• Çizgi’m
  • Bilmek İstiyorum
  • Unutulmayan İyilik…
  • BİR SAATLİK ÖMÜR
  • Mevlana’dan Deyişler
  • KIBRIS Gazisi E.P.Kd.Alb.Niyazi KÜLAHLI’ya-1 “””””””
  • NASİBE!..
  • Daha da Sarıl Bana, Bırakma Beni…
  • ULUSLARARASI BAŞARI GÖRMEZLİKTEN GELİNEMEZ!..
  • Cumhuriyete Saldırılar Bitmedi, Bitmeyecek…
  • Bir Zamanlar Kahramandı!.. Meğer…
  • Bir Kumruyla Söyleşi
  • Çok Şükür Değiştim dedi ve Lefkoşa Büyükelçisi Oldu
  • İlah Olmadı Put da Olmadı Allah’ın Kuluydu…
  • Çocuk acılar içinde.
  • Üye Ol
  • Üye Girişi
    • Anasayfam Yap
      • Sitene Ekle
      • Amacımız
      • Künye
      • İletişim
Sislioda
    •  
    • Anasayfa
  • Güncel
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Spor
    • Canlı Sonuçlar
    • İstatistikler & Puan Durumu & Fikstür
  • Politika
  • Şiir
  • Sağlık
  • Teknoloji
  • Yazarlarımız
  • Seri İlanlar
    • İlan Ekle
  • Firma Rehberi
    • Firma Ekle
20.06.2025 12:02:39
  • Kültür Sanat
  • Magazin
  • Gazeteler
  • Video Galeri
  • Foto Galeri
sislioda.com Bizi Facebook'dan takip edin
sislioda.com Bizi Twitter'dan takip edin
Anasayfa » Genel
Saime Bilhan

Detaylı Anlatmak Neymiş? ‎

Eklenme Tarihi: 21 Mayıs 2018 Pazartesi
Eklenme Saati: 11:17
Okunma Sayısı: 318
Tweetle
Saime Bilhan saime.bilhan55@gmail.com
Yazdır
Yazıyı Büyüt Yazıyı Küçült
Detaylı Anlatmak Neymiş? ‎

Oldu bitti yağmurun yağmasından büyük zevk alırım. Huzur duyarım, rahatlarım!.. ‎

Yağmurun yağarken çıkardığı sesteki ahengin benzerini başka bir şeyde hiç duymadım. Olağanüstü bir ritmi vardır. ‎Yorgunsam yorgunluğumu, sıkıntılıysam sıkıntılarımı anında alıp götürür… ‎

***

İstanbul’dan Bursa’ya yolculuk için bilet alırken gişedeki görevli: ‎

‎”En önden 2 numarayı veriyorum,” deyince sevindim.‎

Otobüsün kalkmasına henüz 15 dakika vardı. Çisenti hâlinde hafif hafif yağan yağmurun altında ‎ıslanırken az sonra yapacağım yolculuğun keyfini şimdiden çıkarmaya başlamıştım bile. Islanacaktım ‎ama öyle sırılsıklam değil. Bir yandan da yağan yağmuru seyrederken huzurlu bir yolculuğun hayalini ‎kuruyordum. ‎

Yeterince ıslandığımı, hatta biraz üşüdüğümü hissettiğimde otobüse bindim. Yerime oturmak için acele ‎etmiyordum. Nasıl olsa biraz sonra koltuğuma yaslanıp yolculuğun tadını çıkarmaya başlayacaktım. ‎

Yerime oturdum, kendimi huzurlu bir yolculuğa hazırlayayım demeye kalmadan karşı çaprazımda ki ‎genç bayanın yüksek sesle yaptığı telefon konuşması kulaklarımı tırmaladı. ‎

Bir yerde mülakat sınavından geçmiş.‎

Anlatırken heyecanlıydı. Yaşadıklarını en ince detayına kadar anlatıyordu. ‎

İçeriye nasıl girdiğinden adımlarını nasıl attığına varıncaya kadar…‎

Sınavda heyecanlı değilmiş. Tam aksine kendisinin bile ummadığı ölçüde çok sakinmiş. Sıralamasının çok ‎yüksek olmasından bile korkmuyormuş. Dizi dizi sıralanan zarflara bakmış önce. Bu zarflardan birini ‎çekecekmiş. Her ne hikmetse çok sevimli görünmüş zarflar kendisine. Çok da güzel duruyorlarmış. ‎

Komisyonda ki hocanın verdiği güven duygusunu minnetle anlattı. Hoca buna: “Yüz üzerinden ‎doksan sekiz alırsın,” demiş. Garantiymiş… ‎

Sorularla ilgili hiç sorun yaşamamış. Hatta sorun yaşamak bir yana sınav sırasında gülmüş. Ama ‎dayanamadığından gülmüş. Aslında gülmek istemiyormuş fakat bir soru öyle komiğine gitmiş ki… Nasıl gülmesin? ‎Soruda diyormuş ki: ‎

