Bir twitter hesabında:
“PKK anayasa referandumunda hayır çağrısı yapmış. Sandıkta hayır diyecek olanlar PKK ile AYNI MUAMELEYİ göze alıyorlar demektir. Küsmece yok.” mesajı paylaşılmış!.. (Eleştiriler üzerine bu paylaşım silinmiştir.)
Bu açıklama kimin biliyor musunuz?
“Evet” oyu kullanmak isteyen rastgele birinin değil; bir Cumhuriyet Başsavcı Vekilinin açıklaması…
***
“PKK ile aynı muameleyi göze alıyorlar.” sözlerinin bir cumhuriyet savcısından çıkmış olması dehşet vericidir. Adaleti dağıtmakla görevli biri bu sözleri nasıl söyler?
Asla kulak arkası edilemeyecek kadar dehşetli ve ürperti verici olan bu açıklama, ülkemizin varlığına yönelmiş bir tehlikenin habercisidir. Ayrıca adaletin içine düşürüldüğü açmazı ve tehlikeli girdabını yansıtması açısından önemlidir.
“Adalet Mülkün temelidir.” özdeyişinde vurgulanan Devletin var olma ilkesi ayaklar altına alınmıştır. Bir devlette adalet meşalesi sönmeye yüz tutar ya da adaletin dengesi bozulursa o devlet kısa zamanda bağımsızlığını yitirir ve giderek yok olur. Bir cumhuriyet savcısının yaptığı bu türden bir açıklama da adaletin dengesini bozacak içeriktedir. Şiddetle kınadığımız bu açıklama için Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) gereken yaptırımları gecikmeksizin uygular umudundayız.
***
Referandum/halk oylaması için tüm hazırlıklar hızla tamamlandı. Sıra meydanlarda…
Ama oy kullanacak halk tedirgin ve kararsız…
Sokakta dolanan, kahvehaneleri dolduran, camilerde ibadete koşan ve evinde oturan herkesin içinde koca bir boşluk var!.. Bilinmezliğin açtığı derin yaranın oluşturduğu bu boşluk yüreklere sızmakta ve sahibini acıtmaktadır. Derinden gelen sarsıntılar gibi gönülleri sımsıkı sarıp sarmalayan boşluğun vereceği zarar elbet gün yüzüne çıkacaktır.
***
Kişisel kanımız odur ki Anayasa değişiklikleri içinde yer alan yargıya ilişkin maddeler; “…hayır diyecek olanlar PKK ile AYNI MUAMELEYİ göze alıyorlar demektir…” açıklamasının yapılmasında itici olmuştur.
On sekiz (18) maddeden oluşan değişikliklerin içinde “eh” dedirtecek olanı da var, can yakanı ve yürek sızlatanı da… Ama Cumhurbaşkanı’na verilmek istenen yetkiler var ki; tanımlanması zor, anlatılması güç ve aklın kabullerine sığmaz türden…
Hukukçu olarak değişikliklerle ilgili görüşlerimizi sizlere sunacaktık. Ancak bir cumhuriyet savcısının sözünü ettiğimiz açıklamayı yapması değişikliğin 1’nci ve 14’üncü maddeleri hakkındaki görüşlerimizi bir an önce sizlere sunmamızı zorladı.
***
Anayasa değişikliğinin 1’nci maddesi “Yargı Yetkisi”yle ilgilidir.
MADDE 1: 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9’uncu maddesine “bağımsız” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve tarafsız” ibaresi eklenmiştir.
Yani eklenme sonrası 9. madde: “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve TARAFSIZ mahkemelerce kullanılır.” şeklinde olacaktır.
Maddenin bu çıplak hâliyle eleştirileceğini sanmıyoruz.
Ancak, takdir edersiniz ki mahkemelerin “bağımsız ve tarafsız” olabilmesi için öncelikle hâkim ve savcıların “bağımsız ve tarafsız” olma iradelerini gösterebilmeleri gerekir. Bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirmiş hâkim ve savcılardan oluşacak mahkemelerden “bağımsızlık ve tarafsızlık” beklemek beyhudedir.
Hâkim ve savcıların da bağımsız ve tarafsız olabilmeleri için onları:
Mesleğe kabul eden, atama ve nakillerini yapan, her türlü yükselme ve birinci sınıfa ayırma işlemlerini yapan, kadrolarını dağıtan, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar veren, geçici yetki veren, disiplin cezası veren, görevden uzaklaştıran, Yargıtay ve Danıştay’a üye seçilmelerini sağlayan MAKAMIN DA BAĞIMSIZ ve TARAFSIZ OLMASI gerekmez mi?
