Cübbeli adıyla anılan kişi der ki:
Her şeyin başı dua!..
Dua dua…
***
Ardından kin kusmaya başlar, der ki:
“İzmir Yunan işgalinden DUAYLA kurtarıldı. Hem de TEFRİCİYYE Duası ile…”
“Millet de zannediyor ki bilmem kim kurtardı!..”
***
Tabii ki her şey Yüce Allah’ın takdir ve oluru ile gerçekleşir. Ancak Yüce Allah; insanları çalışmaya, araştırmaya ve yeni bulgularla yaşamlarını düzenlemeye yönlendirmiştir. Bunları yapmayanların isteklerinin gerçekleşmesini Yüce Allah’tan sadece dua ile istemeleri Müslümanlığın özüne aykırıdır.
Cübbeli’ye SORUMUZ şudur:
“Osmanlı orduları yaklaşık iki yüzyıl boyunca sürekli yenildiler ve her girdikleri savaşta her biri birer ülke olan koca koca toprak parçalarını kaybettiler. Madem sadece sözde dualarla her şey çözülmektedir, neden iki yüzyıl boyunca sözünü ettikleri dualar YENİLGİLERİ, hatta HEZİMETLERİ sonlandırmamıştır?
Cevap verebileceğini sanmıyoruz. Verse bile cingözlük edip der ki: “Usulsüzlükten, adaba aykırılıktan ve ciddiyetsizlikten dua kabul edilmemektedir. Dua etmenin kurallarına riayetsizlikten dualar kabul edilmemektedir.” türünden bahaneler sayıp dizecektir.
Evet! Aynen böyle diyecektir…
Nitekim söz konusu konuşmasında da bunu açıkça belirtmiş; “Dualar kabul olmuyorsa usul ve adaba uyulmadığından,” deyip işi bağlamıştır.
***
Hani anımsayacağınızı umarım:
Cübbeli’nin pazarlamaya çalıştığı Nalın-ı Şerifle ilgili konuşmasında da Nalın-ı Şerif’i yanında taşıyanların, evinde bulunduranların kavuşacağı hikmetlerden, bereketlerden ve daha nice sevaplardan söz etmişti ki bunların gerçek İslam anlayışı ve aklın verileriyle kabulü mümkün değildir. Orada da her ihtimali gözetmiş olmalı ki “hulusi kalple” taşımayanların sayılan sevapları elde edemeyeceğini vurgulamıştı.
Amaç nedir?
İnananları olmaz şeylerin peşinde koşturup nasiplenmek midir?
Övgü kazanmak mıdır?
Yahut mal mülk ve makam sahibi olmak mıdır?
***
Konu tarihin derinliklerinde filizlenip büyüye büyüye bugünlere gelmiştir.
Geniştir,
Önemlidir ve ne yazık ki henüz çözümü bulunamamış bir çaresizlik ortada durmaktadır.
***
Din sömürüsünün karşısında Atatürk büyük bir başarı elde etmiş, sömürünün hızını kesmiştir. Ne var ki gelinen noktada kazanılanların hemen tamamı kaybedilmiş ve toplum yine bilgisizliğe ve cehalet akıntısına doğru sürüklenmeye başlamıştır.
Bunun içindir ki din sömürücüleri Atatürk’ü amansız düşmanları ilan etmiş ve her koşul ve ortamda onun eserlerini yok etmeye çalışmışlardır.
***
Darbe girişimi karşısında tek yürek olalım denmiş. Yenikapı öyküsü yazılmış. Birlik beraberlik doruklarda gezinmiş… Ama onlar bu zaman aralığını Atatürk’e hakaret etmek, iftira atmak, yaptıklarını yapılmamış göstermek için birer fırsat olarak kullanmışlardır. Bir tarafta Atatürk’ün resimlerinin gölgesi altında halka görüntü verirken öbür yanda yapacaklarını yapmışlardır…
Yahut ekonomik sefalet almış başını yürümektedir. Yoksullar kan ağlamaktadır. Herkes boğazının derdindedir. Ve işte bu da bir fırsattır onlar için… Atatürk’e hakaret etmek, iftira atmak, yaptıklarını yapılmamış göstermek için birer fırsat olarak kullanmışlardır ve kullanacaklardır.
Veya iç ve dış olayların olumsuzlukları herkeste bir huzursuzluk, bir içine kapanmışlık oluşturmuştur. Kimse evinden dışarı çıkmak istemez. İşte bu da bir fırsattır: Atatürk’e hakaret etmek, iftira atmak, yaptıklarını yapılmamış göstermek için kaçırılmayacak birer fırsat olarak kullanmışlardır ve kullanacaklardır.
***
Son sorumuzun cevabını yine Cübbeli versin isteriz.
Sayın Cübbeli!
Siz herkesin bildiği gibi insanları İslamiyet konusunda aydınlatan ilim ehli birisiniz. Gelin bir himmet gösterin de sözünü ettiğiniz TEFRİCİYYE Duasını USULÜNE, ADABINA, İLME UYGUN ve YOLU YORDAMINCA siz okuyun da ülkemizin her yanını sarıp sarmalayan şu belalardan bizleri kurtarın…
Size yakışan bu değil midir?
Yoksa!..
Siz de beceremeyecek misiniz, altından kalkamayacak mısınız TEFRİCİYYE Duasının?
Yoksa bize;
“Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma!” sözünün yanına,
“Hocanın dediğini ve yapamadığını da yap!” sözünü de mi ekleyelim?
***
Sayın Cübbeli!
Ne dersiniz?
Bize bu iyiliği yapar mısınız?
Meraklanmayın altından kalkarız bu iyiliğin…
Kendi adıma söz veriyorum ki sizin pazarladığınız Nalın-ı Şerif’ten en az 4-5 tane alıp evimin her odasına koyacağım…
Hüseyin Yeğin
sislioda.com
Anasayfa
