Bir Cumhurbaşkanı ki!..

Değerli okurlarım ülkemizin dertleri çok, gittiği yolun girintileri çıkıntıları ve çirkinlikleri çok…
Her geçen gün yeni bir çıkmazın içine saplanıp durmadayız. İçte ve dışta yaşadığımız ve hepsinde de hep yenik düştüğümüz ve bir şeyler yitirdiğimiz olaylar zincirinin her halkası bize ummadığımız büyüklükte zarar veriyor.
İşimiz gücümüz Anayasa değişikliği!.. Ve cumhurbaşkanına verilmek istenen uçsuz bucaksız yetkiler!..
Bugün çoğunluğun dile getirmediği, muhalefetin pek dillendirmediği Cumhurbaşkanına verilmek istenen bir yetkiden söz etmek isteriz. İlk duyduğunuzda önemsemeyeceğiniz, ama azıcık anlatıldığında şaşıracağınız bir yetkidir bu… Hem de devletin en ücra köşesini dahi allak bullak edecek bir yetki...
***
Anayasa değişikliğinin 8’nci maddesi Anayasa’nın Cumhurbaşkanı D. Görev ve Yetkileri başlıklı 104’üncü maddesinde yapılan değişiklikleri düzenlemektedir. En çok tartışılan konuların başında gelen bu madde metninin tamamı uzun… Biz sadece bir paragrafından söz edeceğiz. Hani sıkça duymuşsunuzdur: “Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atar ve görevlerine son verir.” diye bir hüküm var. İşte bu hükmün hemen altında yer alan ve pek değinilmeyen bir konudur size söz etmek istediğimiz!.. Burada der ki:
(Cumhurbaşkanı) “Üst kademe kamu yöneticilerini atar, görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler.
***
Dikkat ederseniz bu kısa hükmün içeriğinde önemli iki konu yer alıyor.
1-Üst kademe kamu yöneticilerini atar, görevlerine son verir.
2-Bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler.
Üst kademe kamu yöneticiler kimdir?
Daha önce hiç duydunuz mu?
Gelin birlikte düşünelim!.. Ve devam edelim:
Hâlen yürürlükte olan Anayasa’nın 128. maddesinde; “Üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları, kanunla özel olarak düzenlenir.” hükmü yer almaktadır. Bu maddeye dayalı bir kanun (10.01.1985 tarih ve 3149 sayılı Üst Kademe Yöneticilerinin Yetiştirilmesi Hakkında Kanun) çıkarılmış, ancak Anayasa Mahkemesi tarafından bir kısım maddeleri iptal edilmiş ve kanun uygulanmadan devre dışı kalmıştır.
***
3149 sayılı Kanun 2. maddesi Üst Kademe Yöneticilerini şöyle saymıştır:
“Bu Kanun, kamu kurum ve kuruluşlarında Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Genel Müdür, Başkan, Kurul Başkanı, Genel Müdür Yardımcısı, Daire Başkanı, Büyükelçi, Vali, Kaymakam, Bölge Müdürü olarak atanabilecek kamu görevlileriyle Devlet Personel Başkanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla tespit edilecek diğer üst kademe yöneticilerini kapsar….”
Tabii ki burada “Üst Kademe Yöneticilerinin” kapsamının sınırlanmadığı ve alabildiğine genişletilebileceği, bunun Bakanlar Kurulu kararıyla olacağının belirtildiği gözünüzden kaçmamıştır.
***
Buradan anlayacağımız şudur:
Cumhurbaşkanın, sadece Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atayıp görevlerine son vermekle kalmayıp Devletin yapısını oluşturan üst kademe yöneticilerinin tamamını atayıp görevlerine son verecektir.
Üstelik üst kademe yöneticilerinin kimler olacağı konusuna da yine Cumhurbaşkanı karar verecektir.
“Bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler.” hükmünü bir kez daha hatırlayınız.
***
Şu kadarını söyleyelim ki bildiğimiz kadarıyla dünyanın önde gelen ülkelerinin hiçbirinde böyle bir yetki Cumhurbaşkanına ya da Başkana verilmemiştir.
Peki! Bize ne oluyor ki neredeyse Devletin dişe dokunur, saygınlığı olan makamların tamamı cumhurbaşkanının eline terk ediyoruz?
Öyle bir Cumhurbaşkanlığı ki bunun adı TEK ADAMLIĞI çoktan geçer…
***
Okurlarıma öneriyorum, zaman bulduklarında bunun ne anlama geldiğini lütfen düşünsünler.
Bir vali, bir kaymakam, bir müsteşar ve bir genel müdür; kendisini atayan ve görevden alma yetkisine sahip olan kişiye karşı nasıl bir sorumluluk altına girer?
Lütfen düşününüz!..
***
Kendinizi atanmış bir BAKAN yerine koyunuz.
Öyle bir BAKAN ki müsteşarını, müsteşar yardımcısını ve genel müdürünü kendisi atayıp görevden almak yetkisine sahip değil! Bunların tamamını Cumhurbaşkanı atayacak ve görevlerine son verebilecek!..
Kendinizi nasıl hissedersiniz?
Ve bu yapının adına Devletin kurumsallaşmış yapısı diyebilir misiniz?
***
Her nedense II. Abdülhamit dönemi gelip takıldı aklıma!..
O II. Abdülhamit ki imparatorluğun her yanında hafiyeleri vardı…

sislioda.com