Peki kim bu makam?
Belirtmeliyiz ki bu makamın şimdiki adı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’dur. Bu kurulun BAĞIMSIZ ve TARAFSIZ olup olmadığını Anayasa değişikliğinin 14’üncü maddesi açıklığa kavuşturacaktır.
***
Anayasa değişikliğin 14’üncü maddesi hacminin geniş olması nedeniyle tamamını değil, sadece Hâkimler ve Savcılar Kurulu (değişiklik sonrası bu adı alacaktır) üyelerinin seçimi ile ilgili bölümlerini alıyoruz.
“Hâkimler ve Savcılar Kurulu onüç üyeden oluşur; iki daire halinde çalışır:”
Bir (1) üye. Kurulun Başkanı Adalet Bakanı‘dır.
Bir (1) üye. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesidir.
Üç (3) üye. Kurulun, üç üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adlî yargı hâkim ve savcıları arasından, Cumhurbaşkanınca seçilir.
Bir (1) üye Bir üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idarî yargı hâkim ve savcıları arasından Cumhurbaşkanınca seçilir.
Üç (3) üye Üç üyesi Yargıtay üyeleri tarafından seçilir.
Bir (1) üye Bir üyesi Danıştay üyeleri tarafından seçilir.
Üç (3) üye Üç üyesi nitelikleri kanunda belirtilen yükseköğretim kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilir.
***
Değerli okuyucularım lütfen, Hâkimler Savcılar Kurulu üyelerinin kimler tarafından seçildiğini bir daha gözden geçiriniz.
Anayasa değişikliği sonrasında Cumhurbaşkanı seçilenin partisi ile ilişiğinin devam edeceğini de göz önünde bulundurunuz. Partili bir Cumhurbaşkanı ve onun seçeceği üyeler bağımsız ve tarafsız olur mu?
Özetle belirtmeliyiz ki Kurulun tüm üyeleri, doğrudan ya da dolaylı olarak başta cumhurbaşkanı olmak üzere iktidarı elinde tutanlar tarafından seçilmektedir. Bu görüntü ve önümüze çıkan bu tablo vahimdir. Bu tablo HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ daha doğmadan yok edebilecektir.
Hâkim ve savcıları atayan, terfi ettiren, Yargıtay ve Danıştay üyeliğine seçen, denetleyen, cezalandıran ve görevden uzaklaştıran; çoğunluğu elinde bulunduran partinin seçeceği üyelerden oluşan bir kurul olursa, bunların BAĞIMSIZ ve TARAFSIZ olduğunu söyleyebilir misiniz?
***
Peki!..
Ya sözünü ettiğimiz Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun görevleri kapsamındaki işlemlere muhatap olan hâkim ve savcılar BAĞIMSIZ ve TARAFSIZ olur mu?
***
Avrupa Birliği Türkiye İlerleme Raporlarında, hukukun üstünlüğünün ve yargı bağımsızlığının önemli bir kurumu olarak nitelenen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda Adalet Bakanı’nın başkan olarak yer alması dahi eleştirilmiştir.
2015 ve 2016 Avrupa İlerleme Raporlarında:
Yargının bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin gözetilmesinin sekteye uğradığı; hâkimler ve savcıların güçlü bir siyasi baskı altında kaldığı; yürütme erkinin, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üzerindeki rolünü ve etkisini sınırlandırması gerektiği vurgulanmıştır.
Anayasa değişikliği ile durum öncekinden kat be kat daha vahim görüntü sergilemektedir. Kısacası yargının bağımsızlığından ve kuvvetler ayrılığından söz etmek artık hayal gibi…
***
Şimdi sanırım sözünü ettiğimiz cumhuriyet savcısının neden:
“…Sandıkta hayır diyecek olanlar PKK ile AYNI MUAMELEYİ göze alıyorlar demektir…” açıklamasını yapma cesaretini gösterdiğini anlamış olmalısınız… Yargı bağımsızlığının ve hukukun üstünlüğünün nasıl bir yara aldığını açıkça görüyor olmalısınız.
Siz bu durumda “evet” diyebilir misiniz?
Hüseyin Yeğin
******
HAYIR DİYEN 2 (iki) KİŞİ OY KULLANMAZSA 1 (bir) EVET OYU KULLANMIŞ GİBİ OLURLAR…
sislioda.com
Anasayfa