‎“Sınıfa giren bir öğretmen, sınıfa nasıl girmeliymiş?” Tabii gülmekte haklıymış!.. ‎

Ondaki rahatlığı gören hocalar: ‎

‎“Şimdiye kadar mülakata gelenlerin arasında en rahat ve pozitif adaysın,” demişler. ‎

Pozitif demeleri çok hoşuna gitmiş. Sevinmiş ama içinden. ‎

Daha neler neler… ‎

‎*** ‎

Otobüs hareket etti. ‎

Az önce düşündüğüm yağmurun eşliğindeki huzurlu yolculuk allak bullak olmuştu. ‎

Çünkü genç bayan bir türlü susmuyor hâlâ anlatıyordu. ‎

Anlattıklarını duymasam o kadar rahatsız olmazdım. Ama adeta tane tane ve kulağımın dibinde ‎konuşuyormuş gibi sesi yüksek çıkıyordu. ‎

Yavaş yavaş rahatsız olmaya başladım. Sesinde hiç rastlamadığım bir tırmalayıcılık vardı. Adeta ‎kulağımın iç derisini kazıyor gibiydi. Bu benzetme size abartı gibi gelebilir ama inanın abartmıyorum. ‎

Bir ara parmaklarımla kulaklarımı tıkadım, ellerim yorulunca devam edemedim. ‎

***

Otobüs hareket edeli 20 dakikayı geçmişti ki sesindeki istek kaybolmaya başladı. Yorulmuş olmalıydı. ‎Kim bilir, belki karşısındaki de bunu dinlemekten yorulmuş olabilir, dinlemekteki isteksizliğini doğrudan olmasa bile ‎dolaylı yoldan iletmiş olabilirdi. Nihayet karşısındakine: ‎

‎“Tamam canım gelince detaylı anlatırım.” dedi telefonunu kapattı. ‎

Daha sonra detaylı anlatacakmış!.. ‎

Olacak şey değil! Acaba bir olay daha detaylı nasıl anlatılır ki? ‎

Kızgındım tabii. Otobüs gibi bir ortamda yaptığı hiç de hoş değildi. Beni ya da başka birini böylesine ‎rahatsız etmeye hakkı yok ki… Biraz kısık sesle konuşsa tahammül edilebilirdi ama böyle yüksek sesle ‎olacak şey değil!.. ‎

Neyse ki sonunda sesini kesmişti.

Başımı huzur içinde koltuğa yaslayıp yağmurla olan iletişimimi kurmaya karar verdim. Ben daha başımı ‎koltuğa yaslamadan telefonu çaldı. ‎

‎”Eyvah, dedim, mahvoldum!” Tek tesellim benzeri konuşmayı yapmaması yahut kısa süreli ‎bir konuşma olmasıydı.

Ne oldu biliyor musunuz? ‎

Hiç abartmıyorum, aynı cümlelerle olayı biraz önce anlattığı gibi bir daha anlattı. Üstelik az önceki ‎konuşmada yapamadığını bu konuşmada yaptı ve olayları DETAYLI anlattı. Adeta biraz önceki ‎konuşmasının hıncını alıyor anlattıkça anlatıyordu. Detaylı yani… ‎

Birkaç kez uyarayım, diye düşündüm ama sonra vazgeçtim. Ne olacağı belli olmazdı!.. ‎

Anlatıyordu ve ben sinirlenmeye başlamıştım. Az önce düşlediğim ve hayalini kurduğum huzurlu ‎yolculuktan eser kalmadı. Sabır, dedim içimden. Kendi kendime sabır tavsiye ediyordum. “Nasıl olsa şimdiye kadar epeyce ‎konuştu ve artık anlatacakları bitmek üzeredir.” diye düşünüyordum. Öyle öyle saniyeler, dakikalar geçti ve o anlatmaya ‎devam ediyordu. ‎

Artık yağmurlu havanın tadını çıkarmayı aklımdan kovup atmış sinirlenmeme yollarını arıyordum. ‎

Bir ara yazayım, dedim. Ancak bu şekilde sinirimi yenebilirdim. Yazdığım zamanlar her şeyi unutur ‎yazdığım konu üzerinde yoğunlaşırdım. Deyim yerindeyse kulağımın dibinde top patlasa duymazdım. ‎

Ve o genç bayan detaylı anlatıyordu anlatacak neyi var neyi yoksa bir bir… ‎

‎*** ‎

Yolculuğumuz başlayalı bir saati çoktan geçmişti. Şunun şurasında yarım saat kadar bir yolumuz ‎kalmıştı. Çok ilginç ki huzur içinde geçeceğini sandığım yolculuğum bir cehennem azabını andırıyordu. ‎

Ve bir iki dakikalığına konuşmasına ara veren genç kadın daha sonra yine konuşmaya başlıyordu. Farklı ‎bir şeyler anlatsa belki daha az rahatsız olacaktım. Ama hep aynı şey. Üstelik detaylı!.. ‎

