EVET-HAYIR KAVGASI

Milli takımın değişmez futbolcusuydu.
Seviliyordu.
Kıvrak futboluyla önüne kim çıkarsa çıksın çalımlardı. Süratliydi de..
Çalımları inanılmaz derecede güzel ve estetikti.
Yerli, yabancı hiç fark etmez sağından solundan ne yapar eder dolaşır geçerdi.
Bundan olacak ŞEYTAN lakabı ile anılıyordu.
Zeki ve çevikti.
Rıdvan Dilmen‘den söz ettiğimizi anlamışsınızdır…
***
Zeki ve çevik sözleri At

atürk’ün;
“Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.” sözlerini anımsattı bize…
***
Rıdvan Dilmen, birkaç gün önce Anayasa değişikliği ile ilgili referandumda “EVET” oyu kullanacağını açıkladı. Ardından sevdiği birine çağrı yaparak onun da düşüncesini açıklamasını istedi. Çağrı yaptığı kişi de “EVET” oyu kullanacağını açıklayarak bir başkasına aynı çağrıyı yaptı. Bu çağrılar bir zincirin halkası gibi aldı başını gitmeye başladı.
“HAYIR” diyecekler de benzeri açıklamaları yapmaya koyuldu. Ülke bir anda “EVET-HAYIR” kavgası yaşar gibi bir görüntüye büründü. Üstelik buna iktidarın başındakiler etkin olarak, bizzat katıldılar.
***
Anayasanın 26. maddesi:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.” der. Yani düşüncelerini yukarıda belirttiğimiz türde de olsa açıklayanlardan hukuksal anlamda şikâyetçi olmamız mümkün değildir.
Sonuçta düşünce ve kanaat özgürlüğü kapsamında bir hakkın kullanılması söz konusudur.
Ancak bunun bir kavga şeklinde değil de uygun ortamlarda, uygar tavır ve tutumlarla yürütülmesi esas alınmalıdır. Demokrasinin gereği budur. Bir de iktidarın başındakilerin böyle bir oluşumun içinde yer almaları toplumun daha çok ayrıştırılmasına neden olacaktır. Nitekim bu durumu Sayın Bahçeli bizzat gözlemlemiş olacak ki yaptığı sert açıklamada bu konuya da değinmiştir.
***
MHP’de “HAYIR” diyeceklerin çoğunlukta olduğu söylentileri Sayın Bahçeli’de derin bir yara açmış görünüyor. Acılı, ağrılı ve şiddetli… Diyor ki:
“…Bir yanda evet, diğer yanda hayır diyenler devamlı surette tahkim edilirken, cepheleşme ve siyasal çatlaklar da derinleşmektedir…”
Ama asıl can yakan ve rahatsızlık uyandıran sözleri şunlar olsa gerek:
“…Biz de taban yoktur, dava arkadaşlarımız vardır. Biz de tavan yoktur, ülkücü şuur hakimdir…MHP’li görünüp, ülkücü kisvesinde dolaşan küçük bir sözde muhalif azınlık kişisel heves ve hedefleri için olmadık oyunlar içindedir. Bunlar; fitne çağcılar, elinde ülkücü kanı bulunan aydınlıkçılar, Kandil beslemeleri, FETÖ’cüler, çeyrek aydınlar, CHP ve HDP’yle birliktedir…”
Sayın Bahçeli’de kızgınlık almış başını yürümüş ki daha çok şeyler söyledi. Bir zamanlar bir arada olduğu ve o zamanlar “dava arkadaşlarım” dediği kimseler için söyledikleri bu ağır sözler açık ve seçik bir rahatsızlığın belirtisidir.
Oysa MHP’de yer alan HAYIR açıklamalarını Anayasa’nın 26. maddesi kapsamında düşünce ve kanaatlerini açıklama özgürlüğü kapsamında değerlendirseydi daha iyi olacaktı. Öte yandan madem milletin özgür iradesinden sık sık söz etmektedir. O halde bunca söz edeceğine milletin özgür iradesinin sonuçlarını sabırla beklemesi gerekmez miydi?
***
Referandum oylamasına daha uzun sayılabilecek bir süre varken ülkemizde “evet-hayır” tartışmasının başlamasından zarar göreceğimiz kesindir.
Çeşitli alanlardaki başarıları ve yetenekleriyle millete mal olmuş, onların gönüllerine girmiş kimselerin, toplumun genelini ilgilendiren, ama ayrıştırıcı nitelik taşıyan düşüncelerini açıkça dile getirmemeleri daha uygun olacaktır. Tabii ki diğer yollarla düşünce ve kanaatlerini özgürce açıklamalarına hiçbir zaman engel olunmamak şartıyla…

Hüseyin Yeğin

sislioda.com