor.
Belli ki onun umurunda olan davadan çok ETEK BOYU…
***
Olacak şey değil!
Bize bir şeyler olmuş.
Yoksa TUZUMUZ KOKMAYA mı başladı?
***
Bu olayda tek teselli; avukatların toplu ve etkili harekete geçmesi, İstanbul Barosu ile Türkiye Barolar Birliğinin kısa zamanda gerekli girişimlerde bulunması, Hakimler ve Savcılar Kurulunun harekete geçirilmesi ve hakimin görevden uzaklaştırılmasını sağlamaları olmuştur.
***
Gidiş korkulu.
Çirkin ve kaygı dolduruyor içimize.
***
Bu ülke bizim.
Bu ülkenin yargısı da bizim.
Biz bu yargıyla ayakta durmak zorundayız.
Öyleyse artık gereken yapılmalıdır.
Gecikirsek her şey bitmiş olacaktır.
Yargının bu hâle gelmesinden başta iktidar olmak üzere hepimiz sorumluyuz.
Yargı bu hâle gelinceye dek susmuşsak elbet hepimiz sorumluyuz.
Yargı için birlik olup harekete geçmenin tam zamanı…
 
Hüseyin Yeğin
 
sislioda.com