Ortadoğu tam bir kaynar kazan!
Müslümanların birbirini öldürmeleri, önüne geçilemeyecek hızda devam ediyor. Bundan büyük ölçüde yararlanan emperyalist güçler kavganın hiçbir zaman sonlanmasını istemiyorlar. Dün olduğu gibi bugün de bin bir oyun oynanıyor Ortadoğu’da… Silah tüccarları ise birbirini öldürenlerin paralarıyla ceplerini doldurup duruyor. Hem de her geçen gün biraz daha artırarak!..
Türkiye şimdiye dek Ortadoğu belasından hep uzak durdu, ama içte PKK ve yandaşlarıyla boğuşmaktan bir an bile geri durmadı. 2000’li yılların başında sağlanan başarı kısa bir süre sonra, siyasi çıkar ve hatalı öngörü yüzünden yok olup gitti.
Tabii ki giderken nice canları da alıp beraberinde götürdü!..
***
Derken bugünlere geldik. Suriye politikamız her şeyin önüne geçti. Öyle sanıyorum ki aç gözlülük ve kısa vadeli beklentilere kurban olduk… Okyanusun nemini taşıyan, steplerden ve çöllerden esip duran yelin önüne katıp getirerek yüzümüze yapıştırdığı çamurumsu izleri taşır olduk.
Şimdi…
Dün hiçbir zaman girmek istemediğimiz Ortadoğu bataklığının tam ortasındayız.
Geldiğimiz noktada…
Fırat Kalkanı Operasyonu’nda yalnız bırakıldık!..
Yalnız, ama kimsesiz ve umarsız değil elbette…
***
ABD stratejik ortağımızken şimdi bize, taktiksel anlamda bile değer vermek istemiyor.
Ne acıdır ki sözde yanımızda duran ABD, bizim bas bas bağırıp “terör örgütüdür,” dediğimiz YGP ile işbirliği yapmaktan en küçük bir utanç ve sıkıntı duymuyor; üstelik buna iştahla devam ediyor. PKK’nin Suriye kolu dediğimiz PYD’nin silahlı gücü olan YGP, ABD’ye bizden daha şirin görünmesini biliyorsa bu işin içinde başka işler olmalı!..
***
Mehmetçik El Bab’da IŞİD’le/DEAŞ’la savaşıyor.
Sonraki hedefinde PKK’nın Suriye Kolu olan PYD’nin silahlı kanadı YPG’nin bulunduğu Mümbiç var…
ABD ve Koalisyon Güçleri, YPG ile birlikte DEAŞ’in başkenti sayılan Rakka’yı kuşatarak DEAŞ’a karşı amansız bir savaş verecekti. Musul Cephesi’ni de katın buna… Üç cephede birden didinip duracaklardı!..
Ama kazın ayağı öyle olmadı!.. İşler sözde planlandığı gibi gitmedi…
ABD ve Koalisyon güçleri Rakka Operasyonu’nu başlatsalar da bir türlü etkin olarak yüklenmediler. Biz El Bab’a yüklenirken çok geçmeden bir haber duyuldu ve yayılmaya başladı ABD’nin ininden… ABD ve Koalisyon güçleri Rakka Operasyonunu ertelemişti!.. 2017’nin Mart ayını bekleyeceklerdi…
***
Türk Silahlı Kuvvetlerinin unsurları karşısında El Bab’da bunalan DEAŞ Rakka’dan takviye almakta gecikmedi.
Nasıl aldı?
Hangi yoları kullandı?
Bilinmedi!..
Bilinen bir şey varsa o da El Bab’da iyice bunalan DEAŞ’ın birdenbire rahat bir nefes aldığıydı. Musul yolundan da ayrı takviyelerin geldiği söylendi. İşte tam bu sıralar 16 şehit verdiğimiz haberi geldi…
Ardından bir başka haber duyuldu!.. Rakka’daki 700 canlı bomba El Bab’a geçmiş ya da geçecekti.
***
“El Bab’da ha bugün ha yarın işi bitiririz,” derken işler sarpa sarıyor ve zorlaşıyordu. Bizim kanatta işimizi zorlaştıran gelişmeler ABD’nin umurunda değildi. Hatta başarılı olmamızı istemiyorlar bile denilebilir!..
Bu arada, El Bab’dan sonra hedef olarak belirlediğimiz Mümbiç’e YPG’nin Rakka kuşatmasından tasarruf ettiği kuvvetlerden takviyeler dolmaya başladı bile…
Kısacası bugünümüz zorlaştığı gibi yarınımız da zorlaşacak görünüyor…
Sözün özü ABD bizi arkadan vurmuştu!
Bu yaşadıklarımız, bir savaşta bir dosta yapılabilecek en büyük kötülük ki bunun bir başka adı ihanettir…
Peki! Biz ne yaptık ABD’nin bu tutumu karşısında?
Yeterli ve ölçülü bir tavır sergileyebildik mi?
***
Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılacağımız söylentileri yayıldı.
Ardından Rusya’da; Rusya ve İran’la yaptığımız üçlü zirve vardı…
Öyle ki Rusya’daki üçlü zirveden çıkan Suriye Bildirisi sadece dış dünyayı değil, içte hepimizi birden şaşkına çevirmişti!..
Herkes birbirine sormaya başladı: “Acaba bilmem kaç yıldır ısrarla sürdürdüğümüz Suriye politikamızdan gerisin geriye çark etmeye mi başladık?
***
Sayın Bahçeli’nin; “El Bab’dan elimiz boş dönersek Diyarbakır’ı riske atarız. Ankara’yı tehlikeye sokarız.” sözleri geniş bir bakış açısıyla yeniden değerlendirilmelidir.
Ortadoğu’da haince bir düzenin içine itildiğimizi ve bilerek yalnız bırakıldığımızı görmeliyiz.
“Rakka’dan iki yıldan önce çıkamayız!..” diye açıklamalarda bulunan ABD şimdiden ipe un sermeye başladı bile…
Akılcı ve sonunda barışı kucaklayacağımız bir yol bulmalıyız.
Ve kararımız ne olursa olsun kendi güvenliğimizi önde tutarak Ortadoğu bataklığından çıkmalıyız…
Hüseyin Yeğin
sislioda.com
Anasayfa