Eminim ki o yüksek sesli telefon konuşmalarından sadece ben değil, şoför başta olmak üzere yolcuların ‎hepsi rahatsız olmuşlardır. Bayanın anlattıklarını ve sınavda geçirdiği mülakat serüvenini ezberlemeyen ‎kalmamıştır. Tabii ki verdiği rahatsızlığı her geçen saniye daha çok artırıp ilerleyen zaman içinde ‎doruklara tırmandırarak… ‎

‎*** ‎

Bir ara yerimden kalkıp giderek rahatsızlığımı belirtmeyi düşündüm ancak her nedense sonra ‎vazgeçtim. ‎

Otobüs şoförü ve görevlisinin de herhangi bir uyarıda bulunmaması garipti. ‎

Sonunda acılar içinde geçen yolculuğum bittiğinde Allah şükrettim… ‎

İşte böyle. ‎

Bir sınavın MÜLAKAT serüveniyle birlikte yolculuk yapmak zorunda kaldım. ‎

Üzülerek belirtmeliyim ki genç bayan bir öğretmen adayıydı. Onun öğretmen adayı olduğunu cümle alem ‎öğrendi. ‎

Bu arada detaylı anlatmanın ne olduğunu şaşkınlıkla öğrenmiş oldum. Detaylı… ‎Detaylı… 

‎*** ‎

Başımdan geçen olayın bende bıraktığı derin iz şu oldu: ‎

Devlet kapalı yerlerde sigara içmeye yasak getirdi. İyi de oldu… ‎

Aynı yasağın yüksek sesle konuşmalar için de getirmesinin mutlaka zorunlu olduğunu düşünüyorum. ‎

Gerçi çevresel gürültü hakkında yasa ve buna bağlı yönetmeliğin çıkarıldığını duymuştum. Ama daha ‎etkin bir uygulamayla konunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği kanısındayım. ‎

Aksi hâlde bir daha böyle detaylı bir konuşmaya tahammül edeceğimi sanmıyorum. ‎

Hepimiz insanız değil mi? ‎

Neden haklarımıza karşılıklı olarak saygılı olmuyoruz ki? ‎

 

Saime Bilhan ‎

 

sislioda.com ‎

Etiketler:
detay haklara saygı telefon yolculuk
Paylaş Tweetle Paylaş Paylaş Paylaş

Yazarın Diğer Yazıları

Unutulmayan İyilik… Yıl 1978. Zor, çok zor ama çok zor bir yıldı o yıl!.. Etim, kemiğim, kanım, canım, ...
Unutulmayan İyilik…
BİR SAATLİK ÖMÜR O sabah da diğer günler gibi sıradan bir gündü. Ev hanımları için hiç değişmeyen sabah ko...
BİR SAATLİK ÖMÜR
NASİBE!.. Sözlerime, merhum Mehmet Akif'in, "Bir gece" şiirindeki şu mısralarla başlamak istedim. İ...
NASİBE!..
Bir Kumruyla Söyleşi Hastalığın amansız pençesinde kıvranan yaşlı kadın pencereden dışarıya bakıyordu. Yakında...
Bir Kumruyla Söyleşi

Yorum Yazın

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

Kullanıma İzin Verilen HTML Kodları : <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>

Renkli Deneme

Çizgi’m Bilmek İstiyorum Unutulmayan İyilik… BİR SAATLİK ÖMÜR Mevlana’dan Deyişler
  1. Çizgi’m Çizgi’m
  2. Bilmek İstiyorum Bilmek İstiyorum
  3. Unutulmayan İyilik… Unutulmayan İyilik…
  4. BİR SAATLİK ÖMÜR BİR SAATLİK ÖMÜR
  5. Mevlana’dan Deyişler Mevlana’dan Deyişler

En Son Haberler

Çizgi’mAsgari Ücret fiyaskosu, Emekli Yılının belleğimde yerleşen korkusu, Aile Yılı......
Çizgi’m
Bilmek İstiyorumYaşım onbeş, Herkesle kardeş kardeş, Özgürce yaşamak istiyorum. Düşüncelerim beni......
Bilmek İstiyorum
Unutulmayan İyilik…Yıl 1978. Zor, çok zor ama çok zor bir yıldı......
Unutulmayan İyilik…
BİR SAATLİK ÖMÜRO sabah da diğer günler gibi sıradan bir gündü. Ev......
BİR SAATLİK ÖMÜR
Mevlana’dan DeyişlerEy altın sırmalı giysiler giymeye, altın kemerler takınmaya alışmış adam,......
Mevlana’dan Deyişler
  • Seri İlanlar
  • Firma Rehberi
  • Güncel
  • Manşetler
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Spor
  • Politika
  • Yaşam
  • Şiir
Sitemizde yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.. Görüş ve önerileriniz için info@sislioda.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.
Copyright © 2016 - Sislioda Her Hakkı Saklıdır.

Tasarım ve Programlama: Ajans5.Net