BOŞ SALON

Boşluk!..
Boşluk, insan beyninde ve duygu evreninde nasıl bir etkileşime neden olur? Sanırım bu soruya herkesin kendine özgü bir cevabı vardır. Ruh Biliminin konuyu ele alışı, değerlendirmesi ve sonuç çıkarması ise tamamen ayrıdır.
Ama bizi asıl ilgilendiren bu soruya AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş’ın cevabı… Yaşadıklarından, gördüklerinden ve en önemlisi fırtına örneği esip duran duygu değişimlerinden doğan cevabını siz de bilmek isteyeceksiniz. Yaptığı açıklamaları, onun için enikonu sıkıntılı olsa da ilgi çekici bulacaksınız!
***
Sayın Mustafa Ataş, partisinin Adapazarı il danışma toplantısında kürsüye çıkıp konuşmaya başlamış… Bir ara salonu gözden geçirirken; “Eyvah!” demiş “Nedir bu gördüklerim?” Başlangıçta dolu olan salon gittikçe boşalıyormuş!..
Salonun yarısının boşaldığını şu cümleyle dillendirmiş:
“Salonumuzun dörtte ikisi boşalmış vaziyette. Anlıyoruz ki yorgunsunuz.”
Bir siyasetçi olarak duruma anında YORGUNLUK bahanesini yapıştırmış! Doğru ya da değil! Önemli olan suya sabuna dokunmayacak ve kimseye zarar vermeyecek bir açıklama…
Oysa halkımız; kendilerinden, icraatlarından ve boş sözlerinden artık bıkmış olamaz mı? Gına gelmiştir! İnançlarını yitirmişlerdir. İç dünyalarını kırgınlık ve kızgınlık basmıştır. Bunların da ötesinde ne olmuştur biliyor musunuz? Ülkemizde yaşananlar ve olan bitenler artık, HALKIN CEBİNE, MUTFAĞINA YANSIMAYA BAŞLAMIŞTIR!..
***
Konuşmasını şöyle sürdürür:
“Seçim günü, bugün bu salonda olduğunuz gibi olmamanızı diliyorum. Eğer seçim günü; bu salonu programın bitmesini beklemeden boşalttığınız gibi sandıkları da boşaltırsanız!..”
Korkularının nereye dayandığını ve onlar için neyin ne demek olduğunu anlıyorsunuz değil mi? Seçim dediği tabii ki referandumdur. Akılları fikirleri ondadır… Yani Anayasa değişikliğiyle ilgili halk oylamasında!..
“Sandıkları boşaltmak,” sözleriyle ne demek istediğini tam anlayamadığımız özellikle belirtmeliyiz. Sözleri duyduğu korku dolu endişeyi açıkça dile getirmektedir.
***
Ancak asıl dehşet verici ve utandırıcı olan sözleri şunlardır:
“…sandıkları da boşaltırsanız bunun hesabını Allah’a da millete de veremeyiz..”
Halkın özgür iradesine duyulan saygıları bu kadardır. Ayrıca “ALLAH’LA KORKUTMAK dedikleri şey bu olsa gerek!”
Daha sonraki sözleri demokrasi kültürünün boyutlarını göstermesi bakımından ibret vericidir. Der ki:
“…Ben Ankara’dan buraya danışmaya geliyorsam, ben buradan ayrılmadan salondan ayrılanları da kınıyorum. HANGİ İŞİNİZ VARDI BURADAKİ TOPLANTIDAN DAHA ÖNEMLİ? Böyle bir şey olamaz…”
Düşünebiliyor musunuz? Aklınız alabiliyor mu? Bu sözleri vicdanınız ve demokrasi anlayışınız kabul edebiliyor mu?
***
Sorulan soruyu taşıdığı anlam nedeniyle bir daha tekrar etmek isteriz.
“HANGİ İŞİNİZ VARDI BURADAKİ TOPLANTIDAN DAHA ÖNEMLİ?”
Evet! İstenenler yanlış anlamaya neden olmayacak denli açıktır. “Evinizden, işinizden, çoluk çocuğunuzdan, hastalığınızdan; kısaca her şeyinizden daha önemlidir buraya gelip toplanmanız ve biz ayrılmadan ayrılmamanız!..” Utancımızdan sayamadıklarımızı bir yana bırakırsak bunlar denmek istenmektedir. Halkın taşıyacağı yükün ne kadar ağır olduğunu görebiliyor musunuz?
***
AKP’nin önümüzdeki referanduma bakış açısı, beklentisi ve sıkıntılarla dolu olsa da istedikleri:
Acılı, üzüntülü ve kahredici de olsa; “HANGİ İŞİNİZ VARDI BURADAKİ TOPLANTIDAN DAHA ÖNEMLİ?” cümlesinin içine sinmiştir.
***
Anayasa değişikliğiyle ilgili maddeleri ayrı ayrı değil de, hiçbir seçim hakkı tanınmadan bir paket olarak 18 maddeye birden topluca EVET ya da HAYIR demek zorunda bırakılan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına sesleniyorum:
Lütfen, Anayasa değişikliklerinin ne alıp götürdüğünü mutlaka iyi öğrenin, sonra oyunuzu kullanın…
Bin bir türlü yollarla tüm umutları şimdiden tüketilmek istenen HAYIRCILAR mutlaka sandığa gidiniz. Çünkü:
HAYIR DİYEN 2 (iki) KİŞİ OY KULLANMAZSA 1 (bir) EVET OYU KULLANMIŞ GİBİ OLURLAR…
Yahut;
HAYIR DİYENLER OY KULLANMAZSA OYLARININ YARISINI EVET OYU KULLANMIŞ GİBİ OLURLAR…

sislioda.com