Geçtiğimiz Aralık ayında POLITICO Dergisi belirlediği ölçülerle seçtiği 2018 yılında dünya siyasetini şekillendirecek 28 kişiyi açıkladı. Açıklanan 28 kişi arasında Sayın Meral Akşener 13. sırada yer aldı.
Sayın Meral Akşener’in böyle bir tespit içinde yer bulabilmesini göz ardı edenler oldu. Önemsemeyip burun kıvıranlar oldu!..
Hatta böyle bir tespit sırasında “FETÖ’den destek aldığını.” söyleyenler dahi oldu. Yapılan tespitin ABD kaynaklı bir dergi aracılığıyla yapıldığını belirtip daha fazla yorum yapmak istemiyoruz.
Ama soracağımız bir soru var: “Neden Meral Akşener?”
İşte bu soru bizi kapsamlı bir inceleme ve araştırma yapmaya iten ana neden olmuştur.
***
İYİ Parti’nin Türkiye gerçekleri içinde nasıl bir yer tuttuğunu, özellikle Sayın Meral Akşener ve ekibinin neler yaptığını ve daha neler yapması veya nelerden kaçınması gerektiği konusundaki düşüncelerimizi kaleme alırken yazının hacmi genişleyince bir dizi hâlinde yayımlamayı uygun bulduk.
Tabii ki bakış açısı ve değerlendirme yöntemi, her olay ve olgunun sunumunu etkileyip yapısının değişik görünmesine neden olabilir. Öncelikle belirtmeliyiz ki kendi gözlemimiz ve çevremizden algıladıklarımız yazının çerçevesini belirlemede etkin olmuştur.
İYİ Parti’nin belli bir başarıyı yakalamış olduğunu, ancak bununla yetinilemeyeceğini herkesten çok kurucu üyeleri bilmektedir.
İYİ Parti Başkanı ve ekibinin şimdiye dek yaptıkları faaliyetlere, toplum/seçmen üzerinde bıraktıkları izlenimlere değineceğiz. Fırsat buldukça gecikmiş olsak bile; İYİ Parti Tüzüğü ile İYİ Parti Programı’nı da ele alacağız.
***
Türkiye’nin iç ve dış politikası kendine özgün bir işleyişle sürüp gidiyor. Önceki değişmez ilkeler sarsılmış, oynamaması gereken taşların kimi yerinden oynamıştır.
Şimdilerde ise genelde zor anlaşılır, ama kendi kabuğuna çekilmişlerin asla anlayamayacakları bir akış sürüp gitmektedir. Gösteriş olsun diye, birileri aldansın diye; oradan alıp buraya koymalar çoğalmış; sırf halk oyalansın diye, günü kurtarmak adına yapılanların çokluğu her yanda egemen olmaya başlamıştır. Süslü görünsün diye parlatmak, ama en önemlisi gerçek yapının olduğu gibi görünmesine engel olmak için gösterilen çirkin çabalar doğal karşılanma şanssızlığıyla karşı karşıya gelmiştir.
Otokrat/siyasi gücü tek kişinin elinde bulundurmak eğiliminin egemen olduğu bir yapıya doğru gidişin hızla yol alması halkı bunaltan en önemli rahatsızlıkların başında gelmektedir. İçte ve dışta yığılan sorunlardan pis kokular gelmesi kimsenin umurunda olmaz olmuş! Yaşamsal önem içeren hataların görülmemesi, ”Dün evet dediğine, bugün hayır demekten” en küçük bir rahatsızlık duyulmaması, halkın bozulan, sarsılan yaşam koşulları çekilmez ve dayanılmaz hâle gelmiştir.
Tüm bunlara karşın iktidar yine aynı iktidardır!
Muhalefet ise vurdumduymazlığın, sorumsuzluğun tarihini yazar olmuş. Yetersizliklerinin belalar getirmesi adeta bu ülkenin kaderi hâline gelmiştir.
***
Böyle bir yapının uzun sayılabilecek bir zaman aralığında varlığını değiştirmeden korumasından, üstelik gittikçe daha kötüye giden değişimlere kapı aralamasından kaynaklanan; bıkkınlık, umutsuzluk, korku ve gelecek endişesi herkeste yaygın ve bulaşıcı bir hastalık gibi su yüzüne çıkmaya başlamıştır.
Ve devam etmektedir.
İşte bu gidişe “Dur!” demek için,
Yeni ve güçlü bir beraberliğin kurulabilmesi için,
Bilimin desteğinde yeni ve sağlıklı atılımlarla karanlıklardan gün yüzüne çıkabilmek için,
Yeni bir partinin varlığı zorunlu hâle gelmiştir.
Ve İYİ Parti kurulmuştur…
***
Elbette siyasal koşulların durağan olmadığı, özgün ve değişken olduğu gerçeği göz ardı edilmeyecektir.
Evet siyaset değişkendir!
Üstelik dünden bu güne hiçbir kurala bağlı olmadan, gündemin akışı içinde olayları sarıp sarmalayan fırtınaların, gök gürültülerinin ve sağanak hâlinde yağan yağmurların etkisiyle değişen bir yapısı vardır. Ancak siyasetin diğer bir özelliği, değişken yapısının sürekli olarak yönlendirilmeye, etki altında kalmaya ve zamana bağlı olarak gücünü icra etmeye açık olmasıdır.
İyi siyasetçiler bilir ki “Pırıl pırıl günlük güneşlik bir günün, çok değil hemen ertesi günü; kapkara, dayanılmaz acılar ve bunalımlarla dolu bir gün gelebilir!”
Nitekim ülkemizde siyasetin olağanüstü olaylar zincirinin böyle bir süreci izlediğini görmekteyiz.
***
İşte siyasetin bu akışkan ve değişken karakteri göstermektedir ki:
İYİ Parti’nin kurulmasının hemen ardından, çok kısa bir süre sonra Sayın Akşener’in POLITICO Dergisi’nce belirlenen 28 kişi içinde 13. sırada yer alması gayet doğaldır. Elbette bunu büyük bir başarıymış gibi sunmak da hatalıdır!..
Ama Türk Milletine umut olmuş, onun kalbine girmiş bir siyasetçinin POLITICO Dergisi’ndeki sıralamada 13. sırada yer almasını “FETÖ’nün desteği...” türü yakıştırmalarla basit bir olaymış gibi göstermek yavanlıktan ve iftiracılıktan öteye geçemez.
Bu yakıştırmayı yapanlara son sözümüz şudur:
”Niye ne çabuk unuttunuz?”
”Daha geçen yıl Sayın Erdoğan da aynı derginin 2017 yılı için belirlediği 28. kişi içinde 7. sırada yer almıştı…”
Ona da: “FETÖ desteği” diyebildiniz mi?
Hüseyin Yeğin
sislioda.com
Anasayfa
